Soydaşımız olan farklı siyasi görüş taraftarları son dönemlerde bize göre gereksiz ve çok keskin söylemlerle farklı siyasi hareketlere yönelik kırıcı açıklamalarda bulunuyorlar. Bizim ricamız bu duruşun değişmesiyle tarafların Kurd û Kurdistan davasına yönelebilmelerini sağlamaya çalışma şeklinde yaklaşım içinde olmamızdır.
Hatırlanacağı gibi Kobanê çok zor durumdayken Kobanê yöneticileri bir görüntülü açıklama yaptılar ve ‘‘biz burada öleceğiz, buradan ayrılmayacağız’’ dediler. O açıklamaları yaptığı süreçte dışarıda tank ve top sesleri geliyordu. Bay Erdoğan da o zaman televizyona çıkıp; ‘‘Kobanê düştü, düşecek’’ açıklamalarında bulundu. Ağzından salya akıyordu. Dolayısıyla bu adamın Kürdlüğe ve Kurd insanlarına yönelik duygularının ifadesiydi. O süreçte ben birçok devlet yetkilisi ile görüştüm. Etkin Kurd siyasi hareketleriyle de görüşüyordum. Kurdistan Bölge Hükümeti özellikle KDP yöneticileriyle sürekli görüşüyordum. Kendilerinden ricam; Amerika Birleşik Devletlerinin kardeşlerimizi havadan korunmaya yönelik ikna edilmeleri şeklindeydi. Biz bu ricada bulunurken, kendileri bize dediler ki; ‘‘inanmanı istiyoruz ki, biz aynı çalışmayı gece gündüz sürdürüyoruz’’ Bunları ben canlı olarak yaşadım ve tam Kobanê düşecekken Kêk Mesud Barzani’nin iknası ile gerçekleşti. Daha fazla detayını da biliyorum fakat şimdi ona girmeyeceğim. Gece vakti Amerika Birleşik Devletleri’nin hava kuvvetleri IŞİD’İn bütün mevzilerini vurdu ve yerle bir etti. O mevzilerin tespit konusunun detaylarını da biliyorum. Ona şimdi girmeyeceğim. Tarafların kendisi isterse açıklayabilirler. Erdoğan’ın ağzından akan salyalar kursağında kaldı. Kobanê kurtuldu ve daha sonrada bindiği gibi Kürdistan Bölge hükümetinin peşmergeleri Kêk Mesud’un yine Amerika Birleşik Devletleri aracılığıyla Türkiye’yi ikna etmesi ile Türkiye üzerinden Kobanê’ye geçtiler. Kobanê’de Rojava yöneticileriyle, Güney Kurdistan Bölge Hükümeti yöneticileri birlikte govende durdular. Bunları anlatırken IŞİD denen terör yapısı Güney Kurdistan’a saldırdığı zaman, var gücüyle onları durdurmaya çalışan ve daha Erbil’e girmek üzereyken IŞİD terör yapısının konvoyunu durdurmaya çalışan yine Amerika Birleşik Devletleri oldu. Daha sonra ki açıklamalarda gördük ki, Bay Erdoğan dâhil Türkiye’nin yöneticileri Sayın Neçirvan Barzani’nin telefon aramalarına cevap bile vermiyordu. İlk yardıma koşan yine PKK savaşçıları oldu. Savaşçı kızlarımız ve erkeklerimiz kendi boylarını aşan giysileriyle ve boylarından daha büyük silahlarıyla Kerkük’ten Şengal’e kadar KDP peşmergelerinin yanında IŞİD’e karşı çatışıyorlardı. O süreçte PAK peşmergeleri de silahlı çatışmanın içerisindeyken Kêk Ali Qazi, PAK başkanıydı. Ben sürekli görüşüyordum. Bana cepheden gönderdikleri fotoğraflarda var. Ayrıca CNN’de onlarla bir röportaj yapmıştı. Kêk Ali o yaşta bile (yanlış hatırlamıyorsam 88 yaşındaydı) silahları kuşanmış vaziyette cephedeydi. Bize göre değerli soydaşlarımız, insanlarımız ve bizimde sempatiyle baktığımız siyasi kardeşlerimiz bu ruhu geliştirmeye çalışmalıdırlar. Bu birlikteliği üstün ayrıcalıklı özelliklerini geliştirmeye çalışmalarıdır. Gerektiğinde Kurd savaşçıları birlikte hareket edebilmişlerdir. Bugün de onu yapabilirler. Bunları dikkatle izlemenizi öneririm Ayrıca Türkmen çevrelerinin bugün ne olanakları var ise Kerkük Kurdistan Bölge Hükümetinin denetimine geçerse oradaki Türkmenlerde aynı hakka sahip olurlar. Kurdistan Bölge Hükümeti kalkıp, Türkiye terör devletinin yapıyor olduğu barbarlıkları oradaki azınlıklara yapacak değildir. Biz de bunu doğru görmeyiz ama Kurdistan bölge Hükümetinin KDP peşmergelerinin Kerkük yönetimini alması almasının Kurdlere zarar vereceğini düşünmek akılla izah edilemez. Bu konulara önem vermeliyiz. Kerkük yönetiminin Kurdlerin eline geçmesi tüm Kurd halkının isteğidir ve beklentisidir. Bizim de özellikle isteğimizdir. Ne demek Kerkük’ü molla rejiminin terör bozuntuları yönetiyor. Onlarda mı kalsın istersiniz. 27 yılı geçti, ben burada esaret altındayım. Yarın ihtiyaç duyulursa Kêk Ali Qazi gibi Kerkük’te ben de cepheye gider, orada hangi Kurd partisi olursa olsun, Kerkük’ün Kurdlerin denetimine geçmesi için mücadele edenlerin safında savaşırım. Bunu herkes böyle bilsin. Bizim ricamız birleştirici davranmayı geliştirmeliyiz. Eğer Kurdler adına hareket eden siyasi çevreler ve partiler arasında anlaşmazlık varsa kendileri en üst düzeyde birbiriyle görüşüp o sorunları giderebilecek kadar yetenekli ve etkili olabilirler. Doğru yol varken sapma yola girip düşmana malzeme olmamız Kurdlüğe hiçbir şekilde yarar getirmeyecektir. Bunu hepimiz çok iyi acılarla yaşayarak biliyoruz.