Suriye’de Devrim Muhafızlarının, İsrail tarafından öldürülmesine karşı bunu yaptılar gibi bir söylem var. Orada Mossad karargahı ne arasın. Mossad karargahı olsaydı Kurdistan Devleti bağımsız olurdu.
Tespit edilip halka açıklanabilen bilgiler ama evlerinde ve işinde olan Kurdlerin bilinçli olarak katledilmesi yeni değil. Kurdistan’da ki işgal güçlerinin sürekli olarak Kurd halkı üzerinde korku bulutu oluşturmak için Kurdistan’ın her bölgesinde Kurd halkına böylesi barbarca zulüm uygulamasının başında da, Kurdleri katlederek korku altında yaşamalarını sağlamaya çalışıyorlar. Bildiğimiz gibi her hasılat döneminde Kurd halkının gelişmiş aileleri üzerinde çirkin oyunlar yeniden oynanır ki Kurdler işleriyle güçleriyle uğraşamasınlar. Eğitim gören gelişmiş ailelerin, Kurdlük konusunda gelişmiş ailelerin, çocuklarının belli okullara gitmelerini engelliyorlar. Bunlar yeni değil.Çok üzücüdür, yürek sızlatıcıdır. Ancak Kurdistan’da işgalci olan barbarların yüzyıldır yaptıklarıdır. Bunu dikkate alarak bizim Kurdistan Birleşik Devletleri’nin resmileşmesine odaklanmamız ve Kurdistan Devleti, Kurdistan bayrağı, Kurdistan şemsiyesi altında insanlarımızın korunmasını sağlamaktan başka bir seçeneğimiz yoktur.
Doğru olanın anlaşılması, öğrenilmesi için hepimizin üstüne düşeni yapmamız gerekir. Yorumu için teşekkür ederim.
Diğer sömürge ülkeler ile Kurdistan’ın kıyaslanması durumunda, Kurdistan’da dilin ve kimliğin yasaklanmış olması tamamen bir soykırım suçudur. Cezayir örnek gösterilmiş arkadaşımız tarafından. Benzeri diğer ülkeler de örnek gösterilebilir. Sovyet Rusya’sının egemenliği altında olan; Ermenistan, Azerbaycan, Çeçenistan, Özbekistan, Kazakistan ve diğer Orta Asya ülkelerinin de dilleri yasaklanmadı ve ülkelerinin sınırları da değiştirilmedi. En azından böylesi bir politika uygulanmadı. İngilizler’in sömürdüğü Hindistan daha sonra parçalandı; Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Sri Lanka gibi ülkelere ayrıldılar ama o dönemde de onların dillerini yasaklamadılar ve ülkelerin sınırlarını yok saymadılar, kimliklerini yok saymadılar. Bu da Kurdistan’ı işgal edenlerin barbar oldukları, diğer ülkeleri işgal edenlerin Kurdistan’ı işgal edenlerden çok daha ileri düzeyde uygar olduklarını gösterir. Bu Kurd halkının suçu değil ya da diğer sömürge ülkelerin insanlarının becerileri değil. Diğer sömürge ülkeleri işgal eden işgalcilerin; zihinsel yapıları, dünya görüşleri, karakter yapıları ile Kurdistan’ı işgal eden barbarların dünya görüşleri ve karakter yapılarının göstergesidir. Kurd halkı kendi ulusal kurtuluş mücadesini, bağımsızlığını sağlamak zorundadır. Başka da seçeneğimiz yoktur. Bunları görmemiz lazım ve Kurd halkının soykırımdan kurtulmasının ötesinde güvenliğinin sağlanması, refah içinde yaşaması bağımsız devletin varlığı ile mümkündür.
Biz Kurdlerin, kendimize sahip çıkmamız için bağımsız devletimizi kurmamız gerekiyor. Ben şahsen durup dururken bağımsız devlet demedim. Son yüzyıllık mücadele sürecinde milyonları aşan insanlarımız katledilmiş yine on milyonları aşan insanlarımız zorla göç ettirilmiş ve yine binlerce yerleşim alanlarımız yok edilmiş. Onun ötesinde kendi dilimiz yok sayılmış, dilimizi öğrenmemiz yasaklanmış. Dilimizi eğitim yoluyla geliştirmemiz yasaklanmış. Kültürümüzü, tarihimizi öğrenmemiz yasaklanmış ve kimliğimiz yok sayılmış. Her gün ama her gün kendi evinde, kendi welatında soykırım yoluyla yok edilmek için barbarca zülme maruz kalmış olan soylu ve kahraman Kurd ulusunun sesini yükseltmek gerekiyor diyerek, Kurdistan Birleşik Devletleri’nin inisiyatifini gerçekleştirmek zorunda kaldık. Baskı, tehdit ve çirkef oyunlarla susturamadıkları Amed’in Lice’sinden yola çıkmış biri olarak, bağımsız Kurdistan Birleşik Devletleri’nin resmileşmesinin ilk adımını başlatmamız rastgele değildi. Öfkeden yola çıkarak alınmış bir karar da değildi. Bizim böyle bir adım atmamız, Kurdistan Birleşik Devletleri Hükümeti adıyla bağımsızlığa ulaşması gereken yürüyüşü başlatmış olduk. Bütün yıkıcı, kirli dayatmalara rağmen asil soydaşlarımız bu yürüyüşü bağımsızlık hedefine taşıyacaklardır. Bu yürüyüş; amasız,ödünsüz, korkusuz, hesaplı ve kararlı Kurdistani zihniyetin yürüyüşüdür. Soylu Kurd ulusunun kendi özünü sahiplenmesinin yürüyüşüdür. Hiçbir güç bu yürüyüşün hedefine ulaşmasını engel olamaz. Bizim saygıdeğer soydaşlarımızın bunu anlamaları ve gereğini yapmaları ricamızdır.