Türkiye’de, 24 Haziran’da yapılacak olan genel seçimde iki tercih var.
1- Türkiye’de, birliği, istikrarı, güvenlik ortamını, Kurd sorununu çözümleyerek barış ortamını sağlamayı vaad ederek Başbakan olan Erdoğan, ilk dönemde Ekonomik gelişmeyi başararak güçlendikten sonra tam bir pislik Diktatör karaktere dönüşen aynı Erdoğan, resmen Türkiye’de geleceği karamsarlaştırdı.
Birlik yerine bölücülüğü geliştirdi. İstikrar yerine Halkı birbirine karşı kuşku duymaya ve düşmanlık duygusu taşıyacak hale getirdi. Güven ortamı kalmadı çünkü Erdoğan Kerdoğan’a dönüştü. Barbarca Türkiye’de ve komşu ülkelerde daha fazla insan öldürmekle övünmeyi, her vatandaşın aynı hayasızlığı kabul etmesini dayatmaya başladı.
Kurd sorununu çözmeyi başka Dünya Devletlerine havale etti. Bölücülüğü etnik kökenin yanı sıra sınıfsal ve dinsel alana da taşıdı. İlk dönemde geliştirilen Ekonomi hızla çökmeye başladı bile. Ekonomik yıkım büyük bir tahribatı beraberinde getirmesi kaçınılmazdır. İnsani tahribat, çirkeflik hale dönüşmüş bile. İç savaş hali yaşıyor Türkiye.
Kerdoğan soytarısı, kendisine bağımlı hale getirdiği Türkiye’nin önemli nüfus oranı, iki tercihten birini seçmesi gerekiyor.
Hitleter, Musolini, Stalin, Saddam arası bir karaktere dönüşen, aslında bir sokak firavunu tipi olan, bu sonradan görme Recep Tayyip Erdoğan’ın güvenlik görevlilerinin nezaretinde soytarı sarayından çıkarılarak Kasımpaşa veya Üsküdar’da mütevazi bir yaşam sürmesini mi istiyorsunuz?
Yoksa Halkın öfke ve tükürükleriyle aynı soytarı sarayının, Erdoğan ve ailesiyle birlikte kendisine köle yapmayı başardığı fırsat düşkünü çıkarcı çevresiyle birlikte, Kaddafi, ailesi ve çevresi gibi sokaklarda çiğnenmeleri ve Türkiye’nin iç savaşa sürüklenmesini mi istiyorsunuz?
Recep Tayyip Erdoğan’ın aile şirketine dönüşen Ak Parti’ye oy vermekle, Erdoğan’ın kendisi, ailesi, çevresi ve Türkiye’yi felakete sürüklersiniz.
Muhalefete oy vermekle, Kerdoğan’a, ailesine, çevresine bir ders vermiş olursunuz. Türkiye ve Halkına da nefes aldırmış olursunuz.
Durumu bilmeyen saygıdeğer ve sevgili takipçi kardeşlerim, dostlarım ve soydaşlarımın bilmeleri, öğrenmeleri için hatırlatmak istiyorum: İki bin on üç yılına kadar Ak Parti’yi destekledim. İki bin dokuz dan itibaren bazı olumsuzlukları eleştirmekle sınırlı kaldım. Ak Parti’nin kuruluş döneminde ve seçimlerde, benim Diyarbakır’daki işyerim ve bürom Ak Parti’nin propaganda ve seçim bürosu olarak kullanıldı. Tüm masrafları benim işyerim karşıladı. Yakınlarım hizmetçi gibi çalıştılar. Bir kuruş kredi veya destek talep etmedim. Hollanda da esir tutuluyor olduğum dava için hiçbir destek almadım.
Bizim destekleyip hizmet etmiş olduğumuz Ak Parti, bu hırsız, barbar ve yıkıcı çakal sürüsünün pisliklerine hizmet için kullanılamaz. Bunu bilmenizi rica ediyorum. Kendi pisliğimizi suyla temizleyelim.
Bunun için, Ak Parti dışında, hangi Cumhurbaşkanı adayı ve hangi siyasi Partiye güveniyorsanız ona oy verin.
Benim oyum, Selahattin Demirtaş kardeşim içindir. Sevgiyle kalın.
22-06-2018
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin