Soylu tarihe sahip asil Kürd halkı dünyanın her alanında yaşayan halk gibi kendi vatan toprağımızda yaşadığımız çağın uygar normlarına uygun olarak yaşamını idame etmek istiyor. Kürd halkı kendi vatanının yönetimini üstlenmek istiyor ki bu ise zaten Kürd halkının hakkıdır. Bu hak Kürdistan’da işgalci olan barbarlar tarafından gasp edilmiştir. Halkımızın bu doğal hakkına zorla el konulmuştur. Bu gerçek dünyanın gözleri önünde son yüz yıldır devam ediyor. Kurdistan’da işgalci olan barbarların başını faşist Türkiye çete devleti çekiyor. Son yüzyılda Türkiye’de biz Kürd’lere yönelik devam edegelen zulmün barbarlığın sistemli soykırım uygulamasının en kötüsü Erdoğan eliyle yapılmaktadır. Erdoğan sinsi bir yaratık görünümünü veriyor ise de esasen ruh hastası bir sapık ve Kürd düşmanı bir kişiliktir. Şeceresi gibi zihniyeti de kirlidir. Almanya’nın Nazi lideri Adolf Hitler’i kendisine örnek ve idol olarak seçmesi de onun hastalıklı kişiliğinin kanıtıdır. Kurdistan halkı adına kurtuluş mücadelesi veriyor olan kurumlara Türkiye sınırlarının dışında bile kuduz köpekler gibi saldırması da Kürd düşmanlığının kanıtıdır. Erdoğan denen kirli zihniyetin temsilcisi sürekli olarak halkın karşına çıkıp, bizim hiç kimsenin malında ve toprağında gözümüz yoktur, diyor. Peki, kirli zihniyetin temsilcisi olan sen hırsız oğlu hırsız, sen ve senin temsil ettiğin soysuzlar çetesi soylu tarihe sahip olan, asaletin timsali Kürd halkının vatanının topraklarına zorla el koyduğunuz gerçeğini inkar edebilir misiniz? Soysuz yalancı hırsızlar. Sizler Kürd halkının vatan topraklarına para verip tapusunu alarak mı sahip oldunuz? Türklük adına söylediğiniz “biz savaştık da aldık” söylemi de sizin kirli zihniyetinizin ürünüdür ve kökünden yalandır . Çünkü Türklük adına Osmanlıların 1514 yılında Kurdistan Krallarıyla yapmış olduğu müttefiklik anlaşması sonucu Kurdistan topraklarına yerleştiniz. Sonra da kahpece, kalleşçe ve kirli oyunlarla Kürd halkının vatan topraklarına sahip oldunuz. 1 Dünya Savaşı sürecinde Kürt halkı, Haçlı işgal gücü koalisyonu ile Osmanlıya karşı savaşmayı kabul etmediği için aynı haçlılar Kurdistan welatını bölüp kendilerine bağlı yeni kurmuş oldukları devletçiklere ve bir bölümünü de İrana verdiler. Ondan sonra da Mustafa Kemal denen alkolik sapık kişiliğin kontrolündeki Türkiye çete devleti Kürd halkına yönelik sistemli olarak barbarca zulüm ile soykırım uygulamaya başladılar. Kahpece bugüne kadar devam eden durum da budur. Yoksa Türklük adına savaşarak aldık, kan döktük de aldık gibi iddiaların söylemlerin temeli yoktur. Kurdistanda işgalci olanların özellikle de Türkiye’nin sahibi olduklarını iddia edenlerin kanı para etmez ki kan döküp Kurdistan halkının kutsal topraklarına sahip olsunlar. Bugünkü görünümüyle sizler kendinizi Kurdistan topraklarının sahibi olarak görebilirsiniz. Dünya hukuk sistemine göre sizler Kurdistan’ da barbar işgalcisiniz. Kürd halkı da sizleri kendi welat toprağında istemiyor. Siz defolup gitmesini bilmiyorsunuz. Kürd halkı da sizleri kendi evinden defetmeği başarmak kararındadır.
Erdoğan ve daha önceki Türkiye’nin yöneticilerinin ( Özal Amcam hariç) hepsinin kanı bozuktur. Şecereleri bozuktur. Kanları Lice’nin köpeklerinin sidiği kadar bile kıymetli değildir. Biz Kürdler bunları çok iyi biliyoruz. Biz Kürdlerin anlayışına göre hükümet işi hizmetçiliktir. Dolayısıyla büyüklerimiz Osmanlılarla müttefiklik anlaşması yaptıklarında Osmanlılara hizmetçilik işini verdiler. Şimdi yeni jenerasyon olarak bizler gördük ki onların sorunlarının da zihniyetleri kirlidir ve beceriksizdirler. Dolayısıyla kendi welatımızda halkımızın kendilerini yönetmelerinin zorunluluğunu kabullendik. Kurdistan Birleşik Devletleri projesi bu gerekliliğin ürünüdür. Bugün için biz Kürdler kendi welatımızın yönetimini kendimiz üstlenmeyi kararlaştırmışız. Barbarların hırsızların soylu değerlere sahip halkımızı yönetmelerine son veriyoruz. İşgalci barbarların bunu kabul etmek zorunda olduklarını bilmelidirler. Bağımsız Kurdistan Birleşik Devletleri hükümeti, Kurdistan welatının yönetiminin ve Kürd halkının hizmetinin sorumluluğunu üstlenmiştir. Kurdistan halkının isteği budur. Kurdistani siyasi çevreleri de bu projenin gerçekleşmesinin hizmetinde olmak zorunda olduklarını, bunun kutsal bir görev olduğunu halkımıza ve halkımızın gelecek kuşağına borcumuz olduğunu anlayıp gereğini yapmalarının günüdür. Kurtuluş mücadelesinin yolu budur. Bunun zorluklarını aşacağız. Bunun zorlukları çok ağır olsa da kan emici barbarların kutsal topraklarımızı kirletmeye ve kahraman insanlarımızın kanını emmeye devam etmelerine seyir kalmaktan çok daha fazla kolaydır.
Em dibêjin yan Yekîtîyê Devletên Kurdîstan yan jî neman
Saygılarımla, Hisên Baybas