Kurdistan işgalcilerinin Kürd halkının tarihten silinmesini hedefleyerek barbarca zulmün yanı sıra sistemli olarak soykırım uygulamaları toplumsal erozyon oluşturmuştur. Kurdistan topraklarının tamamının birleştirilerek bağımsız devlet yapılanmasının Kürd halkı için tek çare olduğu gerçeğini yüksek sesle söylediğimizde Kurdistan halkı adına siyaset yapanların, elektrik akımına tutulduklarına benzer vücut reaksiyonunu görüyorduk. Halk kesimi ise bağımsızlık dışında bir arayışın anlayamadıklarını ifade ediyorlardı. Yine işgalcilerin dayatmalarıyla Kürdlükten uzaklaşmış olan kişiliklerin reaksiyonu veya tepkisi bu anlatımlara dâhil değil. Bu anlayış karışıklığı toplumsal erozyonu sonucu oluşan durumdur. Bu duruma küçümsemeden kabul ederek yeni projeler üretmeye yöneldiğimiz de biz Kürd halkı için bağımsız devlet yapısı dışında bir arayışın gereksizliğini görürsünüz. Diğer taraftan işgalcilere bağlı veya bağımlı her türlü çözümün sonucunun Kurdistan’ı işgalcileri bırakmak ve teslimiyet olduğunu da görürsünüz. Kürdlük adına siyaset yapan çevreler kendi, işlerine geldiği gibi bazı gerekçeler ve bahaneler öne sürüp kendi öngörüsüzlüklerini örtbas etmeyi beceremiyorlar. Kendi öngörüsüzlükleri dışında gerçekten Kürd halkının beklentilerini yanıt olmanın dışında yaptıkları çalışmaları işgalcilere hizmet olduğunu daha görmeyebilirler. Kabul edilmesi gereken bir hususta yüz yıldır hepimizin işgalcilerle birlikte yaşamak için yaptıklarının Kürd halkına zarar vermekten başka hiçbir işe yaramadığını görüyoruz, kabul etmemiz gerekiyor. İşgalcilerle birlikte veya işgalcilerin kimliğiyle işgalcilerin devlet çatısının Kürdler için tek çare olduğu amacına hizmet ise Kürd halkına ihanet olduğu görünmez hale geldi. Geçmişte böylesi çalışmaları değerlendirmeye girmeden, bugün itibarıyla işgalcilere bağlı veya onlara bağımlı bir çözüm üretmek siyasi koruculuktur. Bu hususu altını çizerek vurgulamak istiyorum. Kürd halkını kendi soylu kökünden tarihinden koparmaya çalışmak Kurdistan’da işgalci olan barbarların temel hedefidir. Kurdistan welatında işgalci olan barbarlar devletlerin hepsinin eğitim ve öğretimleri bu hedefe odaklıdır. İşgalcilerin Kurdistan’ da siyasi, askeri ve ekonomik kurumları da aynıdır. Sosyal ilişki ağları da aynı amaca hizmet eden basın yayın kuruluşları Kürdleri eritmeye yönelik çalışmalarda sınırlıdır. İbadethaneleri ve bağlı tüm kurumların Kürdlüğü yok saymaya yönelik çalışmalar yürütmektedirler. Türkiye’nin diyaneti tüm camileri, vakıfları ve personelinin hepsi din kardeşliği gibi ucuz ve ahlaksızca propagandalarla Kürdleri, Kürdlükten uzaklaştırmayı hedeflemektedirler. Her Kürd bireyi bu gerçekleri görüyor ve biliyor. Hiçbir Kürdün, Kürdlere yönelik asimilasyon ve benzeri çalışmalarla Kürdlerin, Kürdlükten koparılmalarına seyirci kalmak gibi bir lüksü olmamalıdır. Dünyanın bu döneminde bizim insanlığa hitaben ‘‘Kürd Kürddür ‘’ hatırlatmasını yapmamız bile işgalcilerin biz Kürdleri, Kürdlüğümüzden uzaklaştırmaya yönelik baskılarının hangi boyutta olduğunu göstermektedir. Biz Kürdler Kürdistanlıyız, bunu tartışmaya açık olması bile biz Kürtlerin eksikliğidir, kusurudur ve ayıbıdır. Her Kürt bireyinin bunu namusu gibi kabul etmesi ve koruması Kürdlüğe yapacağı çok kolay ama çok önemli hizmettir. Hepimiz biliyoruz ki kendisini Türk kabul eden bir şahıs asla Kürdistanlıyım demez. Güney Kürdistan Bölgesel Hükümetinin egemenlik alanında yaşayıp, para kazanan ve kendilerini Türk olarak kabul edenler bile Irak ibaresini telaffuz ederler. Kendilerini Türk olarak kabul eden çevrelere şahsiyetlere Kürdistan Birleşik Devletleri dediğinizde ağızlarından kuduz köpekleri gibi salya aktığını göreceksiniz. Bu durum kendilerini İranlı, Iraklı veya Suriyeli olarak kabul edenler için de aynıdır. İşgalcilerin Kürdlere yönelik barbarca zulüm ile sistemli soykırım uygulamaları onlarında beyinlerinde anlayış erozyonu oluşturmuştur. İşgalciler bizim onların oluşturmuş oldukları erozyonel algı anlayışıyla uğraşıp meşgul olmamızı, zaman ve emeklerimizi israf etmemizi bilinçli olarak organize ediyorlar. Yani bizim küçük kültürel haklarla uğraşıp, ya biz nasıl Kürd değiliz, biz Kürdüz demekle uğraşmak için meşgul olmamızı istiyorlar. Ta ki bizi kökten asimile etsinler. Elbette ki buna güçleri yetmeyecek. Ama bizim, işgalcilerin bize yaptıklarını çok iyi görmemiz ve bağımsızlığa odaklanmamız zorunlu hale gelmiştir. Biz Kürdistan Birleşik Devletleri projesiyle Soylu Kürt halkı için kalıcı ve gerçekçi çözümü hedefledik. Projemizin çalışmaları kapsamında aldatmak ve aldanmak gibi basitliklere yer yoktur. Fırsatçılık ve çıkarcılık gibi kavramları iğrenç buluyoruz. Korkuyu, insani anlayışımızla on yıllarca önce yendik. Yani taktik gibi yöntemlerle uğraşmayı israf olarak görüyoruz. Kurdistan Birleşik Devletleri projesinin içeriğini ve kapsamını Kürdlüğün istikbali ile birleştirdik. Kürdlüğün geleceği bağımsız devlet yapısına bağlıdır. Kürdlerin hepsinin ve Kurdistan topraklarının tamamının birleştirilerek bağımsız devlet kuruluşunun zamanının çoktan geçtiğini de kabul etmek durumundayız. Dünyanın her ırkının, hatta nüfusu bir milyonun altında olan ırksal toplulukların kendi devletleri olabiliyor da, soylu tarihe sahip Kürd halkının elli milyonluk nüfusuyla bağımsız devletini edinmesi niye hakları olmuyor ya da olamıyor. Daha da önemlisi, ne olduğu bilinmeyen toplama bir karışık toplum, kendilerine Türk derken ve Kurdistan topraklarında Kürdleri yok sayan faşist bir devlet kurmak, adına da Türkiye demek sözde hak ve uygarlık olabiliyor da asil Kürd halkının bağımsız Kurdistan isteyince niye ırkçılıkla itham ediliyor. Yani böylesi ucuz hesaplarla uğraşmak can sıkıcıdır. Ayrıca bizim amacımıza hizmet de değil. Ama bazı çevrelere cevap olsun diye söylemek zorundayız. Biz Kürdüz, Kurdistalıyız ve kendi bağımsız devletimizin resmileştiriceğiz. Bu görevimizdir. Bunu yapmak bizim görevimiz ise de bağımsızlık da halkımızın hakkıdır. Bunun aksini düşünenin ağzına da tükürmek bizim görevimizdir. Kürd halkı için kalıcı ve gerçekçi çözüm Kurdistan’ın tamamını kapsayan bağımsız devlet oluşumudur. Kurdistan Birleşik Devletleri projesini gerçekleştirmek için kuruluşunu ilan etmiş olduğumuz hükümet görevini tamamlayacaktır. Bu inançla söyle halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Saygılarımla, Hisên Bayba