İşgalcilerin, ülkemizde, kendi ülkemizde Halkımıza yönelik sistemli zulüm uygulamalarının sıkıntıları, insanlarımızın bazılarının üstünde şaşkınlık oluşturmuş. Bu şaşkınlık, bazı insanlarımızı gerçeklerden uzaklaştırmış. Bazı insanlarımız, işgalcilerin varlığının, ülkemizdeki tüm sorunların kaynağı olduğnu kabul etmek yerine, hangi işgal gücünün ne kadar diğer işgal gücünden daha iyi veya daha kötü olduğunu tartışmaya yoğunlaşmışlar.
Örneğin, Türkiye’mi İran’mı daha iyi olduğunu tartışmak yerine her ikisinin de Kurdîstan’da işgalci ve zulmün unsuru olduğunu tartışmak gerekiyor. Böylesi bir tartışma, işgalcilerin hepsinden nasıl kurtulmamız gerektiğinin yolunu bulmakla tamamlamak gerekir.
Aynı çerçevede, işgalcilerin hangi siyasi hareket ve liderinin bir diğerinden daha iyi veya daha kötü olduğunu konuşup tartışmak yerine, Kurdlüğe hizmetin yol ve yordamını konuşup tartışmak gerekiyor.
Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin yönetim yöntemleri, liderleri ve siyasi hareketleri, Kurd Halkının hak ve hukukuyla ilgilenmiyor. Kurdleri oyalayıp kullanmak, işgalcilerin hepsinin değişmeyen politik uygulamasıdır. Yüz yıldır süregelen bu gerçeklerle yaşıyoruz. Bu gerçekleri göz ardı etmeden kendi geleceğimizle ilgilenmeye odaklanmalıyız. Hangi işgalcinin devlet yönetimi veya siyasi hareketiyle yakın olmayı veya işbirliği içinde olmayı düşünmek bile Kurd ve Kurdîstan davasının zararınadır.
Yüz yıldır bu yöntemleri kullanıyoruz. Hiçbir yararı, kazanımı olmadı. Birçok zararı oldu. Milyonlarca insanımız, canından ve vatanından oldu. En kötüsü de, Kurd Halkının Kurdîstan Bağımsızlığından uzaklaşmasına neden oldu. Halkımızın siyasi ve askeri temsilcilerinin hepsi, kurtuluşumuzun bir veya birden çok işgal devletleriyle işbirliği yapmakla mümkün olduğuna, olabileceğine, kendilerini ve Halkımızı inandırmaya çalışıyorlar. Bu duruma gelinmişlik, işgalcilerin oyunları ve dayatmasıyla olmuştur. Bunun farkında olan siyasi ve askeri hareketlerimiz bile, taktiksel olarak bu durumu sürdürmeyi akıllıca bir yöntem olarak kabul ediyorlar.
Bu yöntemler, siyasi ve askeri temsilcilerimizin stratejik hatasıdır. Böylesi stratejiler, siyasi ve askeri temsilcilerimiz gibi Halkımızı da işgalcilere bağımlı hale sürüklüyor. Yüz yıllık süreçte bunun yüzlerce örneğini yaşadık.
Önce kendimizi, Halkımızı ve siyasilerimizi Bağımsızlığa odaklanmaya alıştırmalıyız. Askeri ve Ekonomik alanlarda işgalcilerden kopuk-uzak karşıt anlayış temelinde yapılanmalara yönelmeliyiz.
Her alanda kendimize işgalcilerin dışında işbirliği yapmak için ortaklar müttefikler bulmaya yönelmeliyiz. Çalışmalarımızı bu temelde yapmalıyız. Bunu başarmak zorundayız. Diğer yöntemler, yüz yıllık süreçte sürekli olarak biz Kurdlere kaybettirdi. İşgalcilerin dışında ortaklar, müttefikler ile anlaşmayı denemedik. Çok geç kalmışız. Bir an önce bu çalışmalara başlamalıyız. Biz, bunu zorunlu görüyoruz.
Kurdîstan tarihini, son yüz yıllık deneyimleri inceleyip değerlendirerek, Bağımsız Kurdîstan Birleşik Devletleri projesine yoğunlaştık.
Bu proje, uzun yılların uzman çevrelerle yapılmış olan çalışmaların ürünüdür. Bu proje, Kurdîstan davası için, soylu Halkımız için milli bir servettir. Değerli çalışmalarla oluşmuş olan bu değerli projenin başarıyla hedefe ulaşmasını başaracağız.
Birileri, bu değerli görmek istemeyebilirler.
Anlamak isteyenler çok rahatça anlayabilirler. Çünkü, Kurd Halkı çok zeki bir soyun Halkıdır. Bu projenin karanlık, gizli bir agendası yoktur. Neyin nasıl ve kimlerle yapılması gerektiğini açıkça paylaşıyoruz.
Kurd Halkının acılarını, sancılarını görmek istemeyen işgalcilerin politik oyunlarına, bilerek veya bilmeyerek hizmet edenler ve Kurd Halkının beklentilerini de umursamadan Kurd u Kurdîstan davasını kendileri için geçim kaynağı olarak görenlere, Halkımız gerekli cevabı verir.
Bizim gibi kararlı olup, Kurd u Kurdîstan davasının, Kurdîstan Birleşik Devletleri’nin resmileşmesiyle taçlanmasının zorunluluğuna inanan soydaşlarımıza, bu projemizi başarıyla hedefe taşıyacağımıza inanıyoruz. Soydaşlarımızın da buna inanmalarını rica ediyoruz. Bu projenin kervanı yürüyor.
Bi serbilindî silav u rêz.
04-11-2019
Saygılarımla, Hisên Baybaş