Sistemli olarak zulüm ile soykırım dayatmasına karşılık, bizden saygı bekleyecek-isteyecek kadar ahlaksız olduğunuzu biliyoruz. Utanmaz olduğunuzu biliyoruz. Fazla uzatmadan net olarak size söyleyeyim. Bizim halkımız, sizin faşist Türkiye Devletinizi, faşist Devletinizin kuruluşunda, yönetiminde, bugüne kadar ki (Sayın Özal şahsiyeti hariç) iktidarların hepsini yönetenlerin hepsini çok iyi tanıyoruz. Kirli zihniyetinizi ve sapık ruh yapınızı çok iyi tanıyoruz.
Korkudan veya fırsatçılıkla rant peşinde koşan şerefsiz uşaklarınızı da çok iyi tanıyoruz.
Hiçbir bireysel beklentilerini düşünmeden ulusal onur adına canlarını ortaya koymuş olan ve Dünya’da eşi benzeri görülmemiş kahraman Kürd gençleri de sizin iğrenç Dünya’nızı da kadınsı ve korkak karakterinizi de çok iyi tanıyorlar.
Bizler, Kurdistan halkı olarak Faşist Devletinizi ve soysuz, köksüz ve uydurma tarihinizi de çok iyi biliyoruz, tanıyoruz.
Sizden, sizin Faşist Türkiye Devletinizden ve barbarlıklarınızdan korkmuyoruz.
Faşist Türkiye Devletinizle ve barbarlıklarınızla, bize boyun eğdiremeyeceksiniz.
Türklük adına sizler, biz Kürd halkını zorla topraklarımızdan, vatanımızdan göçber ettiniz.
Kalleşçe insanlarımızı katlettiniz.
Zindanlarınızda işkencelerle iğrençlikler yaptınız.
Yüz binlerce insanlarımızı sakat bıraktınız.
Kendi kirli pislik Dünya işlerinizi örtbas etmek için, bizim pırıl pırıl insanlarımızı suçladınız.
Topraklarımıza, evlerimize iğrenç oyunlarınızla el koydunuz. Yerleşim alanlarımızı yakıp yıktınız.
Ekmeğimizi, emeklerimizi çaldınız. Önce kirlettiniz, sonra çaldınız. Hayvanlarımızı bile çaldınız.
İnsanlarımızın, Vatanımızın, dağlarımızın, ovalarımızın, yaylalarımızın, denizlerimizin, göllerimizin, nehirlerimizin, derelerimizin, çeşmelerimizin, vadilerimizin, yollarımızın, ağaçlarımızın, meyvelerimizin, sebzelerimizin, tahılımızın, ekmeğimizin, köylerimizin, kasabalarımızın, şehirlerimizin, evlerimizin, bahçelerimizin, ot çeşitlerimizin, tarihimizin, şarkılarımızın, şiirlerimizin, neyimiz varsa hepsinin adlarını değiştirdiniz.
Her şeyimizi kendiniz gibi kirlettiniz.
Şimdi Güney Kurdistan’da referandum ile Bağımsızlık için bir adım atmış olan Kürd soydaşlarımıza kudurmuş köpekler gibi saldırıyorsunuz.
Zaten sizin gibi soysuz sürüsünden insan gibi yaklaşım beklemiyorduk.
Türkiye Devleti ve Türklük adına biz Kürd halkına yapmış ve yapıyor olduğunuz iğrençliklerle, biz Kürd halkından susmayı beklemeyin.
İğrençliklerinizle sizlere karşı saygılı olmamızı hiç beklemeyin. Hayal bile etmeyin.
Zorla Türkçeleştirdiğiniz birkaç Kürdçe kelime örneği vereyim.
Doğu ve Güney doğu değil – Kuzey Kurdistan’dır.
Bunu hiç unutmayın.
Doğu ve Güney doğu yerine, Bakur é Kurdîstané.
Ev= Xanî, bahçe=dehl, harman=beyder, buğday=genim, arpa=ce, elma=sév, kayısı=mişmiş, şeftali=xewx, ekmek=nan, mercimek=nisk, dağ=çîya, yayla=zozan, ova=deşt, çeşme=kanî, hak=maf, Tanrı veya Allah=xwedé, ceviz=goz, badem=bihîb, üzüm=tirî, domates=firing, soğan=pîvaz, sarımsak=sîr, biraz daha örnek istermiyiz? Eh biraz daha verelim.
Erkek=mér, genç=cuwan, kadın=pîrek, çocuk=gede, kız=keç, hanım=jîn, çiftçi=cotyar, veya cotkar, vatan=welat, işgalci=dagirker, at=bergîr, köpek=kuçik, eşek=ker.
Bu kadarı yeter. Türkçeyi Türkçe harflerle Kürdçe’yi de Kürdçe harflerle yazdım.
Bu örneklerle görün ki, sizler Faşist Türk Devleti ve Türklük adına biz Kürd halkına zulüm ile sistemli olarak dayatmış olduğunuz soykırım dayatmasının sonuna geldiniz. Zorbaca barbarlığınız tutmadı.
Bağımsız Kurdistan adı sizin ödünüzü patlatmış. Başımıza yıkmış olduğunuz evlerimiz gibi xerabe olmuşsunuz. Xerabe= yıkık.
Yahudi halkına soykırım uygulayan Nazi’leri hatırlayın. Suçlarını kabul edip cezalarını çektiler. Onların çocukları şimdi insani değerlere bağlı yaşıyorlar.
Bugün kü Faşist Türkler gibi, Faşist ideolojiyi ısrarla korumaya çalışanlar ise tek tek İsrail askerleri tarafından bulundular ve infaz edildiler.
Türkiye Devleti adına biz Kürd halkına karşı zulüm ile sistemli soykırım uygulayanlara açıkça soruyorum. Sizler nereye gideceksiniz?
Türkiye Devleti ve Türklük adına, biz Kürd halkına zulüm ile sistemli soykırım dayatmış olan Türk Faşizminin önemli bir uygulamalarını daha hatırlatmayı gerekli görüyorum.
Türklük adına biz Kürd halkına karşı zulüm ile sistemli olarak soykırım dayatmış olan Türkiye Devletinin çok önemli iki uygulaması daha var.
Birincisi, sistemli olarak Kürd halkının eski mezarlarının yerlerini yok ediyorlar. Eski mezar yerlerimizi, askeri alan adı altında istimlak ediyorlar. Yani el koyup askeri alan yapıyorlar. Ayrıca Devlet adına yapılanma alanı yapıyorlar. Baraj adı altında tarihi alanlarımız gibi eski mezarlıklarımızı da yok ediyorlar. Eski yerleşim alanları haritadan silmek için yapılanlar da bu amaçladır. Bu hususu önemsiyorum. Daha önceki yazılarımda, Türklük adına biz Kürd’lere dayatılmış olan sistemli soykırım dayatmasıyla ilgili bilgi toplamanızı rica etmiştim. Sevgili takipçiler, lütfen bu hususu önemseyelim. Yok edilen eski Kurdistan mezarlıklarının yerlerini ve yok ediyor oldukları mezarlıkların kimlere ait olduklarını belgeleyelim. Eski mezarlıklarımızın yok edilmesi de soykırım uygulamasının delili-ispatıdır.
Kürdçe isimlerin Türkçeleştirilmesi ve Kürd dilinin eğitim dili olmasının yasaklanması da soykırım uygulamasının ispatıdır.
İkinci önemli husus ise Türkiye Devleti sistemli olarak Kürd halkının eski nüfus kayıtlarını yok ediyor.
Osmanlı döneminin nüfus kayıtları tamamen yok edilmişler. Yeni Türkçe’ye çevrilmiş olan Osmanlı döneminin Kurdistanda Kürd halkına ait nüfus kayıtları, Türkiye Devletinin Kürd halkına yönelik soykırım dayatmasına uygun olarak ayarlanmış.
İnsanlarımız dahil Vatanımızda biz Kürd’lere ait her varlığın, canlı, cansız ve ruhani her varlığımızın adını Türkçeleştiriyor Türkiye Devleti.
Aynı Türkiye Devleti, Kurdistan’da, Kürd halkının kendi dilinde eğitim görmesini yasaklayıp kendilerine zorla uyduruk, köksüz, temelsiz Türkçe dilini öğretiyor.
Aynı Türkiye Devleti, Kurdistan’da Kürd halkının eski mezarlıklarını yok ediyor.
Aynı Türkiye Devleti Kürd halkının tarihini ve kültürünü topyekün yok saymakla kalmıyor hepsini adım adım Türkleştiriyor.
Kürd halkının Newroz bayramını hep yasaklayan Türkiye Devleti, yasaklayarak Newroz’u Kürd halkının zihninden silemeyeceğini anlayınca da çok utanmazca ve sinsice “Newroz’un esas adı nevruzdur ve Türk bayramıdır” diyerek yeni ve soysuzca bir maskaralığı dayattı. Bunun gibi yüzlerce örnek verebilirim. Kürd halkının bilgili insanları zaten bu gerçekleri biliyorlar.
Aynı Türkiye Devleti Kürd halkının eski nüfus kayıtlarını yok edip yerine uydurma kayıtlar yazıyor.
Bu yazdıklarımın hepsi ayrı ayrı soykırım uygulamasının delilidir. Bunları unutmayalım. Olabildiğince bu gerçekleri belgeleyelim. Bu konuda herkese görev düşüyor.
Her Kürd bireyine, bu alanda çalışma yapmak görevdir.
Türkiye Devletinin bu Faşist ve Dünya’nın ağır insanlık’a karşı suç olan soykırım uygulamasının çalışmalarına ortak olmak istemeyen her birey bu Faşist uygulamalara karşı durmalıdır. Ayrıca bu ağır insanlık’a karşı işlenen suçlara ortak olmak istemeyenler de delil toplamalıdırlar.
Türkiye Devletini yönetenler Türklük adına Kürd halkına karşı sistemli olarak soykırım uyguluyorlar.
Bu uygulamalar sır değildir. Türkiye Devletini yönetenler Faşist zihniyetleriyle barbarca yaşama tarzını tercih etmişlerdir. Türkiye Devleti adına biz Kürd’lere karşı işlenen suçların suçluları er geç uluslararası yargı makamları önünde hesap vereceklerdir. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Hesap sorma günü geldiğinde “emir aldım” şeklinde savunma geçerli olmayacak. Nazi’ler, Yahudi halkına karşı işlemiş olduklarının hesabını yetkili mahkemelere verirken “aldığımız emri yerine getirmeseydik bizi öldüreceklerdi” şeklindeki savunmaları geçerli sayılmadı. Hepsi tek tek cezalandırıldı.
Türkiye Devletinin adına Kürd halkına karşı dayatılan soykırım uygulaması, insanlık’a karşı ve savaş suçlarını işleyen her birey er veya geç Kurdistan mahkemelerinin hakimleri tarafından cezalandırılacaklardır. Herkes bunu böyle bilsin. Hiç kimse kendisini kandırmasın. Türkiye Devleti Kurdistan’da işgalcidir. Bu durum suçtur. Türkiye Devleti Kurdistan’da kürd halkına karşı sistemli olarak soykırım uygulamaktadır. Bu durum da çok ağır suçtur.
Türkiye Devleti Kurdistan’da Kürd savaşçılarına karşı savaş suçu işlemektedir. Bu durum 2015 ve 2016 Birleşmiş Milletler kurumu tarafından rapor edilip yayınlanmıştır. Bu rapor suç delilidir.
Şimdi, benim yazılarımın içeriğinden rahatsız olup beni eleştirenlere soruyorum. Türkiye Devleti adına Kürd halkına karşı işleniyor olan suçlara karşı benim gibi Kürd’lerin susması, işleniyor olan suçları örtbas mı edecek?
Kendi ucuz menfaat hesapları veya korkudan ses çıkarmayan Kürd bireylerini, yok sayalım. Onları ölmüş kabul edelim.
Onurlu, şerefli ve olanak sahibi Kürd’ler olarak elinizden ne geliyorsa onu yapın. En azından biz Kürd’lere dayatılmış olan soykırımı kabul etmeyin. Bu çerçevede Kürd halkına karşı işleniyor olan suçların delillerini toplayın.
Kürd ve Kurdistan tarihini çok iyi öğrenin. Kürd dilini konuşun. Kürd dilini çocuklarınıza öğretin. Kurdistan ile ilişkinizi sürdürün. Kurdistan ile bağınızı koparmayın. Kürd’ler arası ilişkilerin geliştirilmesi ve sürdürülmesi amacıyla çalışmalar yapın.
Vakıflar kurun, Ticarethaneler kurun. On kişi, yirmi kişi veya yüz kişi olsun. Kuracağınız Vakıflar veya ticarethaneleri bir araya gelmek amacıyla kullanın. Biribirinize saygılı olun. Dayanışma ruhuyla biribirinize sahip çıkın. Bunlar sosyal ve dayanışma anlayışı çerçevesinde olabilir. Her Kürd bu çalışmaları yapabilir. Kurdîstanî ruh anlayışıyla sosyal ilişkiler içerisinde olmanız ve bu ilişkileri geliştirmek için herhangi bir siyasi hareket içerisinde olmanız şart değildir. Herhangi bir siyasi görüşe bağlı olmanız da şart değildir. Kurdîstanî ruh anlayışıyla biribirinizle dayanışma içerisinde ilişkilerinizi geliştirmeniz için herhangi bir siyasi parti mensubu olmanız da şart değil.
Her Kürd bireyi Kürdlüğüne sahip çıkabilir. Bunun için hiçbir engel kabul etmeyin. Biribirinize malınızı paranızı vermeniz gerekmiyor. Kürd insanlar olarak biribirinizle saygı sevgi kuralları çerçevesinde dayanışma içerisinde olmalısınız.
Kürd insanlar olarak, hatalı, kusurlu davranan diğer bir Kürd insanını uyarmalısınız. Hatalı, kusurlu davranışlar yerine hatasız, kusursuz ve düzgün davranmaları için onlara yol göstermelisiniz.
Bazen bir insana bir fikir vermek yol göstermek tahmin edemeyeceğiniz kadar yararlı olabilir.
Gelişmiş Dünya düzeninde yaşıyoruz. İnsanlarımızın geçimlerini yasal çerçevede yapmaları çok çok önemlidir. Hepimiz bu hususu çok çok önemsemeliyiz. Türkiye Devletinin, bizim insanlarımızı istemli olarak kriminilaze ettiklerini biliyoruz. Demektir ki bizler insanlarımızı Türkiye Devletinin kirli politikalarından korumalıyız.
Türkiye Devleti sistemli olarak Kürd bireylerini suçlu(!?) ilan ediyor.
Milletvekilleri, sağlık görevlileri, eğitmenler, basın mensupları, işverenler, sanatçılar ve benzeri meslek veya sanat sahibi Kürd bireyi salt Kürd’lüğüne sahip çıkıyor diye Türkiye Devleti tarafından hedef alınıyor. Bunları hepimiz biliyoruz. Biz Kürdler, Türkiye Devletinin Kürd insanlarını kirletmelerine ve hedef almalarına zemin-gerekçe olabilecek iş ve hareketleri yapmamalıyız. Yapanları da vazgeçirmeliyiz.
Türkiye Devleti bize saldıracaksa, bizi hedef alacaksa, hak ve kukumuza, Kürdlüğümüze sahip çıktığımız için saldırıp hedef alsın. Minneti yok.
Biribirimizle dayanışma içerisinde olacağız.
Hak, hukuk ve Kürdlüğümüzle tavizsiz sahip çıkacağız. Geçimimizi sağlayacağımız işler tamamen yasalara uygun olacak.
Çalışmak isteyenlere iş bulmalarına yardım olacağız.
Ticari işlerimizde biribirimize destek olacağız.
Çocuklarımızın yüksek eğitim görmelerine önem vereceğiz.
Türkiye Devletinin çirkinleştirdiği insanlarımızı da yeniden Kurdistan toplumuna kazandırmak için çalışacağız. Kirli kirli yaşamaya alışmış olan zavallıları da kendi hallerine bırakacağız.
Demek ki yapmamız gereken çok iş var. Çok çok çalışacağız. Bağımsız Birleşik Kurdistan Devletini resmileştireceğiz. Her bijî.
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin