Yüz yıldır Kurdistan topraklarında Kürdlere yönelik sistemli olarak barbarlık zulüm ve soykırım uygulanıyor. Özellikle faşist Türkiye devletinin sistemli olarak Kürdlerin asimilasyon ile Kürdlükten uzaklaştırılması uygulaması yüz yıldır aralıksızca sürdürülüyor. Kürdlerin Türkleştirilmesi ile Kürdlerin soyunun yok olacağına inanmış olan faşist Türkiye devletinin kurumlarının hepsi Kürdlerin Kürdçe konuşmasının engellenmesine yönelik çalışmaların organizesi ve uygulamaların içinde aktif rolleri vardır. Eğitim ve diğer kurumlar Kürdlere yönelik asimilasyon çalışmalarında temel rol oynuyorlar. Faşist Türkiye devletinin hiçbir kurumu Türkiye’nin işgali altında olan Kurdistan’da görev yapacak memur, güvenlik, sağlık, ekonomi ve eğitim görevlilerine Kürd dillerini öğretmez. Kürd dillerini konuşmalarına da izin vermez. Kürd dilleri dediğimiz zaman bildiğiniz gibi Kürdçe’nin üç tane ayrı lehçesi vardır. Kürdçe konuşmaları yasaklıdır. Tarım, hayvancılık, madencilik ve orman İşleri gibi kurumlarda da Kürd dilini konuşmaları yasaktır. Namusu ve şerefi olan hiçbir Kürd bireyi faşist Türkiye devletinin Kürd halkına yönelik bu sistemli soykırım uygulamasını unutamaz. Her Kürdçü, Kürt bireyi Kürd dilini öğreterek geliştirmenin gönüllülük Savaşçısı olmakla görevli olduğunu inanç ve kararıyla çalışmalıdır. Kürd tarihini ve kültürünü de Kürd dili gibi öğretip geliştirmekte biz Kürdçülerin görevidir. Kürdçü olmayan Kürd, zaten Kürd değildir. Kürdçü olmayan, Kürd bireyleri Kurdistan’da işgalci olan barbar faşistlere hizmet ettiklerini bilmelidirler. Bunu bilmiyorlarsa da onlara yazıklar olsun, derim. Bizler kendimizi sorgulamak zorundayız. İşgalcilerin biz Kürdleri Kurdistanımız da bizi sömürmelerine niye razı olalım. Halkımıza ait olan Kurdistan milli servetimizi çalmalarına niye karşı çıkmadık? Evlerimizi yakmalarına niye karşılık vermedik? Halkımızın tamamını soykırım ile yok ediyor olmalarına niye müdahale etmiyoruz? Kuduz köpeklerine dönüşmüş olan bu sapıklar sürüsünün bizi yönetmelerine niye izin veriyoruz? Sakın ola ki onların gücü var gibi boş mazeretle sığınmayalım. Çok iyi biliyoruz ki biz onlardan çok daha fazla güçlüyüz. Daha da önemlisi bir Kürdler, Kurdistan’ın sahibiyiz. Haklı biziz. Bugünkü dünya düzeninde biz istemezsek, işgalciler zorla bizim Kurdistan’ımız da barınamaz. Artık biz Kürdler kendimize işgalcileri welatımızdan kovabilecek kadar güç edineceğiz ve onları kovacağız. Teknik açıdan gücümüz onlara yetmeyebilir ama onu da oluşturmak bizim görevimizdir. Şimdi işgalciler özellikle de Türkiye’yi yöneten soyguncu hırsız zibidi takımı; ‘‘Biz buradayız, kimse bizi buradan çıkaramaz, bağımsız Kurdistan kurulmasına asla izin vermeyeceğiz’’ gibi sözlerle havlayıp duruyorlar. Siz havlamaya devam edin, it oğlu itler. Bizim sizlere cevabımız çok açık ve nettir. Siz burada bizim evimizi işgal etmişsiniz. Biz de sizin gibi kokuşmuş pislikleri evimizde istemiyoruz. Sizleri evimizden toprağımızdan silip süpürüp, söküp atacağız. Biz sizi kovacağız, buna inanın. Çünkü biz buna kararlıyız. Bağımsız Kurdistan Birleşik Devletleri’ni de bizler kurduk. Biz devletimizi kurmuşuz bile. Sizden izin alma gereğini duymamışız. Sizden izin almaya ihtiyacımız da yok. Şimdi bizim işimiz sizleri Kurdistan Birleşik Devletleri coğrafyasının sınırları dışına kovmaktır. Biz bu işi başaracağız ve buna ne siz ne de sizin yardakçılarınız ne de dayandığınız hiçbir güç engel olamayacaktır.
Saygılarımla, Hisên Baybas