Ergenekon davalarının duruşmaları, değişik isimlerle darbe girişimleri planları dava duruşmaları nasıl görülmelidir? Öylesi davaların nedenleri nelerdi? Devlet içinde, Devletin en önemli kurumları içinde öylesi yapılanmalar nasıl oluşabilmişti? Şimdi de öylesi davaların duruşmalarının çoğu için “komplo” davaları şeklinde kararlar veriliyor. Nasıl oluyor da devletin ordusuna karşı devletin yargı kurumları, polis, savcı, uzmanlar ve hâkimler öylesi bir birliktelik oluşturdular ve yoktan suç oluşturabildiler?
Başbakan dahil tüm bakanlar o davaların savunuculuğunu yaptılar. Devletin polisi, savcısı, uzmanı ve hâkimleri, Ergenekon ve benzeri davaları “komplo” olarak oluşturdularsa, onları savunan siyasiler “komplonun” neresindeydiler? Öyle ya, bu soru işaretidir. Başbakan ve Bakanlar, “çocuklar-arkadaşlar burada neler oluyor”? “Bu davaları bir inceleyin bakalım” demeliydiler.
Hak ve Adalet adilce yerine getirilmeliydi. Sonra rüşvet davaları mide bulandırıcı boyut ve açıklıkta güncelleşti. Sonra o davalara da “komplo” dendi.
Sonra Işid denen terör örgütüne devlet adına yardım – yardımlar gönderildiği güncelleşti. Terör örgütüne yardım edildiğini – götürüldüğünü ortaya çıkaranlar suçlandı. Yardım edildimi edilmedimi hususu hiç araştırılmadı ve dosyalar kapatıldı.
Sonra PKK ve Devlet arasında barış sağlanmasının kararı verildi. Birileri aracı oldular. Sonra kararı veren Devlet görevlilerinin tayin etmiş oldukları şahsiyetleri “suçlu ve vatan haini” ilan ettiler. Bu olayları ayrı ayrı analiz etmek veya araştırmak bile “tehlikeli suç” olarak işlem görüyor. Ben devlet yapısının bu düzeyde ve derinlikte nasıl bu hale geldiğini, hepimizin yanıtlaması gereken soru olarak görüyorum. Bütün bu olaylar sorgulanamıyorsa devlet yapısının laçkalaştığını gösteriyor. Ekonomik durumlar olumsuzlaşıyor Satış şirketleri sıkıntı içindedirler. İmalat şirketleri sıkıntı içindedirler. İnşaat sektörü sıkıntı içindedir. Topyekun işverenler ve işçiler sıkıntı içindedirler. Ekonominin diğer alanlarını da yazıp değerli zamanınızı almak istemiyorum. Ancak ekonomi gerileme devrini yaşıyor. Duraklama devri geçti gerileme sürüyor. Turizm sektörü ve finans sektörü öncelikle felaketi haber verecekler. Bunlar riyalitelerdir. Hoşumuza veya zorumuza gitmesi gerçekleri değiştirmeyecektir. Türkiye’yi bu çıkmaza sürükleyen tek bir neden vardır. Buda Türkiye’nin Kürd sorunudur.
Devleti yönetenler, devletin Kürd politikasını değiştirmezlerse eğer, devleti çökmekten, ülkeyi de harabe olmaktan kurtaramayacaklar. İlahi adalettir. Zulmün boyutu devleti işlevsizleştirdi. Laçkalaşmışlığın temeli budur. Kaynağı budur. Yaratanın adaleti diyorum. Zulmün derin, kederli sıkıntılara sürüklediği insanlardan biri olarak ilahi adalet diyorum. Yorumlarım ise mantıksal ve matematiksel hesaptır.
Biz Kürd halkı olarak tek ciddi sorunumuzun siyasi birlikteliği sağlayamamış olmamız olduğunu hepimiz biliyoruz. Her Kürd’ün sorumlu davranması ve Kürd siyasi hareketlerinin birlikte hareket etmelerini sağlamaya katkıda bulunması acildir. Bağımsız Birleşik Kurdistan Devleti biz Kürdler için tek çaredir.
Silav u réz,
Hüseyin Baybaşin