Karanlık koridor, daracık hücre.
Penceresiz, havasız.
Deftersiz, kalemsiz.
Kağıtsız, boyasız ve de fırçasız.
Hemide kitapsız.
Ağrılar sancılar bolca.
Hasretlik var birde.
Hasretlik ki ne hasretlik!
Nankörlük, ihanet ne ki?
Hollanda zulmünü fırsatçılığını tanımak varmış.
Uygarlığın utancı olan.
Kuş sesi geliyor yine, şafakla birlikte.
İnsanlık dünyasından ışık getiren.
Billur sesiyle sevgi getiren,
güzel sesli kuşum.
Hollanda bataklığında işin ne senin?
Git bu kirli diyardan.
O güzel sesini kirletirler yoksa.
Güzelliklere düşman.
Kirli ve yobazdır bu diyarın sahipleri.
Güzel kuşum, billur sesli kuşum.
Karanlık koridor daracık hücre, penceresizlik havasızlık.
Kağıt, boya ve de fırça olmayıversin.
Defter, Kalem hemide kitapsızlık Hollanda uygarlığıdır!
Ağrılı sancılı zulümde tedavi yöntemidir Hollanda uygarlığının.
İhanetin, nankörlüğün kaynağını da sorma bana.
Xweda mı gönderiyor seni?
Hasretliğimin dermanı.
Al benden sana,
mertliğin adabını, yiğitliğin sevgisini.
Al da boynuna kolye yap.
Okyanusu geç uçarak.
Evimin mutfağına bırakıver.
Sonrada özgürsün.
Hadi hadi bakalım.
Uyku yok iş var ikimize de.
Güle güle,
Billur sesli soylu kuşum.
Hüseyin Baybaşin
27 Mart 2008