BİNALİ YILDIRIM’I ETKİSİZLEŞTİRMENİN UCUZ OYUNU

0
1132

Devlet yöneticisi çok kirli işler yaptığında, çok ağır suçlar işlediğinde, korku nöbetine tutulur. Korkusunu yenmeye çalışır ama beceremez. Diktatörlüğe sarılır. Denizde boğulmak üzere olan bir insanın köpüğe sarılıp kurtulmaya çalışması gibi. Elbette denize düşmüş ve boğulmak üzere olan bir insan, bir diktatör gibi suçlu biri olmayabilir. Diktatörlüğe sarılmak ta kurtuluş değil.

Suçlarını örtbas edebilmek amacıyla diktatörlüğe sarılacak olan devlet yöneticisi, kendisi ve yöneticisi olduğu devlet için hayali düşmanlar, tehlikeler icat ederek, kendisini de kurtarıcı(?) olarak dayatır. Bunu yaparken, her türlü suçu işlemeyi kendisine hak(?) olarak, görev olarak göstermeye, kabul ettirmeye çalışır.

Paralel olarak, kendisine rakip olabilecek bireyleri, grupları, sıradan muhalifleri iftiralarla ve devlet gücüyle etkisizleştirmeye çalışır. Bu çalışmaların her adımı, diktatörlüğe yönelen suçlu devlet yöneticisini bir adım fazla karanlıkta bataklığa sürükler. Recep Tayyip Erdoğan’ın içine düştüğü durum da budur. Ak Parti’nin kuruluş ve ilk iktidar süreci, hepimizi olumlu yönde heyecanla olumlu beklentilere sürükledi. Gelinen ortam çok kirli ve çok tehlikelidir. Bay Erdoğan’ın son hedefi Bay Yıldırım’dır.

Çalışkanlığı ve alçak gönüllülüğüyle Erdoğan’dan çok daha fazla etkin hale gelmesi onu, Erdoğan’ın hedefi yaptı. Böylece Bay Yıldırım, Meclis Başkanlığından İstanbul İl Belediye Başkanlığına itildi. Aslında Bay Yıldırım, Erdoğan’a rakip olmayı düşünecek bir kişilik değil. Ya düşünseydi? Evet. Ya düşünseydi? Bu soru Bay Erdoğan’ı ürkütmüş olacak ki, Bay Yıldırım’ı etkisizleştirmeyi organize etti. Ak Parti’nin kurucu kadrosunun yüzde sekseni, bilinçli olarak tasfiye edilerek etkisizleştirildi. Bay Yıldırım son hedeftir. Evet. Binali Bey. Sen de köşene çekilip ölümü mü bekleyeceksin? Diğerlerinin çoğu öyle yapıyorlar.

Benim, size tavsiyem evinizin karanlık köşesine gömülmeyi beklemektense doğruyu yapın. Yeni bir parti kurun. Yeter artık diyerek beyefendilik yapın. Abdullah Gül bu işi yapamaz. Cesareti yok. Ali Babacan isterse yapabilir. Ama bu iş, Binalı Yıldırım’ın işidir. Halktan özür dileyerek işe başlaman akıllıca olur. Erdoğan efendiyi kurtaramazsınız. Kendi kazdığı kuyunun dibine mahkum. Xweda cezasını vermiş, ama o, bunun farkında değil.

Erdoğan efendi pusulayı kayıp etti. Ak ile karayı birbirine karıştırdı. Aklı başında şahsiyetleri bir araya getirip yeni bir siyasi güç oluşturarak, Türkiye’yi Saddam’ın Irak’ına dönüştürmekten kurtarabilirsiniz. İstanbul Belediye Başkanlığı senin için Erdoğan tuzağıydı. Osmanlı Sultanlarına özenen Bay Erdoğan, Hitler’e de özentisini beyan etti bir ara. Hitleri’i de Osmanlı Sultanı sanıyor olabilir.

Açıkça görülen, Bay Erdoğan’ın diktatörleştiğidir. Bütün Dünya bunun bilincinde. Hepiniz birlikte sağır sultanı oynamaktan kurtulun.
Bay Erdoğan, Türkiye’yi aile şirketi gibi görüyor ve öyle yönetiyor. Halkın bir kesiminin milli, şöven duygularını sinsice kullanıyor. Faşist naralarıyla hak hukuk tanımazlık, yıkımın yol haritasıdır. Erdoğan Türkiye’sinin düştüğü ortam budur.

Kurd Halkı için tek yol vardır. Kurdistan Bağımsızlığının yoludur. Yürüyüş başlamış. Bağımsızlık hedefine ulaşmak mutlaktır.
Akıllı davranıp, Kurdistan Birleşik Devletleriyle iyi komşuluğun alt yapısını oluşturup, yok olmaktan kurtulun.
Türkiye için iki yol var. Birinci yol tamamen yıkımdır.
İkinci yol ise Kurdistan Birleşik Devletleri ile iyi komşuluktur. Tercih sizin.

09-04-2019

Saygılarımla, Hisên Baybaş