Birileri kendilerini başbakan hatta cumhurbaşkanı, bakan, milletvekili, büyük servet sahibi, patron, patroniçe, ağa, paşa veya kabadayı gibi tanımlamalarla tatmin etmeye çalışabilirler. Başka birileri de kendileri için farklı pozisyonlar tayin ederek tatmin olmaya çalışıp ölümü bekleyebilirler. Ama hepimizin işgalcilerin emrinde köle, esir olduğumuz gerçeği orta yerde duruyor. Kurd olup ta kurdlüğe hizmet etmeyenler bilsinler ki ölümleri bile pisipisine olur. Özellikle kurd u kurdistan davasını kendi çıkarlarına malzeme yapanlar ise ölümü bile hakketmezler. Daha açıkçası hiç yaşamamış olurlar. Kurdistan’ın kutsal toprakları onların ölüsünü bile red edecektir.
Kurd u kurdistan davasına inançla ve bilinçli olarak hizmet ediyor olan ölümsüz onurlu şahsiyetlere ne mutlu. Elbette ki her kurd bireyi yaşamı boyunca yaptıklarıyla kendi değerinin yerini belirler. Ama kurd halkı da doğruları görebilecek düzeyde bilinçli ve öngörülüdür.
Kurdistanımızı işgal etmiş olup halkımıza barbarca zulüm eden Türkiye, İran, Suriye ve Irak’a hizmet ediyor olan leş kargalarının yaşamları gibi ölüleri de pis pis kokacaktır. Bu, kurd u kurdistan davasına karşı en büyük suçtur.
Gözlerimizi açalım, beynimizi çalıştıralım ve kendimize sahip çıkalım. Bunu istemeyen bir kürdün kurdlük adına reddedilmesi de doğal bir durumdur. Kurd u kurdistan davasına hizmet edemeyen bir kurd bari kurd u kurdistan davasının bari aleyhinde bir çalışma yapmamalıdır ki bu onun hakkı da değildir. Kurd halkının kendi baba toprakları olan güven, huzur, refah ve barış içinde yaşayabilmeleri için bağımsız devletlerini inşa etmeleri gerekir. Hiç kimsenin bunun etrafında dolanmaya hakkı yoktur. Bunu görmek ve kabul etmek için filozof olmak ta gerekmiyor. Dem xweş.
Saygılarımla, Hisên Baybas