KURD HALKINI KİMYASAL SİLAHLARLA YOK EDEN TÜRK DEVLETİNE KARŞI BM SESSİZ KALMAMALIDIR

0
1293

Ömer Çelik Efendi, aşağılık söylemlerle olanları reddetmekle Kurd halkına yönelik işlediğiniz suçlardan kurtulabileceğinizi sanmayın.

Siz, bu iddialara karşılık herhangi bir araştırma ve soruşturma yaptınız mı?

Siz, o delilleri bir göz attınız mı?

Siz, o delilleri uzmanlara incelettiniz mi?

Doğru olup olmadığını neye dayanarak söylüyorsunuz?

İlk defa değil ki!

Kurd halkının yerleşim alanlarında Türkiye devleti adına kimyasal silahları kullanılıyor olması ilk defa değil ki! Türkiye devletinin kimyasal silah kullandığı gerçeği Türkiye devletinin ilgili makamlarının kayıtlarında da var.

Bunları önce araştırın. Eğer siz; biz devletiz ve suç işlemiyoruz, işletmeyeceğiz diyorsanız, önce bu iddiaları bir araştırın. Siz hangi mağarada büyümüşsünüz.

PKK’nin varlığı sizin alçaklarınızın, kahpeliklerinizin, zorbalıklarınızın ve dayatmalarınızın karşılığında oluşmuş bir yapılanmadır. Sizin zulmünüz olmasaydı, PKK diye bir yapılamada oluşmazdı. Sizin Kurd halkına yönelik sistemli soykırım uygulamanız olmasaydı, PKK diye bir unsur da olmazdı.

Hala bugün dahi bütün dünyada en aşağılık, ayıp ve çirkeflik olarak sayılan bir halkın ve bir ulusun bir kimliğini inkâr etmek, yok saymak bir ulusun dilini yasaklamak yalnızca sizin envanterlerinizde vardır, değil mi? Bunu ikrar edecek ve gidermeye çalışacak kadar bile insani değerlerden yoksunsunuz. Sizin yalanlarınız ve kahpelikleriniz sınırı aşmış ve sabrımızı taşırmıştır.

On milyonun üzerinde Türkiye vatandaşı olan Kurdler bizler gibi sizin zulmünüze maruz kaldığı için ve welatını terk etmek zorunda kalmış. siz bunları çocuk oyuncağını mı sanıyorsunuz? On binlerce Kürt insanlar genç yaşta evlenme yaşındayken ev sahibi ve iş sahibi olma yaşındayken silah alıp daha çıkmış. Siz bunları birilerinin maşası olmakla mı suçlayabiliyorsunuz? Sizin ne kadar geri zekâlı olduğunuz, ne kadar çirkefliğin, bataklığın içine girdiğiniz ve bunun içinde boğulmadan da sizin bunun farkına varmayacağınız ya da bunu kabullenemeyeceğiniz görünüyor.

Sizin başınızdaki terörist başı bakın ne diyor; dağdakilerin 10-15 çocuğu oluyor, diğer kendi yandaşı olan ite sizin nasıl bir çocuğun olur, diyor. Siz bu kadar aşağılaşmışsınız, bu kadar gerçeklerden uzaklaşmışsınız. Sizin yine devletinizin envanterinde dağda dediğiniz PKK unsurlarıysa, şimdiye kadar bir tek çocuk doğduğunu çıkın kendi halkımızın bilgilerine sunun.

Kurd halkını kastediyorsanız demek ki; siz tamamen gerçeklerden kopmuşsunuz, demektir.

Ben kendim kimyasal silah kullanıldığı iddiasının delilerine baktım. Bana göre yeterli ve somut kanıtlar vardı. En azından sizin gibi ahlaksızların da incelemesi, değerlendirmesi ve soruşturup sonra değerlendirme yapması gerekirdi.

Soydaşlarımızın bu gerçekleri görmeleri ve kendi bağımsız devletimizin resmileştirmeye odaklanmaları gerekir.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar Efendi herkesten çok daha iyi biliyor ki; on yıllardır Kurdistan kurtuluş mücadelesini veren savaşçılara karşı kimyasal silah kullanıldığı gibi göç etmek istemeyen köylü vatandaşlarımıza karşı da kimyasal silah kullanılmıştır. Bu konuyla ilgili bilgileri ve uzman raporlarını ben kendim gördüm ve inceledim. Bunun doğruluğuna inanıyorum.

Türkiye devletinin eğer bir terör örgütü ve suç örgütü olduğunu kabul etmiyorsa, bu soruşturmaları hukuki normlar çerçevesinde araştırıp netleştirmesi gerekir. Herhangi bir araştırma ve soruşturma yapmadan; ‘‘kullanılmamıştır’’ demeleri, inkâr politikasının devam etmesini istediklerinden kaynaklanıyor.

Hulusi Akar çok iyi bilmelidir ki; Kurdistan Birleşik Devletleri resmileşecek ve onun gibileri de Kurdistan Birleşik Devletleri mahkemelerinde yargılanacaklardır. Bundan kaçış ve kurtuluş olmayacaktır.

Halkın vergisi ile Kayseri’de yaptırdığı camide onu cehennemden de kurtaramayacaktır.

Eski general bozuntusu ve şimdiki suç örgüt üyesi Hulusi Akar Efendi, sen bunları çok iyi bilirsin. Türkiye’de insanlığın değerlerinin korunması ve insanlığa karşı suçların suçlularının cezalandırılmasını isteyen herkesin benim üslubumdan çok daha sivri ve net olarak adım atmaları, Türkiye’nin de geleceğini uygar normlar çerçevesinde oluşmasına hizmet etmiş olurlar.