16 Nisan 2017 tarihi, nisan bir şakası gibi geçti. Cumhuriyet Türkiye’si traji komik bir referandum seçimiyle 1923 yılına dönüş yaptı. Bir asır’a yakındır Devletleşemedi Türkiye. Kimlik arayışını da sonuçlandıramadı. Olgunlaşamadı bir türlü. Merhum Özal gibi soylu ve asil bir şahsiyetin bile harcandığı serseri zihniyetten kurtulamadı Türkiye’yi yöneten güç. Kendisine güvenen ve halkına sahip çıkan uygar Devlet yapısı oluşamadı. Korkudan, mağarasından çıkıp yavrularına yiyecek getiremeyen bir canavar gibi bir öcü gibi yaşamaya esir oldu. Kendi yavrularını yiyerek beslenen bu canavar, etrafa da “bakın kendi yavrularımı çiğ çiğ yediğim gibi, sizi de yerim” mesajını haykırarak öcü gibi yaşamaktan kurtulamadı. Bugünkü yöneticiler ise büyük ve taktir edilecek başarı ve kazanımlarını da kendi yavruları ile birlikte yiyerek, kendi kusurlarını da korkuyla örtbas edebileceklerine inanmaya başladılar. Bu kadar başarı kazandığınız bir sistemden niye korktunuz? Ülkeyi Adaletli kalkınmayla uygar Devlet yapılanmasına dönüştürebilirdiniz. Temel insani hakları yasal güvence altına alarak uygar Devlet yapılanmasını kalıcılaştırabilirdiniz.
Vaatlerine ve yönetim kadrosuna inanıp güvendim ve tüm olanaklarımla destekledim Ak Partiyi. Hayal kırıklığı ve öfkeyle kendimi suçladım. Meşhur bir Atasözü vardır. Kendilerini Türk olarak kabul edenlerin kişiliklerini ve zihniyetlerini tercüme eder bu Atasözü. “Dur ki ayağıma yer edeyim, gör ki sana ne edeyim” der. Türklük adına bizim kutsal topraklarımızda yapılan çirkeflikler ve zulum, bu çirkin Atasözünün içeriğinde gizlidir. Çok afedersiniz ama pislikten temiz koku beklenemez. Bunu kabul etmek zorundayız. Türklük adına uygar yapılanmayı benimseyecek ve kararlılıkla uygulayacak bir siyasi yapılanma oluşmadan Türkiye’nin kalıcılığının garantisi olamayacak. Bu kadar basit. Sormak isterim, Mevcut Parlamenter sistemle neyi yapmak istediniz de yapamadınız? Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemiyle neyi başaracaksınız? Türkiye’ye hangi hizmeti yapmak istediniz de Parlamenter sistem size engel oldu? Diyelim ki bütün hile ve baskılara rağmen, her gün suç işleyerek-kazanmış-gibi gösterdiğiniz referandum sonucundan ötürü 2019 tarihinde seçime gittiniz. Birçok parti yüzde yirmi beş altında oy aldı. Partinin biri de yüzde yirmi beş oy aldı. Yüzde yirmi beş oy alan siyasi partinin Başkanı Cumhurbaşkanı olacak. Cumhurbaşkanı olacak zat, diğer yüzde yetmiş beş çoğunluğa hükmedecek. Diyelim ki bay Erdoğan’ın Başkan olacağı Ak Parti 2019 yılında yüzde otuz veya yüzde kırk oy aldı. Bir sonraki seçimde, yukarıda yazmış olduğumuz olasılık gerçekleşirse ne olacak? Siyasi Partiler arası bir anlaşmayla Koalisyon oluşturmak gereksiz olacak. Cumhurbaşkanı yüzde yirmi beş ile bakanları ve kendi yardımcılarını atayabilecek. Görevlerine son verebilecek. Meclisteki Partiler kendi aralarında anlaşarak çoğunluk oluşturamazlarsa, Parlamento işlevsizleşir. Böylesi bir durumda Cumhurbaşkanı kim olursa olsun. Bay Erdoğan veya başkası olsun. Olağan üstü hal ilan edebilecek. İstediği kanunları yürürlüğe koyabilecek. Yeni kanunlar çıkarabilecek. Devletin tüm kurumlarını tek başına yönetebilecek. Bakanları, Yargıçları, İstihbarat, Polis ve Askeri yöneticileri görevlendirebilecek. Bu olasılık nisan bir şakası gibi değilmidir?! Eğer bir şekilde bu referandum seçimi iptal edilmezse, Türkiye’de istikrar oluşamayacak. Birlik sağlanamayacak. Ekonomi sürekli olarak kayıp edecek. Uluslar arası ilişkiler Türkiye’nin aleyhine dönecek. İç çatışmalar her alanda oluşup gelişecek. Dış çatışmalar hızla gelişecek. Ufak bir olay sonun başlangıcını tetikleyecek. Dilerim yargı kurumları bu gidişe engel olur. Hiç kimse kendisini kandırmasın. 2019 seçim tarihine ulaşılamadan beter hale getirecek. Hergün yeni hayali suçlamalarla insanlar etkisizleştirilerek istikrar oluşamaz. Etkisizleştirilen insanların tepkileri ve hak arayışları bile istikrarsız ortamın oluşmasına yeterli neden olur.
Bay Erdoğan ve çevresi hakkında çok ciddi menfaat idiaları, suçlamaları vardır. İşid, el nursa gibi İslamcı terör gruplarıyla ilişkilerin delilleri var. Türkiye’de güvenlik ve yargı kurumlarında var olan yazılı evraklar var olduğu kabul edilen delillerin bir kısmıdır. Bu suçlardan kurtulmak için bu çerçevede bir Cumhurbaşkanlığı sistemi oluşturulduğuna inanılıyor. Bu yönlü bilgiler banada ulaşıyor. Dünya’nın ve Türkiye’nin adli ve güvenlik birimlerinde var olan bu bilgiler Dünya’nın önemli basın yayın kuruluşlarında da bu bilgiler var. Bu gelişmeler Türkiye’nin geleceğinin karanlık olduğunu gösteriyor. Bildiklerimin küçük çok küçük bir bölümünü özetleyerek sunduğum analizimde, görüşümde, öngörümde yanılmış olmak istiyorum. Yanılmadığımı kısa zaman içinde hep birlikte göreceğiz. Biz Kürd halkı için, birliği sağlamaktan ve Bağımsız Birleşik Kurdistan Devletinin resmiyet kazanmasını sağlamaktan başka seçenek yoktur. Kürd halkı için Bağımsız Birleşik Kurdistan Devletinin resmileşmesini bir HAK olarak kabul etmeyen çevreler insani değerlerden yoksundurlar demektir.
DEM XWEŞ
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin