AK Parti yönetiminin Türkiye Merkez Bankası’nda kaybolduğu söylenen 128 milyar dolarla ilgili açıklamaları, kendilerinin suçlu olduklarının kanıtıdır. 128 milyar dolar, Erdoğan Efendi’nin veya diğer AK Parti yöneticilerinin hanımlarının altın parası değil! Halkın emekleriyle kazanıp inandığı devlete vergisini verdiği paradır. Bu parayı harcayan devletin yöneticileri de devletten maaş alıyorlar. Aldıkları maaşlar halkın vergi parasından veriliyor. Aynı şekilde o afişleri indiren polis görevlileri de halkın verdiği vergi ile maaş alıp kendi geçimlerini sağlıyorlar. Bunları hatırlatmamız lazım, kendini bilmez insanlara. Siz 128 milyar doları devletin yararına, devletin çıkarları ve devletin güvenliği için harcadıysanız bunu halktan niçin saklıyorsunuz? Ne kadarını nereye verdiniz, onu açıklamak mecburiyetiniz var. Nihayetinde Merkez Bankasının diğer başkanının istifa etme zorunda kalması ya da sizin onu istifaya etme zorunda bırakmanızda o hesabı sormasından ötürüdür. O paranın her kuruşu nereye harcandığını siz kayıtlarda yazılı olarak devletin denetleme kuruluna göstermek zorundasınız. Bunu göstermiyorsanız orada bir suç işlemişsiniz. İşlediğiniz suçu da örtbas ediyorsunuz. O paranın bir kısmının IŞİD militanlarının yetiştirilmelerine ve silahlandırılmalarında harcandığını biliyoruz. Diğer paraların da nereye gittiğini göstermeniz lazım. Bunun gösterilmesini isteyen muhalefete, gerçi muhalefette bir keramet yok ama bunu sormakta haklılar. Türkiye’de vergi veren her vatandaşın, askerlik yapan her vatandaşın bu hesabı sorma hakkı var. Sizde bu hesabı halkı tatmin edici bir şekilde halka açıklamak zorundasınız. Türkiye’de savcılar var. Buna müdahale etmeleri lazım. Müfettişler var, bu konuyu denetlemeleri gerekir. Siz bunları önleyerek; ‘‘Bizim istediğimiz olur, bizim dediğimiz dediktir.’’ diyemezsiniz. Çünkü burası sizin babanızın tekkesi değil. Seksen küsur milyon vatandaşın her birinin burada hakkı vardır. Bilmek de haklarıdır. Yani diktatör anlayışı, dengesizliği ve soyup sömürme anlayışının bu düzeyde ileri getirmişseniz; siz zaten bitmişsiniz demektir. Bay Erdoğan’ın amigoluğunu yapan sübyancı Devlet Bahçeli denen kendini bilmez de diyor ki; ‘‘Siz o imza atan generallerle ilgili hesap verin, 128 milyar doları ne diye soruyorsunuz.’’ Halk, muhalefette dâhil 128 milyar doların sahibidir. Kendini bilmez soytarı, elbette soracaklar. O imza veren generaller, kendi adlarına imza vermişler. Kendileri bu hesabı vermekle yükümlüdürler. Halk onları, muhalefet olmak adına hesap vermek zorunda değil. Halk destekleyebilir onları. Ama imzayı atan görüşlerini orada imzalarıyla ilan eden şahıslar sorumluluğu kabul ederler. Şimdi burada ben nasıl açıklama yapıyorsam, nasıl söylediklerini söylüyorsam, bunun hesabını vermeye de hazırım. Siz gidip benim söylediklerimin hesabını muhalefete veya bana haklısın diyenlere soramazsınız. Ama o 128 milyar dolar para, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının parasıdır. Sizin babanızın parası değil! Hırsız, soyguncu, terbiyesiz ve ahlaksızlar hesabını vermek zorundasınız. Fazla uzatmaya da gerek yok. Halka o parayı nasıl ve nereye harcadığınızın hesabını verin. Halk da onları dinleyecek, anlayacak ve ona göre bir dahaki seçimler de oy verip vermeyeceğine karar verecek. Savcıların buna müdahale etmesi lazım. Bu konuyla ilgili fazla görüşmek istemezdim. Ama derler ya; Balık baştan kokar. Deveye demişler; senin boynun neden eğri? Nerem doğru ki, demiş. Türkiye’yi yönetenlerin de her tarafı kokuşmuş. Balığın kokuşmuşluğundan daha fazla kokuyorlar. Pislikleri de herkesi rahatsız ediyor. Dünyayı ve vatandaşları rahatsız ediyor. Hesap vermek zorunda olduklarını kabul etmeleri gerekiyor. Çocuk oyuncağı değil ki bu. 128 milyar değil,128 kuruş olsun. Para kayıpsa nereye gittiğini açıklamak zorundasınız. Eğer bilmiyorsanız, soruşturma başlatıp ne olduğunu öğrenmek zorundasınız. Müfettişler hangi cehennemde! Polis efendiler gidip afişleri indireceğinize kendiniz soruşturma açmalısınız. Sizin de yetkiniz var. Nerede bu para?
Saygılarımla,Hisên Baybas