Dünya Devletlerinin tamamı büyük zorluklar karşılığında kurulmuşlardır. Disiplinli organize ve kararlı çalışmalar sonucu halklar kendi Devletlerini kurmuşlardır. Kalıcı olmayan Devletler, istikrarlı yönetimi oluşturmayanlardır. Vatandaşının temel insani haklarını güvence altına alamayan, adil paylaşımı gerçekleştiremeyen Devlet yönetimleri, istikrar ortamını oluşturamamışlardır. Gelişememiş veya bitmişlerdir. Kendi Devletlerini kurmayı başarmış olan halklar, temel insani hakları güvence altına almış, adil paylaşımı sağlamış, eğitim, sağlık, askeri, ekonomi alanlarında beklentilere tatmin edici yanıt oluşturabilmiş olanlar istikrarlı ve güvenli ortamda varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Bu tarihi bilgiler, Dünya’nın sorun ve çözümleriyle ilgilenen her birey tarafından bilinir.
Biz Kürd’ler uygar insanlar gibi yaşayabilmek için eğitim, sağlık, askeri, güvenlik ve ekonomik alanlarda, Dünya’nın gelişmiş ülkelerinin standart’larının düzeyinde oluşturabilmeliyiz. Temel insani hak ve özgürlükleri yasal güvence altına alarak, istikrarlı Devlet yapılanmasını oluşturabilmeliyiz. Başka Devlet’lerin ve halk’ların egemenliği altında yaşamayı kabullendiğimiz sürece, zulümden, asimilasyon ve kaçınılmaz son olarak soykırımdan kurtulamayız. Bu gerçekleri unutmayalım. Bununla birlikte düşmanlarımızı doğru tanıyalım. Kendimizi de doğru tanıyalım. Günümüzü, olanaklarımızı iyi bilelim. Kendimizi kandırıp oyalamayalım. Haklarımızı bilelim ve sahiplenelim. İş yaparken, işbirlikleri yaparken, ortaklık yaparken, ticaret yaparken, ev kurarken kendi gerçeklerimizi asla ve asla unutmayalım. Bu hususlarda kendi insanlarımızla birlikte yürüyelim. Devamlı olarak birbirimizle dayanışma içinde olup birliğimizi geliştirelim. Bazı insanlarımızın bu prensipler çerçevesinde davranmayabileceklerini de bilelim. Bazı insanlarımızın zayıflıkları olabilir. O zayıflıkları kendilerini hatalı davranmaya sürükleyebilir. Bunu da bilelim. O insanlarımız kendi kusurlarını, hatalarını anlayıp kabul ettiklerinde ve samimi olduklarına inanırsak onlara yardımcı da olalım. Onların zayıflıklarını unutmadan, zayıflıklarından ötürü kusurlu davrandıklarını ve tekrardan hatalı davranabileceklerini de bilelim. Kendilerinin, kendilerini düzeltmek istediklerinde, onlara yardımcı olalım ama olanları da olmamış gibi kabul etmeyelim. Halk olarak birlikte hareket edelim diyorum çünkü bunun zorunlu olduğuna inanıyorum. Aldığım birçok yorum ve soruları topluca yanıtlamak amacıyla bu izahatları yazıyorum. Elbette hatalı insanlarımız vardır. Fırsatçı insanlarımız vardır. Korkak insanlarımız vardır. Kendi zayıflıklarının esiri olmuş olan insanlarımız da vardır. Olmaması mümkün değildir zaten. Çünkü ülkemiz işgal altındadır. Dört ayrı Devlet’in işgal etmiş olduğu ülkemizin insanları baskıyla zulüm dayatması altında yaşamlarını idame etmeye çalışıyorlar. Yozlaşmalar, kırılmalar oluşmuştur. Kimliklerini unutanlar var. Biz, insani değerler çerçevesinde, kendi kimliğine, halkına, ülkesine bağlı yaşamak isteyen soylu insanlarımızın her birini kardeşimiz sayacağız. Bu inançla birliktelikler oluşturacağız. Her iş yaptığımız, her arkadaş dediğimiz, her işbirliği yaptığımız ve yapacaklarımız bizden biri değil ve olamaz. Bunu unutmayalım. Bu tür ilişkilerimiz olacak. Ancak bu ilişkilerimiz bizi kurtuluşa götürmeyecek. Bizi kurtuluşa götürecek olan, halkımızın birliği, kararlılığı ve becerisidir. Her iş yaptığımız bizim dostumuz değildir.
Bimînin xweşîyé da.
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin