Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin jetlerle, füzelerle, tanklarla ve toplarla PKK’nin üzerine saldırısı sonucu yaşamını yitirmiş olan insanlarla ilgili spekülasyonlar gibi olayın özünün ve acılarının temelinde var olan nedenin tartışılmadığı ve insanların nasıl katledildiği üzerine spekülasyonların geliştirildiğini duyuyoruz. Bu çok ahlaksızca bir durumdur. Esasen Kürd halkının tamamen temel insan haklarından yoksun bırakılması ve Türkiye devletinin Kürd halkına zalimane zulüm dayatmasıyla soykırım uygulaması sonucunda Kürd halkının tepki göstermesi ile kırk yıldır süregelen bir silahlı çatışma var. Esasen suçlusu devlettir ve bu silahlı çatışmada ölen taraf kim olursa olsun hepsine yaratandan rahmet diliyorum. Hepsinin sorumlusu Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Orada ölen insanların hepsi bizim insanlarımızdır. PKK’mi öldürdü, devlet mi öldürdü tartışması da faşizm zihniyetin versiyonudur, yansımasıdır, ahlaksızlıktır, ayıptır ve çirkindir. O insanların ölmesi engellenebilirdi. Devletseniz devlet gibi davranın. İnsanların hak ve hukukuna saygılı olun ki insanlar da politikalarıyla kendi hakları için mücadele edebilme olanağını elde edebilsin. Kürdlük adına siyaset yapmanın yasak olduğunu söylemekle, Kürdlük adına siyaset yapanların PKK ile aynı seviyede tutulmasını söylemekle siz kendiniz baskı, zulüm ve terör devleti olduğunuzu ilan ediyorsunuz. Etkiye tepki de böyle oluyor. Doğrudur veya yanlıştır, tartışılması anlamsızdır. Devletin baskı politikaları temel nedendir. Ölen insanlar da hepsi bizim insanımızdır. Nasıl öldüklerini tartışmak bile ahlaksızlıktır.
Sorunun kaynağı devletin zulüm ve baskı politikalarıdır. Kimin öldürdüğü önemli bile değil! Sorumlu olan devlettir ama burada günlerce ağır bombardımanlar altında ve orantısız güç ile yaptığınız bombardıman sonucu orada bir böcek bile sağ kurtulamaz. Yaşamını yitiren bu insanların ailesine PKK öldürdü, demek bile ahlaksızlıktır. Bize göre bu yaşamını yitiren insanların yakınlarının eğer bir şüpheleri varsa dava açması gerekiyor. Bütün tanıkları dinlemeleri gerekiyor.
Saygılarımla, Hisên Baybas