Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adalet Bakanlığının önüne gidip açıklama yapmış olması önemlidir. Ayrıca ana muhalefet partisi olarak kendileri şikayetçi olabilirler. Bu ahlak davası olduğu kadar siyasileri de ilgilendiren bir husustur.
Ak Parti’nin son yıllarında çocuk istismarı konularında ve tecavüz olaylarında gerçekten samimiyetsiz ve tutarsız davrandığı, mağduru korumak yerine suçluyu koruduğu bir gerçektir.
Bilindiği gibi benim davamla ilgili daha önce Bay Erdoğan başbakanken, ona bile birkaç kez yazılı olarak belgeleri ile iletmiştik. Zekeriya Öz denen savcı; ‘‘soruşturmaya yer yoktur’’ diyerek dosyayı kapatmıştı.
Zekeriya Öz İstanbul Başsavcısı sıfatıyla, zaman aşımını gerekçe gösterdi.
Bizim davamızda gelişen olaylar Hollanda’nın üst düzey devlet görevlisi Türkiye’de küçük çocuklara bir grup halinde tecavüz ederken yakalanmışlardı.
Yakalandıktan sonra Ankara’ya götürmüşler ve Ankara’da bir anlaşma yapmışlardı.
‘‘Siz Hüseyin Baybaşin’i bulun ve bize teslim edin. Biz de bu davayı kapatalım’’ demişler. Bu şekilde resmi evraklar bizde var.
Hollandalı üst düzey görevlisine koruma görevi yapan polis memuru Mehmet Korkmaz’ın videolu açıklamaları var. Mağdur çocukların Türkiye ve Hollanda’da savcısında, polisinde ifadeleri var. Bunların hepsi kamuoyuna açıklanmış ve video kayıtlı görüşmeleri var. Yine bizim sitemizde mevcut.
Türkiye’nin şimdiki Adalet Bakanı Bay Bekir Bozdağ çok iyi biliyor ki, Hollandalı Adalet Bakanı ile görüşüp; ‘‘zaman aşımından ötürü soruşturmaya yer yok’’ diyerek davayı kapattılar.
Biz bunun peşini bırakmayacağız. Hala uluslararası düzeyde ve Hollanda’da bu dava ile ilgili şikayetlerimiz ve mücadelemiz sürüyor.
Maalesef AK Parti’nin en üst düzeyde yetkilileri bizim davamızda da çocuk istismarını örtbas edilmesine karşılık, Hollanda yetkililerinden beni bulup Türkiye’ye teslim etmelerini istediler. Sonradan iadem mümkün olmadı. Çünkü biz davaları kazandık. Bu kez Hollanda’da hapsedilip susturulmam karşılığında kabul ettiler. O şekilde anlaştılar.
Bu olaylar AK Parti iktidarından önce olmuştu.
AK parti iktidarı döneminde kendilerinin isteği ile ‘‘bize bu durumun bilgilerini gönderin’’ dediler.
Biz de gönderdik.
2005 yılında AK Parti’nin üst düzey yöneticisi şahıslarla görüşüldü. Bunların hepsinin isimleri bizde mevcut.
Buradan bir dedektif ve bizim avukatlarla birlikte Türkiye’ye gittiler. Görevlilerle görüştüler ve biz Genelkurmay Başkanlığı merkezinden bazı bilgileri aldık. Bunların hepsi mahkemeye verildi ve Bay Erdoğan’a da gönderildi.
Ondan sonra soruşturma başlattılar. Soruşturma başladıktan sonra 2006 yılında Cemil Çiçek o zaman Adalet Bakanıydı.
Cinsi sapık olan Hollandalı Adalet Bakanlığı müsteşarı Joris Demmink, Cemil Çiçek ile heyetle halinde Moskova’da görüşmeler yaptılar.
Türkiye’de görüşmeye korktular. Bu adamı Türkiye’ye getiremediler. Olayı nasıl örtbas edeceklerini tartıştılar. 5-6 yıl önce de bizim açtığımız davalar için birbirleriyle anlaşmak için görüştüler.
Daha sonra ki bu görüşmelerde iki hâkim de vardı. O 2 hâkimin açıklamaları da bizde var. Diyorlar ki; ‘‘bizim bakanlarımız Hollanda Adalet Bakanlığı yetkilileriyle görüştüler. Bize bu konuda verdikleri talimat davanın zaman aşımından ötürü soruşturmaya yer olmadığı kararını vermeleriydi’’
‘‘Biz onun için bu davayla ilgili soruşturma talimatını veremeyiz’’ dediler.
Ayrıca Hollandalı Sorgu Hâkimliğinin de, Türkiye’ye gelip tanıkları dinlemesine izin vermediler.
Çünkü zaman aşımı kararı daha önce savcılık makamı tarafından verilmişti.
Hollandalı Sorgu hâkimi çok değerli bir hanımefendi ile daha sonra görüştüm. Adalet Bakanlığı adına hakimlerle görüşüyor ve diyor ki; ‘‘biz zanlıları zaman aşımından ötürü sorgulamayabiliriz ama tanıkları tanıklık için zaman aşımı yoktur’’
Hollanda’da bu davalar zaman aşımına uğramamış ve biz bu davaları sürdürüyoruz. Fakat bu tanıkları dinlememiz gerekiyor.
Tanıklar kimdir?
Hollandalı üst düzey devlet görevlisi Joris Demmink ve arkadaşları tarafından tecavüz edilen zavallı çocuklar…
Tecavüz edildikleri zaman 11-12 yaşlarındaymış…
Kendi video kayıtlarında ifadeleri var.
Bir de o yetkililere koruma görevliliği yapan birkaç polis memurunun isimleri var. Onlardan biri Mehmet Korkmaz.
Soruşturmaya zaman aşımından ötürü yer olmadığını söyleyen savcıların ifadelerini alacaklardı. AK Parti yönetimi izin vermedi.
Bu olay hala Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kapısında ‘‘ÇİRKİN ADALETSİZLİK’’ şeklinde asılı duruyor. Hala örtbas etmeye çalışıyorlar ama biz bunun örtbas edilmesine izin vermeyeceğiz.
Bugün ortaya çıkan olay Türkiye’de bir ilk değil.
Bay Bekir Bozdağ diyor ki; ‘‘Örtbas edilmek yok’’
Kendini bilmez terbiyesiz, örtbas edilmek yoksa bu mağdur çocuğun 6 yaşından 24 yaşına gelmesini mi beklediniz?
Bu mağdur hanımın gidip 6 yaşındayken zorla, oyunla ve çirkeflikle evlendirildiği adamı konuşturup konuştuklarını kaydedip size getirmesi mi gerekiyor?
Bu ilk değil ki…
Sizin döneminizde güçlenmiş böyle cemaatler ve tarikatlar var.
İnançları çerçevesinde dini hizmet eden cemaatler de zan altında bırakılıyor.
Mesela bizim bölgede menzilciler var.
Ben şimdiye kadar onlardan bu tür çirkin bir davranış duymadım. Ayrıca Said-i Nursi Efendinin hizmetleri ve onu takip eden çevreler var. Onların inancıdır. Yani ben öyle cemaatleri hiçbir zaman içinde olmadım ve olmamda. Fakat o şekilde hizmet eden, eğitmenlik yapan, öğreticilik yapan, yol göstericilik yapan insanlar var. Bir araya gelip böylesi çalışmalar yapabilmelidirler. Eğer böylesi bir çirkinlik varsa bunun da doğru dürüst araştırılması ve soruşturulması gerekir. AK Parti’nin birinci derecede yöneticisi ve Cumhurbaşkanı ve bakanlarının hepsi bu cemaatin yöneticileri ile birlikte kalkıp oturuyorlarsa, onları büyüklerimiz ve değerlerimiz diye tanıtıyorlarsa, onların bu tür çirkin suçlarını örtbas ediyorlarsa, bu iktidarın yönetim anlayışı budur demektir.
CHP lideri Adalet Bakanlığı’nın kapısının önüne gidip böylece konuşmak zorunda kalmışsa bu iyi bir gelişmedir.
Fakat yetersizdir.
Emine Erdoğan Hanımefendi’nin olayla ilgili açıklamalarını da dinledim. Takdir ettim ancak Emine Erdoğan Hanımefendi’nin bu gerçekleri bilmesi gerekir. Sizin samimiyetle bunu kınadığınızı ve bu davanın takipçisi olacağınızı söylemenize inanmak isteriz. Ancak bu ilk değil. Bu tür olaylar ortaya çıktıktan sonra dava dosyaları da ortada.
Bizim davamızda ki suçluların korunduğunu, mağdurların daha fazla mağdur edildiğini biliyoruz. Emniyet Müdür muavini yine AK Parti döneminde Ankara’dan Yalova’ya gidip o mağdurlardan birinin dilini kesiyor.
‘‘Sen bir daha konuşursan, ben senin kafanı keserim’’ diyor.
O şahsında adı biliniyor. Biz o belgeleri onlara verdik. O şahıslar ifade verdiler diye mağdur oldular. Bunlar yalan değil. Sonradan adamın dilini kestiler.
Aynı yıl adam, Emniyet Genel müdür muavinini şikâyet etmiş.
Biz bunların peşini bırakmayacağız.
Şikayet edilen Emniyet Müdür muavini Yalova’ya gidiyor. Yalova Emniyet Müdürlüğü’nden bu mağduru alıyorlar ve kendi eliyle bunun dilini kesiyor.
‘‘Bir daha da bunu yaparsan ve şikâyetini geri almazsan, senin kafanı da keserim’’ diyor.
Gazeteci Burhan Kazmalı kardeşimiz sağ olsun, bunların hepsini yazmış. Türkiye’de Bu ilk değil. Sayın Emine hanımın böylesi bir tepki göstermesi olumlu ise de daha önce olan olaylarla ilgili illa Cumhurbaşkanın eşi hanımının takipçi olması mı gerekir?
Daha önceki olaylar da var.
AK parti yönetimi bu olaylarda mağduru cezalandırıyor. Suçluları da koruyor. Maalesef bunu yapıyorlar. Halk bunu bilsin artık. Birilerinin çıkıp bunu daha kapsamlı bir şekilde araştırıp, basının şereflice görevini yapmalıdır. Bunların doğruluğu neyse, kamuoyuna bilgilendirmeleri lazım. Şov yapmadan, siyasi çıkar malzemesi yapmadan, mağdurların haklarını koruması için gerekli çalışmaların yapılması gerekir. Emine Hanım böylesi bir açıklama yapmak zorunda kalmışsa demek ki; yetkili makamlar görevlerini yapmamışlardır. Diğer benzer olaylarla ilgili hiçbir çalışma yapılmadı.
Bizim elimizde bir sürü belge var. Aynı benzer istismar olayı Marmaris’te Halit Nazir’in turizmle ilgili otelinde yine çocuklara yönelik yapılmış. Bu olaylar 15 yıl önce olmuş. AK Parti döneminde bunlar yeniden güncellendi. Okul yöneticileri orada toplantı yapıp olayı zapt ettiler ve emniyete götürdüler.
Bu olaylar Marmaris’te de oldu, Konya’da da oldu.
Bunların hepsi biliniyor.
Bunların hepsinin doğru dürüst araştırılması gerekir.
Siz; ‘‘çocuk istismarı olayı bir insanlık suçudur’’ diyorsunuz. Fakat istismar edilen çocuğun yetkilileri ifade vermesi karşılığında, Emniyet Müdür Muavini ‘‘Sen bir daha konuşursan, ben senin kafanı keserim’’ diyor.
Bu olaylarla ilgili belgeler hala Yalova Çizgi Gazetesinde paylaşılan yazılarda var. Biz onun resmi ifadelerini Bay Erdoğan’a gönderdiğimiz dosyalarda da var. Diyarbakır’da da ART TV ve Amed TV o zaman bir suç duyurusunda bulundular.
Diyarbakır savcılığında da bu ifadelerin hepsi var. Bizimle ilgili olan haberlerin hepsi var. Bu çirkinlikler bugün Türkiye’yi yönetenlerin yaptığı marifettir. Bunların anlaşılması lazım. Kimse adi bir olaydır, dikkatimizden kaçmış ve gereğini yaparız diyerek, hokkabazlık yapmasın.
Bakan efendi görevini yapacaksan adam gibi yap.
Yapmayacaksan bari örtbas etme.