Ak Parti, olumlu vaatlerle siyasete başlamıştı. Kurd sorununun çözümü başta olmak üzere, Türkiye’de sistemin laçkalığından dolayı oluşmuş olan sorunların oluşturduğu tıkanıklığın aşılmasını sağlayacak reformlar yapılacaktı. Değer verdiğim şahsiyetlerin yönetimde yer aldığı Ak Parti, ilk iktidar döneminde, Devrim niteliğinde reformlar gerçekleştirebildi. Kurd sorununa çözüm amacıyla birçok alternatifler tartışıldı.
Ak Parti’nin ilk seçim dönemi ve 2004 Belediye seçimlerinde, Diyarbakır’daki siyasi çalışmalarda benim şahsi iş yerlerim, araçlarım kullanıldı.
Bulunduğum şartların zorluklarına rağmen, telefon ve mesajlarla olağanüstü destek sundum. Birçok yakınımla çokça tartışmak zorunda kaldım. Akrabalarımın hepsiyle, Ak Parti’yi iktidar yapmak için çırpındık. Ak Parti’yi yalnızca Diyarbakır’da desteklemekle kalmadık. Türkiye genelinde ve Avrupa’da var gücümüzle destekledik. Bizim, Ak Parti’yi desteklememizin tek nedeni vardı. Kurd sorununun siyasal otoriteyle yasama organı olan Mecliste çözüme kavuşturulup yasal güvence altına alınması, tek istediğimiz idi. Ak Parti yönetimi de benim şahsıma ve tanıdığım birçok şahsiyete bu güvenceyi verdi.
Bizler, Ak Parti yönetimine inanıp güvendik. Ak Parti ise, ikinci iktidar döneminin bitmesiyle, bizlere vaatlerini unutturmak için çalışmalar yürüttü. Birçok değerli şahsiyetler, yönetimden uzaklaştırıldı. Bay Erdoğan, planlı çalışmalarla faşist ve rantçı çevrelerden oluşan kişiliklerle yeniden kadrolaşmaya gitti. Bu yönlü çalışmalar çok sinsice yürütüldü. Anayasanın değiştirilmesi için yapılan referandumdan sonra, Erdoğan ve yakın çevresi tamamen kan tüccarlığına ve devlet malını talana başladılar.
İŞİD ve benzeri terör odaklarını organize ve koordine etmeye başladılar.
Amaçları, ortalığı karıştırıp Türkiye’yi tam bir faşist yönetime ve şeriatla yönetmeye sürükleyip, kendilerini kalıcı Emir statüsüne kavuşturmaktı. Kurdler, kendisinin bu amacına hizmet etmediklerinden, çok çirkin bir komplo ile sübyancı Bahçeli ve MHP’yi kendisine bağladı. Böylece bugüne gelindi.
Ben, şahsen Ak Parti’yi desteklemekten ötürü ve Ak Parti iktidarları sürecinde hiçbir destek talebinde bulunmadım. Teşvik, kredi gibi talebim bile olmadı. Çalışmalar sürecinde yapmış olduğum harcamaların her kuruşu benim bütçemden karşılandı. Bazen, harcamaları yetiştirmek için özel mülklerimizi sattım.
Bunun aksini söyleyenin ağzına tükürürüm. O dönemde, Diyarbakır’da Ak Parti temsilcileri, bazen Ankara’dan Diyarbakır’a gelen Erdoğan efendinin özel temsilcileriyle birebir görüşmelerimde, bana teşekkürlerini ifade etmek için kelimeler seçerlerdi. Ben, Ak Parti’den uzaklaştıktan sonra, bazılarının ukalalıklarını, seviyesiz suçlama-ithamlarını duydum. Hepsinin kayıtlarını muhafaza ediyorum.
Günü geldiğinde, kime nasıl cevap vereceğimi çok iyi bilirim.
Benim emeklerimi çalanlar, benim desteğimi kötüye kullananlar, beni babalarının kölesi sanmasınlar.
Ben, Diyarbakır Licê’li Kurdistanlıyım. Şimdiye kadar hangi siyasi oluşumu desteklediysem, Kurd Halkına hizmet amacıyla destekledim. Bunu da ilgili taraflara açıkça söyleyip “evet” cevabını aldım. Ondan sonra destekledim.
Şimdi, Ak Parti çöküş ve yıkılış sürecindedir. Bunun önüne geçebilmenin imkanı yoktur. Erdoğan ve çevresi, yağmacı, talancı, rantçı, soyguncu, gaspçı, faşist, karıştırıcı ve kalleş olduklarını kanıtladılar. Bu tutumlarıyla insanları rencide edip incittiler. Bedel ödemekten kurtulamazlar.
Abdullah Gül ve Ali Babacan beyler gibi Ahmet Davutoğlu Bey’in çıkışları da çok önemli ve değerlidir. Yaşar Yakış’ın söylemlerini bütün Dünya ciddiye alıyor, dikkate alıyor. Ak Parti, DYP ile aynı akıbete, Erdoğan ve çevresi de Saddam ile aynı akite uğrayacaklar.
Soylu Kurd Halkı, bu yazıları dikkatle değerlendirmeleri, Kurd u Kurdistan davası için hayati önemdedir.
HDP yönetimi, Kurd Halkının beklentilerine hizmet etmekten, yanıt olmaktan yoksundur. Bay Temelli, Diyarbakır’da “diren Diyarbakır, diren Mardin, diren Van” diye sloganımsı söylemde bulunmuş. Yetmişli yılların sloganları ve söylemleri gibi eylemleri de, Kurd Halkının bugünkü beklentilerinden uzaktır.
Bay Temelli, temelsiz davranışlarıyla direnişle Türkiye’yi “Demokratikleştirebileceğine” inanıyorsa, gidip Ankara veya İstanbul’da direniş kampı kursun.
Diyarbakır, Kurdistan Birleşik Devletleri’nin Başkenti’dir. Sizin ve sizin gibilerin ve de Faşist Türkiye devletinin bölgelerinden birisinin başkenti olmaya aday değildir. Mardin, Van gibi Kurdistan topraklarının tek bir karşının bile, sizin ve sizin gibilerin komünist ideolojilerinin çöplük alanı olmasına izin vermeyeceğiz. Bu sözlerim, sana, HDP yönetimine ve misyonunadır.
Kurdistan toprakları, Kurdistan Halkınındır. Artık, aldatmacalara, oyunlara gelmeyeceğiz. Artık, Kurdlerin kanının, Kurdistan işgalcilerini korumak için akmasına izin vermeyeceğiz.
Kurd Halkı, Kurdistan Birleşik Devletlerini resmileştirmeye hazırlanmaktadır. Kurd u Kurdistan davasına hizmet ediyor olan siyasi çevreler başta olmak üzere, bütün Dünya bunu kabul etmek zorundadır.
Saygıdeğer soydaşlarımla bu bilgileri paylaştıktan sonra, Ak Parti’de oluşan gelişmelere dikkatinizi çekiyorum.
Ak Parti’den ayrılacaklar, kuracakları yeni parti programında çok net olarak Kurd Halkına yönelik Türkiye devletinin zulmü için özür dileyerek giriş yapmaları ve Kurdlerin haklarının güvence altında alınacağı yasal düzenlemelerin detaylarını yazmaları gerekiyor.
Kurdlere yönelik zulmün ve işlenmiş suçların sorumlularının Kurdistan’ın herhangi bir şehrinde adilce yargılanıp cezalandırılacaklarının yazılı olarak belirtilmesi zorunludur.
Türkiye devleti tarafından mağdur edilmiş olan Kurdlerin mağduriyetlerinin giderilmesi için tazminat alacaklarını yazılı olarak belirtmeleri gerekiyor.
Kurdistan bölgesiyle sınırlı referandum yapılmasını organize ederek, Kurdlerin Bağımsızlık isteyip istemediklerinin belirlenmesi için yazılı kararlarını da yeni partilerinin tüzüğüne yazmaları gerekiyor.
Kardeşlik veya Demokrasi konularının konuşulabilinmesinin zemini, ancak bu şartlarla oluşabilir.
Böylesi bir parti tüzüğünü görmemiz durumunda, değerlendirmeyi düşünmeliyiz.
Artık kuru laflara aldanıp bağlanmayalım.
Bu süreçte, bizler Kurdistan Birleşik Devletleri Hükümet yöneticileri, çalışmalarımızı, programımıza uygun olarak devam edeceğiz.
Ak Parti bitecek, Ak Parti bitmek için kendi eliyle kaypak ve kaygan zemin oluşturdu. Ak Parti’yi, Kurdlere yönelik kalleşliği ve Suriye’de Kurd soydaşlarımıza yönelik zulüm etmekte ısrar etmeleriyle, İŞİD gibi sapıkları Kurdleri yok etmek için Musul’da harekete geçirmesi bitirdi. Bay Erdoğan Emir almayı artık cehennemde deneyebilir. Bay Erdoğan, güçlenince mütevazilikle vaatlerini yerine getirmeye odaklanmalıydı. Sadistçe Kurdleri yok etmeye çalışmakla, bizi yaratanın gazabına uğrayacağını bilmeliydi. Adolf Hitler, Yahudilere yönelik aynı tarzda zulüm etmiş, Yahudileri yok etmek için Alman Halk ve Devletini yok olmaya sürüklemişti. Sonunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
Biz Kurdler, Erdoğan eliyle Türkiye’nin Hitler Almanya’sı gibi baştanbaşa yıkılmasını istemiyoruz. Bunun içindir ki, Babacan ve Davutoğlu ve arkadaşlarının çıkışını önemsiyor, değerli buluyoruz. Gerçekçi olmalarını da önemle öneriyoruz.
Bay Erdoğan güçlenince maalesef sokak serserisi tarzıyla Türkiye’yi yönetmeye başladı ve muhalifleri de aynı tavırla etkisizleştirmeye yöneldi. Suriye Kurdlerine zulme yönelmesiyle kendi mezarını kazmış oldu.
Türkiye’de hiçbir kesim yanlış hesap yapmasın.
Yine, Türkiye’de ve Dünya’da hiçbir kesim, “Baybaşin kızmış ve bunları yazıyor şeklinde gaflete düşmesin.
Ali Babacan ve arkadaşlarının, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından desteklendiğini biliyoruz. Abdullah Gül Bey’in ortaya çıkıp yüksek sesle çalışmalar yapması anlamlı olur. Yeni kurulacak partiye Ali Bey’in Başkan olması, uygar Dünya’nın güçlü desteğini alır.
Güçlü Dünya Devletleri’nin tutumunu görmedim. Aksine ve açıkça, Türkiye’nin kaosa sürüklenmesini istemediklerini gördüm.
Bağımsız Kurdistan Birleşik Devletleri’nin resmiyet kazanmasının en başta Türkiye’nin uygar devlet yapısını kalıcılaştıracağını, Orta Doğu’da istikrar ile refah ve barışa katkı sunacağına olan inancımızı paylaştıklarını gördük.
Biz Kurdler, kararlılıkla geleceğimizi belirlemekten ödün vermeyeceğiz.
Bi bawerîya serbixwebunê, bi navê Yekîtîya Devletên Kurdîstan silav u rêz jibona Gelên bi rumet Gelên Kurd’ra pêş kêş dikim. Hisên Baybaş. Berpirsîyarê Hikimet’a Yekîtîya Dewleta Kurdîstan.
30-08-2019