Saygıdeğer takipçi soydaşlarımızla bir bilgi alışverişinde bulunamıyoruz. Bunun olabilmesi yararlı olurdu. Bazı konularda birbirimizle karşılıklı olarak veya internet üzerinden yazışarak görüşebilseydik, gerçekten yararlı olurdu. Bazı değerlendirmelerim olduğundan farklı olarak yorumlanıyor. Bu nedenle, emeklerimiz gerektiği gibi verimli olamıyor.Birkaç örnek paylaşmak yararlı-aydınlatıcı olur.
En önemlisi, bazen bizim Admin amcalar, teyzeler, bir harf yanlış yazdıklarında farklı anlam ifade ediliyor. Öylesi yanlışlıklar bazen el yazılarımdan kaynaklanıyor. Çünkü halen kompitür ile yazı yazmak olanağım olmadı. Hollanda hükümeti, kendi param ile bile bir kompitür edinmeme izin vermiyor. El yazıları da, bazen eksik veya fazla bir harf, ya da bir harfin yanlış okunmasından ötürü, kelime, cümle veya anlatılmak istenen ifade olduğundan farklı yorumlanabiliyor.
Bana gelen-ulaşan kart, mektup, mesaj veya e-mail yazılarında, “silav u rez” yazılıyor. Aslında söylenmek istenen anlaşılabilinir ise de, olduğundan farklı anlam ifade verebilir. “rez” üzüm bağı demektir. Ama, “rêz” yazılırsa, hürmet-saygı anlamında olur. Silav u rez ise selam ve üzüm bağı anlamında olur.
Bazı yazılarımın sonunda bu ifade yazıldığını gördüm. Üniversite mezunu olan Admin amcama, rez ve rêz arasındaki farkı biliyor musun diye sordum.
Aynı değil mi amca, diye sordu. Durumu izah ettim. Böylesi yanlışlar sürekli olarak olabiliyor.
Bir de, bazı yorumcu arkadaşlar, yorum yazarken ya yazımın içeriğini bir bütün olarak değerlendirmeden yorumluyorlar, ya da öfkelerini ifade ederken, izahatlı yazmıyorlar.
Değerli Ali Sayar kardeşimizin kısa yorumu vardı. Anlaşılır değildi. Kısa da olsa, anlaşılır olması yararlı olur.
Mehmet Lalealp kardeşimiz, işgal güçlerinin gücünden, örgütlüğünden söz etmiş. Doğrudur. Bizler de haklı ve hak sahibiyiz. Onları yenmeye yoğunlaşacağız. Mutlaka kazanacağız. Yüz yıllık sabır yeterlidir.
İlhami Seviş kardeşim gibi Dino Erkan sürekli yorum paylaşıyorsunuz. Çok sağolun. Soydaşlarımızı bilgilendirmek için bilgi paylaşırsanız sevinirim.
Xale Sao Paulo, Brezilya’dan, epeydir senden haber yok, iyi misin?
Şahin Buldak kardeşimiz, “olanak olsa yüz yüze konuşabilsek” demişsin. İyi olurdu. Bize, Kurdlerin hepsi lazım. Ağası, şeyhi, aşireti, korucusu, solcusu, sağcısı, Kurd ise bizimdir. Kurdüz ve Kurdlere ihtiyacımız var. Sol müttefik veya sağ müttefike ihtiyacımız yoktur.
Kurd u Kurdîstan davası adına hiçbir Kurd’e saldırmak, hiçbir Kurdîstani grubu hedef almak doğru olmaz. Yararı da olmaz.
Kurdîstan’da tek bir sorun var. Kurdîstan’da temel sorun, işgalcilerdir.
Kurd u Kurdîstan davası adına yapılacak mücadele, işgalcileri Kurdîstan topraklarından kovmayı başarmalıdır. İşgalcilerden kurtulmak için de işgalcilerden çok daha fazla güçlü müttefike ihtiyacımız var. Bizler, Kurd u Kurdîstan davasının mücadelesinde Kurdün Kurd ile çatışmasını doğru bulmuyoruz. On yıllardır bizi birbirimizle çatıştırıp boşluk oluşturmuş ve bizleri welatımızla birlikte sömürmüşler. Kurdlerin tek düşmanı var. O da işgalcilerdir. Bunu görmek ve gereğini yapmak zorundayız.
Hayrettin Kahraman kardeşimiz, şimdiki HDP yönetimini eleştirmemizin “acımasızca” olduğunu yazmış. Sevgili Hayrettin, HDP’nin ve misyonunun mücadele tarihini, verilen emekleri en iyi bilenlerdenim. Şahsen ve ailem, ödediğimiz bedelleri bilmeyen var ise “Kurd u Kurdîstan davasının siyasi mücadelesinden habersizdir” demektir. 1995 yılından bugüne, Türkiye ve Hollanda devlet anlaşması sonucu, Hollanda’da rehinim. Bilmeyenler varsa, veya sen bilmiyorsan, 27 Mart 1998 tarihinde Türkiye’nin iç işleri Bakanı Murad Başesgioğlu ve beraberindeki heyetin basın açıklamasına bakmanızı öneririm.
Bizim Admin Amcalar-Teyzeler o görüntüyü paylaşsalar iyi olur.
HDP ve HDP’nin misyonuna emek ve kan veren soylu Kurdîstan’lılar, kazanımları işgalcilerin maskaralarının hizmetine sunmak için emek ve kan vermediler. Kurd Halkı sahipsiz değildir. Kurd u Kurdîstan davası adına siyasi mücadele yürütenlerin, Kurdlerin hak ve hukukunun hesabını, soylu Kurd Halkının beklentilerine cevap olabilecek çerçevede yapmak zorunda olduklarını bilmeleri gerekiyor.
Bunu unuttuklarında, onlarca anımsatmak görevimizdir. Benim Halkımın kanı akıyorken, benim ulusuma yönelik her gün barbarca soykırım uygulanıyorsa, bunun karşısında durmakla yükümlüyüm.
Kurdîstan Birleşik Devletleri projesine öncülük etmemizin nedeni de bu yükümlülüğün gereğidir.
Kurdü mücadelesi, Kurdlerin hak ve hukuku için olmalıdır. HDP bu misyondan uzaklaşıyor. Dik durmak, kuru kalabalıkla olmaz. Seceresini çok iyi bildiğimiz Temelli ve onun gibilerinin veya CHP’nin kuyruğuna takılmakla hiç olamaz.
Bizim, bu konuyla ilgili ifademiz, eleştiri değildir. Yol göstericilik anlamında ikazdır, uyarıdır. HDP ve misyonu istediklerini yapmakta serbesttirler.
Biz de, sözümüzü açıkça söylemek hakkına sahibiz. Kurd Halkı sahipsiz olmadığını ve Temelli veya CHP’nin maskaralıklarının takipçisi olmak zorunda değildir. Vicdan muhasebesi de hak ve hukuk temelinde yapılmalıdır.
Sevgili Hayrettin, yorumun için çok sağol.
Mitan Mordem kardeşim, Kurd Halkı zor dönemler geçirdi. Özgürlük mücadelesi bir süreç idi. Şimdi Bağımsızlık aşamasına gelinmiş. Biz Kurdler bunun gereğini yapmaya odaklanmalıyız. Hayal kırıklığı ve negatif enerjiyi kendimizden uzak tutalım. Sen de öyle yap lütfen. Ben, yirmi yılı aşkın süredir Hollanda’da hapishanede rehinim. Buradan sana, bu inançla haykırıyorsam, sen bu Kurd sesine değer ver. Yorumun için sağol.
A.K soydaşım, özel sayfaya mesaj göndermişsin. Yıllarca önce, bizim Admin’lerden biriyle yazışmalarınızın notunu da almıştım. Bir cümleyle ve gönülden doğum günümü kutlamışsın. Çok sağol. Doğum günümü, çocuklarım bana hatırlatıyorlar. Son mesajında, çalışmalarımı değerlendirmişsin. Tekrar sağol. İçinizde davanıza bağlılık varsa, başarılı olmak için doğru bilgileri edinmelisiniz. Kendi davanızın benzeri davaların tarihini de incelemelisiniz. Başarı için, nelerin gerektiğini doğru tespit etmelisiniz. Ben, öyle yapıyorum.
Sevgili soydaşım, bana iltifat yerine, benden çok daha fazla yararlı olmayı hedeflemeni öneririm. Bu çerçevede adım atmak istersen ve benim sana asistanlık yapmama olumlu bakıyorsan, yazmanı isterim. Admin amcalardan, teyzelerden adresimi istersen, direk yazabilirsin. Belki bilmiyorsunuz. Ben hizmet için doğmuşum. Annem öyle derdi. Kurd u Kurdîstan davasına hizmet etmek, her Kurd için mutluluk verici olmalıdır. Ben, Kurd u Kurdîstan davasına hizmet etmekten dolayı çok mutluyum. Sen de, umutlanmaktan çok, Kurd u Kurdîstan davasına hizmet etmekle mutluluğu tatmak istiyorsan, direk görüşebiliriz. Yıllardır değerli mesajlarla, bana yol göstericilik yapıyorsun. Sana, kısaca cevap yazmayı görev bildim. Kendine iyi bak. Mesajların için tekrardan teşekkürler.
Saygıdeğer soydaşlarımın yazıp paylaştıkları her yorum, bana ulaşıyor. Bazen, Admin Amcalar-Teyzeler, beni yormamak için geç gönderiyorlar ama gönderiyorlar. Hepsi de benden çok daha fazla yaşlı oldukları için çabuk yoruluyorlar. Bir gecede bir saat uyuyabilsem çok iyi olur.
Ama bazen hiç uyumuyorum. Bir saatten az uyurum. Bir gecede bir saat uyumak, benim için çok aşırı bir lüks olur. Bütün gece okuyup yazıyorum. Resim yapmayı da ihmal etmiyorum.
Bu kadar zamanınızı aldığım için, kızmadığını umarım. Bu da ne be, ne anlatıyor bu diyerek kızabilirsiniz. Bazen, takipçi soydaşlarımın mesaj ve yorumlarını değerlendirip yorumlamayı gerekli görüp, tüm yorumlarınızın geç de olsa bana ulaştığını bilmenizi isterim.
Hepinizden ricam, Kurd u Kurdîstan davasına hizmet etmeyi ibadet olarak görmenizdir. Zaten Kurdîstan cennettir. İşgalciler ise Zebani’dirler. Kurdîstan’ımızı zebanilerden temizleyip gerçek kimliği olan cennete dönüşmesini sağlayalım.
Saygıdeğer soydaşlarım, Kurdîstan’da var olan barbar işgalci zebanilerin uygulamaları sonucu bazı insanlarımız verimsizleşmişler, bazıları tırsmış, sinmiş, susmuş olabilir. Bunu kafamıza takmayalım. Kurdîstan Birleşik Devletleri resmileştikten, işgalciler Kurdîstan topraklarından defolup gittikten sonra, hepsi düzelir. Dem Xweş.