Bir yanda vatanımızın işgal altında olması ve milletimizin zulümle yok edilmek istenmesi, diğer yanda milletimizin içinden çıkan bir avuç fırsatçının çirkeflikleri mide bulandırmaya devam ediyor. Ancak unutulmamalıdır ki milletimiz, kendi welatını kendisini yönetecek kişileri seçecektir. Bu konu tartışmaya açık değildir ve alternatif bir çözüm de yoktur.
Yönetim biçimimizi belirlemiş bulunuyoruz. Bunun kapsamının genişletilmesi, ancak milletimizin oylarıyla seçilecek yöneticiler aracılığıyla mümkün olabilir. welatımızda işgalci konumunda bulunan çevrelerin, bu topraklarda egemenliklerini sonsuza dek sürdüremeyeceklerini kabul etmeleri gerekir. Kan dökülmeden, karşılıklı görüşmelerle bir uzlaşı sağlanabilirse, tüm taraflar kazanır. Bizim asıl amacımız da budur.
Öte yandan, çıkarcı ve hain bireylerden oluşan bir grubun ortadan kaldırılması şarttır. Bu kişilerin Kurd milleti adına konuşma haklarının ellerinden alınması gerekir. Kurdistan halkı sahipsiz değildir. Bu gerçeği tüm dünyaya göstermek zorundayız.
Bu nedenle çalışmalarımızı güçlendirerek sürdürmeliyiz. Kurdistan Birleşik Devletleri bu görev için vardır. Bu süreci başarıyla sonuçlandırmak, Kurdistan Birleşik Devletleri Hükümeti’nin sorumluluğundadır.
Bu meselelerin kan dökülmeden çözülmesi önceliğimizdir. Bunu tekrar vurgulamak gerekir. Nasıl ki her an ölüme hazır şekilde yaşıyorsak, gerektiğinde savaşarak kazanmayı da biliriz. Kimseden korkumuz yoktur, kimseye diyet borcumuz yoktur. Hiç kimseye bağlı değiliz. Milletimizin bu zulüm ve rezalet içinde yaşamaya mecbur bırakılmasını kabul etmeyeceğiz. Buna göz yummayacağız ve taviz vermeyeceğiz.
Milletimizin bu inancı taşıması büyük önem taşımaktadır. Eğer bazı bireyler milletimize inanmıyorlarsa, onu sevmiyorlar demektir. Bu tür duygulara sahip olanlar ya yaşamıyorlardır ya da yaşarken ölmüşlerdir. Soylu değerlerin varisi olan Kurd milletinin böyle “yaşayan ölülere” ihtiyacı yoktur. İmanı olmayanın namusu da olmaz. İmansız ve namussuz insanlardan, bu onurlu milletin hiçbir beklentisi olamaz. Zaten korkakların ne imanı olur ne de namusu.
Gerçekler, tarihsel gerçekler gibi, kabul edilmelidir. Kurdistan Birleşik Devletleri’nin varlığı; haksızlık, zulüm, adaletsizlik ve dayatmaların bir sonucudur. Bu devlet, bu nedenlerle kurulmuştur. Hak sahibine teslim edilmeden, mağduriyetler giderilmeden, güvenli ve adil bir refah ortamı oluşturulamaz.