Biz Kurdler 1514 yılından beri egemenliğimizi kendini bilmez yobaz barbarlara bırakmışız. 1923 yılından beri de biz Kurdleri yok etmeyi hedefleyen kalleş zihniyetin sahibi olan Türkiye’yi yöneten pislik sürüsünün emirlerine uymuşuz. Asırlar geçmiş ve nesilden nesile biz Kurdler barbar yobazların kirli oyunlarıyla kendi kendimize düşman edilmişliğimizin farkında bile değiliz. On iki bin yıllık yazılı soylu tarihin ve asil değerlerin sahibi olan biz Kurdler yırtıcı hayvanlardan çok daha fazla vahşi olan ne oldukları bilinmeyen pislik sürüsüne hizmet etmek ve onlara sahip çıkmak için birbirimize yarış içine girmişiz. Bu durumdan utanç duymak zorundayız. Biz Kurdler bu kadar aciz, korkak, utanmaz ve beceriksiz insanlar değiliz. Bizi bu duruma düşürmekle veya bu durumda görmekle kendilerini şartlandıran insanlar bilsinler ki; biz bizi sömüren barbarlarında hakkından geliriz. Biz Kurdler Kurdistan’ın sahipleriyiz. Bunu çok iyi bilmeliyiz. Ecdadımız büyük imparatorluklar kurmuş. Kahramanca ve adil olarak yönetmişlerdir. Bunu asla unutmayalım. Bugün halkımız kendi welatımız Kurdistan’da kendi kendini yönetmeye muktedir ve hazırdır. Kurdistan Birleşik Devletleri’ni resmileştireceğiz. Böylece welatımızın sahibi kendi bağımsız devletimiz olacak. Böylece biz kendi bağımsız devletimizin sahibi olacağız. Bunu bize çok görenler ya da bizim bunu beceremeyeceğimizi düşününler çok iyi bilsinler ki biz onları utandıracağız ve Kurdistan işgalcisi olan bütün barbarları da alt edeceğiz. Buna engel olmaya teşebbüs edenleri de ezip geçeceğiz.
Xweda’mız bize bu bilgileri edinerek bu kararı vermeyi nasip etmiş olduğu gibi bunu başarmamızın yolunu ve gücünü de verecektir. Hiç kimse Kurd halkını aşağı görmesin. Hiç kimse Kurd halkını ucuz hesaplarına malzeme etmeye de kalkmasın. Artık yeter. Biz kendi bağımsız devletimizi istiyoruz. Bunun dışında hiçbir arayışımız yoktur. Kurdistan sevdalısı ve çalışma arkadaşlarımız bunu çok iyi görsünler. Yolumuz budur bizim. Bağımsız Kurdistan devletinden taviz vermeyip, tartışma konusu bile yapmayacağız.
