Türkiye devletini yönetenler gerçeklerden koptuklarını görebiliyorlar mı?
Gerçeklerden kopmuş olmakla kendilerinide bataklığa sürüklediklerini biliyorlar mı?
Bu tutumlarıyla hiçbir kazanımlarının olamayacağını biliyorlar mı?
Cennet’e gideceklerine inanarak, bu derece sorumsuz davranış ve uygulamalarıyla kan tacirliği yapıyor olduklarının bilincinde-midirler?
Yapıyor olduklarıyla cehennemde bile kendilerine yer olamayacağını anlayamıyorlar mı?
Kaddafi’nin yönetiminin konumuna düşürüldüklerini kavrayamıyorlar mı?
Türkiye devlet yönetimi, uluslararası güçlerin hedefi durumuna geldiklerini göremiyorlar mı? Yoksa bunu umursamıyorlar mı?
Daha Türkiye’ye hiçbir dış saldırı başlamadı.
Ancak bunun alt yapısının oluşturulduğunu göremiyorlar mı?
Türkiye’nin bataklığa sürükleniyor olduğunu ve bu işin başını da çekenlerin bay Erdoğan’ın “dost ve Müslüman kardeşlerim” dediği ülkeler olduğunu göremiyorlar mı?
Orta Doğu’da Sayın Barzani’den başka Türkiye’ye karşı dürüst davranan başka bir devlet adamının kalmadığını göremiyorlar mı?
Ben de şimdi durup dururken bu soruları niye soruyorum ki.(?)
Deve’ye demişler ki, “senin boynun eğri, deve de nerem doğru ki demiş?”.
Eğriliğe büğrülüğe alışmış Türkiye’yi yönetenler.
Osmanlı’yı sırtından vuran Arap İslam ülkeleri Türkiye’yi şamar oğlanına çevirdiler.
Türkiye’yi yıllarca içeriden kemirdiler ve kırk parçaya böldüler. Ankara’yı yönlendirebilecek konuma geldiler. Saraylarında avuçlarını ovuşturuyorlar. Türkiye’nin yöneticileri uluslarası mahkemede yargılanacaklar. Yargılama Lahey’de olmayacak. Büyük ihtimalle Ankara’daki süper saray yargılama yeri olacak.
Adliye külliyesi. Nasıl. Beğendiniz mi?
Belki yazdıklarım dostları güldürüyor. Türkiye’yi yönetenler de öfkeleniyorlardır.
Sorumluluğun bilincinde olanlar söylediklerimi ciddiye almalıdırlar.
Türkiye’nin Suriye ortamına dönüşmesi ile tahribatın boyutunu ve kapsamını düşünmek bile ürkütücüdür.
Türkiye’nin Suriye ortamına dönüşmesini istemeyen çevreler çok daha fazla ve ciddi çalışmalar yapmalıdırlar. Çok çok geç kalındığını da belirtmeliyim.
Gerçek ve çoğulcu Demokrasi, birçok sorunu çözebilirdi. Bu fırsat kaçtı.
Kürd vatandaşlarla, temel insani hakların devlet güvencesi ile Anayasa değişikliğiyle anlaşma sağlanabilirdi. Bu fırsat’ta uçtu gitti.
Katar’a karşı atılmış olan adımın çok daha fazlası Türkiye için geliyor. Türkiye’yi yönetenler bay Bahçeli’nin dolduruşuyla dizgini elden kaçırdılar.
Sayın Barzani’nin referandum kararının alınmasını Kurdistan parlamentosundan istemesine sorumsuzca saldırmak, gerçeklerden kopmuşluğun somut kanıtıdır.
Her Kürd vatandaşının, Sayın Barzani’nin kendi vatandaşlarından “Bağımsızlık istiyor musunuz” sorusunun sorulması kararına çirkince saldırmak ahlaksızlıktır.
Gerçeklerden kopmuşluktur, bu doğru. Ayrıca çirkindir. Ahlaksızlıktır. Bağımsız Birleşik Kurdistan Devleti resmileşiyor. Herkes hesabını bu çerçevede yapsın.
Dem xweş.
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin