- Kendi sınırları dışında bile bir yapılanmayı hazmedemeyen ve burada egemenlik kurmaya çalışan bir ülkede, barış ve demokrasiden ne kadar söz edebiliriz? Ortadoğu’da kartlar yeniden dağıtılırken barıştan veya yeni Türkiye’nin inşaasından söz eden bir Türkiye terör devletinin barış süreci görüşmelerini veya buna ilişkin söylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Serok Apo’nun yaşı ve içinde bulunduğu ağır tecrit durumu düşünüldüğünde süreci ne kadar sağlıklı yürütebilir? Bu görüşmelerde ev hapsi veya anayasal güvenceye alınmamış söylemler sürecin inşaası için yeterlimidir?
Türkiye Cumhuriyeti terör devleti Kurdistanda kendi hegemonyası dışındaki tüm yapıların gelişmesinin önünü kesmek için her türlü rezaleti, pisliği yapar. Gördüğünüz gibi düne kadar Erdoğan’ın, Bahçeli’nin ve onlar gibi faşistlerin Kurdler ile ilgili konuşurken ağızlarından salya aktığını hatırlamalıyız. Eğer Serok Apo’nun ev hapsine alınması ya da parlamentoda bakanlık düzeyinde görev verilmesi bile Kurdlerin kazanımının önünü kesecekse Türkiye Terör Devleti bunu yapar. Serok Apo’nun kafasının içinde ne olduğunu düşünmek doğru bir yaklaşım olmaz ama siyasi mücadele sürecinde yaptıklarını göz önünde bulundurmak ve onun bizzat yapacağı güncel açıklamalarla birlikte değerlendirmek daha doğru olur. Daha önceki yıllarda hizmet ettikleri siyasi görüşün insanlar için daha sonraki yıllarda değişebilir. Serok Apo için durum nedir? Kendisinden duymamız gerekir. Bu yönüyle ev hapsinde en azından ne diyeceğini ne konuşacağını ulusumuz duyar ve ona göre onun söylediklerini ve yapacaklarını değerlendirir. Biz de öyle bakmalıyız. Kandil’inde önce Liderimizin özgürlüğü demelerini de anlamak gerekir. Çünkü kendisine yönelik bazı söylemlerde bulunuyorlar. Ve biz biliyoruz ki sizin de belirttiğiniz gibi yaşının yanı sıra sıkıntılı, stresli bir yaşam geçirdiğini ve bunların etkisiyle birkaç kez kalp spazmı geçirdiğini öğrendik. Şimdiki sağlık durumunun detayları hakkında bağımsız doktorlardan verilen bilgi yok. Ama Türkiye terör devleti görüyor ki eğer Serok Apo hapishanede yaşamını yitirirse bu Cumhuriyet’in yaşayacağı en büyük sıkıntıyı beraberinde getirir. Onlar açısından bu görülüyor. Bundan da kurtulmak isterler. Ancak Kurdistan davasının bağımsızlıkla sonuçlanması gerekir. Bunun dışındaki herhangi bir gelişmeye biz kesinlikle taraf olmayacağız ve içinde olmayacağız. Bizim gibi düşünen ve mücadelenin içinde yer almış milyonlarca insanlarımızla bizim çalışma arkadaşlarımızın görüşmelerinde de bu cevap bize ulaşıyor; eğer ulusal kurtuluş mücadelesine önemli bir katkısı olmazsa bile en azından zindanlardaki bütün insanlarımızın serbest bırakılmaları gerekmektedir. Af değil dikkat edelim. Ben af demiyorum. Çünkü bizden af dilemesi gereken Türkiye Terör Devleti’nin yöneticileridir. Militanlara ve Kurdlerin direniş gücüne saldırıp katledenlerin af edilip edilmemesini konuşması gerekenler bizleriz. Direniş gücünün kahramanlarının Türkiye terör devleti tarafından af edilmesi aşağılık bir yaklaşım olur. Kurdistan bölgesindeki her bileşen, kendi yerel yönetimleri ve ulusal meclisleri ortak bir uzlaşı yaratırlarsa anlamlı olacaktır. Aksi takdirde bize göre PKK yöneticilerinin Türkiye Terör Devleti ile konuşmayı bile red etmeleri gerekir. Eğer bunları yapmazlarsa yapacakları barış anlaşması PKK ve Türkiye Terör Devleti arasında iki tarafın anlaşması ile sınırlı kalır. Aksi takdirde Kurd ulusunu bağlamayacak ve bu konuda hiçbir soydaşımızda tereddüt olmamalı. Tüm soydaşlarımızın seslerinin şartlarımızdan ötürü bizden daha gür çıkması ve bu sesi duyurmaları gerekir.
- Bir şey daha eklemek ve sormak istiyorum. Şimdi müzakereci olmak için özgür birey olmak gerekmektedir diye düşünüldüğünde özgür olmayan bireylerin teorik ve pratik olarak yetkin bile olsalar müzakereci olmaları mümkün müdür?
Kişiye bağlı, koşullara bağlı. Ben Kurdistan Birleşik Devletleri Hükümeti adına uluslararası aktörlerle görüşme yaptığımda ne istediğimi de biliyordum. Ne verebileceğimi de biliyorum ve görüşmelerde sağlıklı çalışma yürüttüğümü söyleyebilirim. Kişiye bağlı kararlılık ve hedef somut olunca çalışma yapabilirsiniz. Ancak PKK lideri Serok Apo olayında daha önce bu görüşmeler oldu ve Erdoğan’ın bizzat kendisi benim talimatımla bu görüşmeler devam ediyor demiştir. O dönemlerde sık sık PKK gerillasının savaşçılarının sınır dışına çıkmaları sürecinde kendilerine müdahale edilmeyeceğini ve sınır dışına çıktıktan sonra bazı düzenlemelerin müzakeresinin başlayacağını söyledi. Burada bir parantez açmak istiyorum;
Gerilla bizimdir. Peşmerge bizim olduğu gibi. Yani bunlar kurtuluş mücadelesine hizmet için canlarını ortaya atmış fedakâr insanlarımızdır. Bunların hepsinin PKK’nin malı olduğunu düşünmek mantık dışı olur. Bunu hatırlatalım. Aynı peşmergelerin hepsinin YNK’ye KDP’ye ait olmadığını kabul ettiğimiz gibi. Rojava’daki bütün savaşların yine YPG’ye ve diğer hareketlere ait olmadığı Kurdistan ulusuna ait olduğunu görmeliyiz. Biz bu durumu böyle kabul ediyoruz.
Ama sorunuza cevabı tamamlamak adına PKK gerillası Türkiye’nin sınırlarının dışına çıktıktan sonra Türkiye Terör Devleti kendi başlattığı süreci kendi bitirdi. Onun için de bir sürü kirli oyunlar oynadı. Daha önceki süreçte de Türkiye Terör Devleti adına var olan küçük çaplı terör örgütleri JİTEM gibi Bingöl’de bazı silahsız askerleri katlettiler. Ve bu az önce bahsettiğiniz diğer süreçle ilgili de Urfa’da bazı kirli olaylar geliştirerek süreçleri bitirdiler. Bizden aracı olmamızı istedikleri ve bu paylaşımını yaptığımız süreçle ilgili de bizim kirli bir tuzakla, kirli bir tezgahla rehin alınmamız ve daha sonra aynı çerçevede kirli bir tezgahla Serok Apo’nun rehin alınmasıyla o süreci de kapattılar. Yani şimdi neticede PKK adına müzakere yapacak özgür insanlar da var. Ve eğer kandil bugün için önce Liderimizin serbest kalması gerekir ki pazarlığı yapalım diyorlarsa söylem buysa biz buradaki olumlu yönü görebiliyoruz. Elbette ki özgür olacağı zaman dünyadaki gelişmeleri daha doğru takip edip değerlendirmesi mümkün olur kişinin. Yandaşlarıyla danışmanlarıyla daha sağlıklı, güvenli bir ortamda görüşebilir ve strateji geliştirebilir. Özgür ortamda olmayan fiziksel özgürlüğü olmayan insan için bu olaylar bu şekilde geliştirmek olanaksızdır. Ama tekrarlayalım PKK adına müzakereyi yürütebilecek insanlar var. Bizim için halen PKK’nın müzakere veya anlaşma hedefi net değil. Onların kafasının içinde ne var bilmiyoruz. Ama ulusumuzla paylaşılmış bize ulaşmış herhangi bir somut hedef yok. Bizim çalışmalarımızda bizim hedefimiz Türkiye Terör Devleti’nin işgal ettiği topraklarımızdan çekilmeleri ve çekilecekleri süreçte, sağlıklı, kan dökülmeden bu çekilmenin sağlanması için görüşebiliriz. Bunun dışında herhangi bir anlaşma için görüşmeyi asla düşünmeyeceğiz. Çünkü biz onlara artık güvenmiyoruz. Onların her türlü görüşmeyi de Kurdlerin aleyhinde sonuçlandıracağını biliyoruz. Ayrıca bizim ve Türkiye Terör Devleti arasında şimdilik bir denge güç söz konusu değil. İpler de onların elinde olduğundandır ki istedikleri yöne çekebiliyorlar. Biz; Kurdistani siyasi hareketlerin hepsinin birleşerek müşterek hareket etmelerini sağladığımızda Terör Devleti’nin işgal etmiş Kurdistan topraklarından çekilmeleri hiç kimsenin tahmin edemeyeceği düzeyde hızla gerçekleşir, sonuçlanır.
- Böyle bir süreç gelişirse ve Türkiye’de demokrasi adına adım atılırsa bu süreç Türkiye’lileşme ya da Demokratik Türkiye ismi adı altında tamamlanırsa bu gelişme Bağımsız Kürdistan Birleşik Devletleri’nin önünde bir engel olur mu? Yani bu bağımsızlık sürecini olumsuz etkiler mi?
Bağımsız Kürdistan Birleşik Devletleri’nin Bağımsızlığı hedeflemiştir. Türkiye’nin demokratikleşmesi söylemi ve arayışları bize göre zaman ve emek israfıdır. Ulusumuz için gerekli olan bağımsızlıktır. Ve ulusumuzun bireylerinin hepsinin beklentisi de budur. Şimdiki uygulamaları gördüğümüzde bir diktatörlük yapısı oluşmuş. İstanbul Esenyurt’ta belediye başkanının bu şekilde görevden alınıp hapsedilmesi yerine kayyım atanmış olması yeni bir olay değil. Kurdistan şehirlerinin çoğunda bunlar hep oldu. Kararı veren Erdoğan’dır. Beştepe denen terör merkezinde kararları verir ve onun diğer terörist militanları da uygularlar. Yani biz demokrasi mantığını bu yönetimde aramayalım. Şimdiye kadar ciddiyetle yönetilen bir sürece şahit olmadık ve bizim için de böylesi bir çalışmanın varacağı sonuç ne olursa olsun bağımsızlık yönetimine varmamız için kullanacağımız malzeme olur. Bizim çalışmalarımızı engelleyemez. Türkiye Terör Devleti’nin yönetimi ne olursa olsun içinde kimler yer alırsa alsın Bağımsız Kürdistan Birleşik Devletleri’nin stratejisini değiştirmeyecek ve çalışmaların önünde de hiçbir şekilde engel olamayacak. Aslında halkımızın doğruları görmesini sağlayacağından daha fazla katkı sağlayacaktır.