Barbar devletlerin esiri olmak, barbar devlet tarafından sömürülüp zulme maruz kalmak nedeniyle toplumsal erozyon oluşmuş. İnsani değerler alay konusu olmuş. Çirkeflikler olağan anlayış haline gelmiş. Ben bilirim gibi içi boş gevezelikler, kişiliksizlerin sohbet malzemesi olmuş. Toplumun kanaat önderleri olması gereken şahsiyetler yalanlarla kendilerini kabul ettirmenin uğraşındalar. Fırsatçılıkla başkalarının emeklerini kirleterek küçümsemek, kendini bilmezlerin kendi egolarını tatmin etmenin malzemesine dönüşmüş.
Gecesini gündüzüne katarak olağanüstü çalışarak üretebilen kalburüstü, yetenekli şahsiyetleri rencide etmeye çalışan kendini bilmez hadsizlerin maskaralıkları sıradan veya olağan gibi kabul görmüş. Benzeri ahlaksızlıklar, dengesizlikler saymakla bitmez.
Faşist ideolojinin barbarlıkları toplumsal erozyonu oluşturmuşluğun ötesinde hak ve hukuk terminolojisinin yerine, gasp, soygun, hırsızlık, tecavüz, zorbalık gibi çirkeflikler devlet politikasına dönüşmüş.
Özellikle Türkiye’de Türklük adına devlet eliyle yapılıyor olan uygulamalar toplumsal laçkalığı öne çıkarıp rant sağlamakla sınırlıdır.
Türküm diyenler, her türlü çirkefliği alkışlamanın karşılığında edinim sağlamanın ötesinde işlevleri, fonksiyonları kalmamış. Barbarca zulüm ve hak hukuk tecavüzü, kendilerine Türk diyenlerin ve onların yalakalarının sermayesine dönüşmüş. Kurd Halkına yönelik barbarca zulüm ile hak ve hukuklarına tecavüzü haklı göstermek, alkışlamak, tarafı olmak en aşağılık duruştur. Bu gerçekler göz ardı edilemez. Mağdur taraf olan soylu Kurd Halkının asil bireyleri bu zulmün hesabını en şiddetli bir karşı duruşla soracaklardır.
Kurd u Kurdistan davasının asil sahipleri karşı duruş yürüyüşüne başlamışlardır. Soylu tarihi değerlere sahip olan Kurd Halkı’nın davasının esas sahiplerini hiç kimse unutmasın.
Kendilerine “Türküm” diyenler kafalarını kumun altından çıkarmaları kendi yararlarına, kendi çıkarlarına olur. Kendilerine “Türküm” diyenler, deve kuşu gibi kafalarını kumun altında tutup, kafalarının kumla birlikte lağım kanallarına akmasına neden olacak patlamayı bekleyecekler ise, bu da onların tercihidir.
Türkiye devlet eliyle Türklük adına Kurdistan’da yapılan tahribat ve Kurd Halkı’na yapılan barbarca zulmün hesabını mutlaka vereceksiniz.
Mezarda olsanız bile bu hesabı vereceksiniz. Bu hesabı siz, çocuklarınız ve torunlarınız birlikte vereceksiniz. Bundan kurtuluşunuz olmayacak.
Faşist devletinizin barbarca zulmünü, kafanızı altına soktuğunuz kumla birlikte Kurdistan topraklarından defolup gidin. Oluşturmuş olduğunuzu pisliklerden oluşan lağım kanallarına girmekten kurtuluşunuzun tek yolu budur.
Kurd’lük ve Kurd u Kurdistan davası adına Türkiye’nin Demokratikleştirilmesi. Suriye’nin birliği, Irak’ın bütünlüğü veya İran’ın tek devlet olarak yaşaması için mücadele süreci tamamlanmıştır.
Böylesi yöntemler en kararlı ve şiddetli mücadele çalışmaları ile denendi.
Bu süreç tamamlandı. Mücadele, Kurdistan Birleşik Devletleri’nin resmiyet kazanmasına kilitlenmek zorundadır. Gelinen aşama bunu gerektiriyor. Bu mücadele çalışmaları için Hükümet ilan edilmiştir.
Kurdistan topraklarını işgal eden barbarlar ve işbirlikçilerinin bu mücadelenin önünü kesmeye güçleri yetmez. Hiçbir güç, Kurdistan Birleşik Devletleri’nin resmiyet kazanmasına engel olamayacak.
Kurd u Kurdistan davasının sahipleri, sesimizi net ve açık duysunlar. Kurdistan Birleşik Devletleri Hükümeti çalışmalarına katılmanızın günü geldi. Sesinizi duymak istiyoruz. Kurd u Kurdistan davasına hizmet edeceksiniz, Kurdistan Birleşik Devletleri Hükümeti sizin çalışma makamınızdır.
Kurd u Kurdistan davasının düşmanlarıyla işbirliği bile Kurd u Kurdistan davasının düşmanlarına hizmettir.
Bizimle aynı görüşte olan asil Kurd şahsiyetleri aramıza katılmaya davet ediyoruz.
Bimînin di xêr u xweşîyê de.
16-11-2018
Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin