Kutsal topraklarımızı işgal etmiş olup zenginlik kaynaklarımızı çalıyor olan barbar devletlerin faşist yöneticileri, soylu Halkımızı korku fırtınasıyla kontrol altında tutarak sonsuza dek sömürebileceklerine inanacak kadar zavallıdırlar.
Eşine, çocuklarına, kardeşlerine, Anne-Babasına zarar verebileceklerine dair korku, işini kaybedeceğine dair korku. Nedensizce hapsedilme korkusu, işkenceye, çirkin hakarete maruz kalma korkusu, kalleşçe katledilme korkusu.
Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Türkiye’deki duruma bir bakalım: Dilimiz, Türkiye anayasasına göre yasaklanmış. Faşistik bahanelerle Anadilimizi geliştirebilmemiz yasaktır. Anadilimiz ile eğitim görmemiz yasaktır. Kendi baba topraklarımızda, kendi vatanımızda, kendi anadilimizde eğitim görmemiz yasaklanmıştır. Bu uygulama ile, asimilasyon yoluyla soykırıma mağdur edilmişiz. Türkiye’nin faşist devleti çok sinsice Kurd Halkına yönelik sistemli asimilasyon yoluyla soykırım uyguluyor. Bana göre, bu faşist uygulama en çok korkutucu olan zulum uygulamasıdır.
Kurdçe bir yazı veya şiir paylaştığımda, Kurdçe anlamadıklarını ve Türkçe paylaşım yapmamı rica eden yoğun mesajlar alıyorum.
Bu mesajlar, içine düşürülmüş olduğumuz rezaletin fotoğrafıdır.
Elbette ki, soylu Halkımızın üstüne örtülmüş korku bulutlarını dağıtacağız. İşgal güçlerinin hepsini vatanımızdan söküp atacağız. Başka hiçbir çaremiz yoktur.
Türkiye’nin Demokratikleşmesi gibi arayışlar da, soylu Kurd Halkı’nın etkisizleştirilmesine yönelik çirkin planların bir parçasıdır.
Türkiye ile Federasyon sistemi ile Kurd sorununa yönelik çözüm söylem ve arayışlarının içi boş, boşboğazlık olduğunu hepimiz biliyoruz.
Birileri Kurd Halkına hizmet etmek adına, duygu sömürüsü yaparak işgal güçlerine hizmet ediyor olduklarını görmelidirler.
Türkiye devletinin ve kendilerini Türk olarak kabul edenlerin demokrasi arayışları veya demokrasi diye bir dertleri de yoktur. Şimdi, neredeyse, Kurd Halkının kanlı katili olan CHP’yi Kurd Halkının umudu gibi bize kabul ettirmeyi dayatacaklar. Kurd Halkı, kendi vatanının yöneticisi katilleri ile konuşabilmemiz bile, vatan topraklarımızı terk etmeleri şartı, kararımız olmalıdır.
Dersim’de kadınlarımıza ahlaksıza tecavüz eden, kızlarımızın o barbar itlere teslim olmamak için kayalıklardan atlayıp yaşamlarına son verdikleri, gençlerimizin evlerinden alınıp barbarca katledildikleri gerçekleri, benzeri zulumlerini unutup aynı faşistlerle neyin koalisyon, federasyon birlikteliğini kuracaksınız?
Kurd Halkı adına siyaset yapıyor olan çevreler korku kabusundan kurtulup gerçeği görerek, Kurd Halkının beklentilerine yanıt olmaya yönelmek zorundadırlar. Kaldı ki bu yolların hepsi denendi. Türkiye devlet çatısı altında Kurd Halkı için temel insani hak talepleri bile kanlı baskılarla reddedildi. Şimdi, birileri kendileri için yer edinmek amacıyla Kurd Halkının emek ve olanaklarını israf edip, kendilerini ve Halkı kandırmaya çalışmakla ne kazanacaklarını sanıyorlar?
Kurd Halkına hizmet, Kurd Halkına sahiplenmek adına çalışma yapmış ve yapıyor olan siyasi çevreleri suçlamıyorum. Vermiş oldukları mücadele yöntemlerini, Kurdistan Birleşik Devletleri’nin resmileşmesi kararına uygun değiştirmelidirler. Stratejilerini bu çerçevede geliştirmelidirler. Zaman yitirmeden bu stratejik değişikliğe hazır olmak zorundayız. Kurdistan Birleşik Devletleri Hükümet çalışmaları, Kurdistan siyasi hareketlerinin hepsiyle ayrı ayrı görüşmeyi de kapsıyor. Soylu Halkımız bu gelişmeye hazırlanmalıdır. Yapılıyor olan çalışmalar var. Sürekli toplantılar devam ediyor.
Kurdistan Birleşik Devletleri Hükümeti, başarı için neler gerektiğini, öncelikli adımların, kazanımların, anlaşmaların neler olması gerektiğinin bilinciyle kararlı çalışmalar yürütüyor. Emek, zaman israf edilmiyor.
Bize ulaşan soruları tek tek yanıtlayamıyoruz. İzah edildiği gibi öncelikli adımlarla yoğunuz. Yardımcı olmak, destek vermek ve çalışmalara katılmak amacıyla Hükümet adresine ulaşan bilgiler değerlendiriliyor.
Saygıdeğer soydaşlarımızın kararlılığımıza inançla güvenip, sabırla paylaşımlarımızı takip etmelerini rica ediyoruz.
21-09-2018
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin