Rojava’da barbar Türk terör devletinin saldırısı sonucu yaşamını yitiren Salva Yusuf kardeşimize Amerika Birleşik Devletleri de başsağlığı mesajı yayınlamış. Türkiye’yi yöneten köpekler de kudurmuş ve çok affedersiniz kuduzdan da beter olmuşlar. Bu kadar insanlık dışı bir mantalite düşünemiyorum. Çok iğrenç bir yaklaşım içerisindeler. Demek ki; Kurdlüğe karşı bu insanlar duyarsız ve ahlaksızdırlar. Bunu görmek insanı müthiş incitiyor.
Değerli bir soydaşımız; Rojava’da ki saldırı sonrasında ABD Ve Rusya bu tür kınama mesajları yerine, Türk devletinin saldırılarını engelleme ve hava sahasını Türk devletine neden kapatmıyor, şeklinde soru yöneltti.
Değerli soydaşımız sorusunda elbette haklıdır. Bizim hava sahasını kapattırabilecek düzeyde gücümüz yok, temsil hakkımız yok. Kurdistan Birleşik Devletleri hükümeti olarak sürekli bu konuları gündeme getiriyoruz. Kendilerinin bize ilettiği birçok nedenler var. Bizde diyoruz ki; bu nedenleriniz her ne kadar makul ise de, Kurd insanlarının katledilmesinin hoş görülmesi kadar sizin nedenleriniz geçerli değil. Birebir görüştüğüm devlet yetkililerine de söyledim ve kesinlikle hoş görmediklerini söylediler. Türkiye devleti size net olarak dedi ki; biz karadan IŞİD bölgesine girmeyeceğiz. Türkiye devleti IŞİD’i resmi olarak tanıma hazırlığı içerisindeydi. Onlarla resmi olarak diyalog içerisindeydi. Onlara özel olarak Antep’te çok büyük bir hastane kurdu. Onlara çok ağır silahlar verdi. Buna rağmen onları Suriye Milli Ordusu adıyla resmileştirmeye çalışan Türkiye terör devletinin yaptıklarına göz yumuyorsunuz. Kendilerine göre bunun içinde mazeret anlatıyorlar. Orada bir otorite var. Onun yerine geçebilecek bir otorite boşluğunu oluşturmak güvenliği daha çok zaafa uğratır, diyorlar.
Bu nokta da tartışılması gereken önemli bir husus var. Bizim siyasi temsilcilerimizin, Kurdistan halkı adına kurtuluş mücadelesi verdiğini söyleyen siyasi çevrelerin birbirleriyle anlaşabilmeleri en azından asgari müşterekte anlaşabildiklerini ve bir bağımsız yapıya karşı olmadıklarını ilan ederek kabul etmeleri gerekir.
Rusya, Mahabad Kurd Cumhuriyeti döneminde bizi tuzağa düşürüp kandırdılar. O dönemde Qazi Muhammed’in, bakanlar kurulunun ve onların temsilcilerinin hepsi İran Şahı tarafından idam edildiler. Rusya bu duruma engel olmadı ve bizi ortada bıraktılar. Molla Mustafa Barzani o zaman beş yüz kişilik peşmerge heyetiyle İran, Irak ve Türkiye askeri güçleriyle tartışmalarla Sovyet Birliği sınırlarına girdiler. Molla Mustafa Barzani oradan Moskova’ya gitti. Sovyetler Birliği başkanı Nikita Kruşçev döneminde Kremlin’in önünde Kruşçev ile görüşmek için yerinden kalkmadan açlık grevinde bulundu. Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti döneminde böyle bir örnek görülmemiştir. Mecbur kalıp Molla Mustafa Barzani’yi Nikita Kruşçev ile görüştürdüler. Molla Mustafa Barzani; ‘‘kendi devletimizi kurmamız için bizim hazırlık yapmamız gerektiğini ve bizimle işbirliği yaptığınızı söylediniz. Sonra da bizi ortada bıraktınız ve liderlerimiz idam edildi, dedi. Şimdi kurtulanlar olarak buraya geldik ve siz görüşmek bile istemiyorsunuz. Sizin sosyalist düşünceniz ve halkların kendi kaderini tayin hakkını kabul ettiğiniz ve koruyacağınız şeklinde ki yalandır’’ dedi.
Molla Mustafa Barzani SSCB başkanını zorladı. Zorladı ki, sonrasında Kazakistan’a gönderildiler. Molla Mustafa Barzani’nin kendisi de orada dâhil askeri eğitim aldılar. Bu eğitimden sonra da bildiğimiz gibi Nasr Hamid Ebu Zeyd Mısır başkanıyken, Molla Mustafa Barzani uçakla Mısıra gitti. Nasr Hamid Ebu Zeyd tarafından karşılandı. Peşmergelerin sayısı beş yüze çıkmıştı. Kurdistan adlı gemiyle İstanbul boğazından geçip Basra Körfezinden Kurdistan’a geçtiler. Molla Mustafa Barzani Irak Cumhurbaşkanı yardımcısı oldu. Sonradan Türkiye ve İran’ın araya girmesiyle Irak yönetimini Molla Mustafa Barzani ile birbirine düşürdüler. Molla Mustafa Barzani’nin evinde Irak Cumhurbaşkanı Kuran’ın içine yerleştirdiği bombayı hediye olarak gönderdi. Bomba patladı ama Xweda Molla Mustafa Barzani’yi korudu. Sovyet Rusya döneminde, şimdi ki Rusya döneminde de tarihi geçmişimiz var ve Rusya’nın güvenilir olmadığını biliyoruz.
Amerika Birleşik Devletleri ile de kırk ayrı dilde konuşan siyasi partilerimizle güven ortamını sağlayamadık. Bizim Kurdistan Birleşik Devletlerinin kuruluşunu ilan etmemizin ve Bağımsız birleşik Kurdistan devleti hedefimizi ilan etmemizin nedeni de budur. Birlik çatısını oluşturmayı hedefledik. Dedik ki; Halk olarak bağımsız Kurdistan devletinin kurulmasına hazırız. Bağımsız Kurdistan Birleşik Devletleri’nin resmileşmesini istiyoruz. Stratejimiz ve hedefimiz budur.
Şimdiye kadar tek bir Kurdistanî siyasi hareket, açıkça ve yüksek sesle; Kurdistan Birleşik Devletleri projesini destekliyoruz, demediler. Korkularından demiyorlar. Başka bir neden bulamıyorum. Kimisi İran’dan korkuyor, kimisi Suriye’den, kimisi Türkiye’den ve kimisi de Irak’tan korkuyor. Fakat hepsi de ölümüne kurtuluş mücadelesi veriyorlar. Netice de Türkiye işgal güçleriyle mücadele edenler başka işgal güçleriyle işbirliği içindeler. Suriye işgal güçleriyle mücadele edenler başka işgal güçleriyle işbirliği içindeler. Irak’ta etkinliği olanlar başka işgal güçleriyle işbirliği ve ilişki içindeler. Dolayısıyla bu sıkıntıları bilerek; hepiniz tek bir parti içerisinde yer alın veya Kurdistan Birleşik Devletleri çatısı altında yer alın, demiyoruz. En azından bunun halk için gerekli olduğunu ve Kurd halkının beklentisinin bu olduğunu açık bir şekilde söyleyin. Diğer taraftan hepinizin hedefinin bağımsız devlet yapısı olduğunu da kabul edin. Şimdilik olmasa da bu hedef Kurd halkının beklentisidir. Bunu kabul edin diyoruz. Maalesef şimdiye kadar cesaret edip bir açıklama yapamadılar. Bize özel görüşmelerde söylediklerini açık bir şekilde söyleyemiyorlar. Amerika’da, Rusya’da bunu görüyor. Rusya, Erdoğan eliyle Türkiye’yi bir maşa gibi istediği şekilde kullanabiliyor. Biz Türkiye’den daha fazla bugünkü Rusya Federasyonuna daha yararlı olanaklar sunabilecek miyiz? Aynı şeklide Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği devletlerinin yöneticilerinin bana bizzat söyledikleri gibi bir boşluk yaratma niyetinde olmadıklarını ve bunun büyük bir kaosa neden olacağını Kurdlerin de bağımsız devlet yapısına ve bu boşluğu doldurmaya hazırlanmaları gerektiğini söylerken tartışılması gereken bu hususları da saygıdeğer soydaşlarımıza hatırlatırım.
Biz kınıyoruz demekle ve bu kahraman soydaşımızın ailesine başsağlığı dilerken, bununla yetinmeliyiz şeklinde bir açıklamamız yok. Ayrıca böyle bir yaklaşımı da ahlaki bulmuyoruz. Böylesine değerli hanım bir kardeşimizin Kurdistan kahraman savaşçısının kalleşçe ve kahpece saldırısını elbette kınamamız gerekiyor.