Kurdîstan İçin Doğruyu Savunmak ve Hatalarla Yüzleşmek

0
360

 

Biz hepimiz, siyasi hareketlerin yöneticileri, yürütme düzeyinde mensubu olan insanlar için ve hepimiz için geçerli olan önemli bir husus var: Eğer bizim çevremizde, yakınımızda birileri hata yapıyorsa, yanlış yapıyorsa ve kusurlu davranıyorsa, bunların giderilmesi için çalışma yapmamamız durumunda bu hatalar olduğu gibi kabul görür. Bu çerçevede yaşamak ayıplı yaşamak olur. Ayıplı yaşamaya alışmak ise insanlarımızın değerlerini bile seviyesinden farklı gösterir. Eğer çevremizden ve yakınlarımızdan, kardeşimiz, babamız veya evladımız olur, siyasi yandaşımız olur, hatalı, kusurlu ve ayıplı davranışları olursa, izah etmeliyiz ve uyarmalıyız. Ben onlarca kez bunu yaptım. Olmuyorsa da “işiniz gücünüz rast gelsin” dedim ve kendi yoluma devam ettim. Ama saldırganlaştıkları zaman hadlerini bildirdim.

 

Şimdi Avrupa yapılanmasına bizim tepkimiz de bu çerçevede olmuştur. Durup dururken, “siz kusurlu davranıyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz ve ayıplı davranıyorsunuz” demedik. Birçok değerli soydaşımıza yönelik yaklaşımları ve ayıplı tutumları onlarca kez izahatlarımıza rağmen duymazlıktan geldiler. Londra olaylarından bugünkü olayların sürecine kadar kendilerini hem bilgilendirdik hem de bunları düzeltmeleri gerektiğini söyledik. “Yalan yanlış iftira size yakışmıyor” dedik. Bunları düzeltin dedik. En son bizi mecbur bıraktılar. Biz yüksek sesle kamuya açık tepki gösterince de bizimle görüşüp, “haklısın, senin daha bilmediğin eksikler de var, hepsini gidereceğiz” dediler. Aradan aylar geçti ve sinsi sinsi bize çirkin iftiralarla saldırganlıkları yeni boyutlarla geliştirip güncellediler. Burada bir anlaşılmaz dengesizlik var. Biz müdahale etmezsek bu dengesizlik alışkanlık haline gelir. Böyle kabul görür ki korkunç olan durum budur. Kaldı ki bize saldırmaları için hiçbir gerekçe ve neden yoktu.

 

Özellikle Londra olayları sürecinde ben hayatımın en zor dönemlerini yaşıyordum. Benim dosyamı bilenler biliyor. Dosyanın girişinde bizi PKK yöneticiliği ile suçluyorlar. Alakası yok. Ben PKK’nin yöneticisi değildim. PKK’yi isimlendirerek bazı imkanları sağlamak için maddi destek verdiğim söyleniyor. Onu da eksik anlatıyorlar. Benim PKK’ye değil, Kurd û Kurdîstan davasına hizmet eden kurumların hepsine desteğim olmuştur ve bundan sonra da olacaktır.

 

Benim bu ülkede esir alındığım güne kadar bu gerçekler kendileri tarafından biliniyorken, benim esaretimden kısa süre sonra, özellikle PKK önderliğinin rehin alınmasından hemen sonra böyle bir saldırganlığa başlamaları benim için hala bir anlam ifade etmemiştir. Kendilerinden bir izahat da almadım. “Siz bu kadar rezalet yaptınız ve en azından bir izah edin” dedim. Onlar, “iki tane ajandı, biz onları doğru bulmuyoruz ve onları reddettik” dediler. Bunu kamuya açık söyleyin. Bunu istemek bizim için herhalde haktır.

 

Bazı insanlarımızın da bizim Kurdlere yönelik yapılan çirkeflikleri ve tepkiyi göstermemizi doğrusuyla yanlışıyla değerlendirsinler, isteriz. Sadece bizimdirler diye yanlışlarını ve kusurlarını görmemezlikten gelmeyelim. Belki on yıllarca önce o kusurlar gerektiği gibi tepki görseydi, bugün Avrupa yapılanmasında bu kadar kokuşmuşluk olmazdı. Yine belki asil ve değerli soydaşlarımızın bilgisi yoktur. Avrupa yapılanması içinde birçok insanla görüşüyorum ve onların yakınmalarını dinliyorum. Sonuçta yapılması gereken, kusurların ve yanlışların düzeltilmesidir.

 

Bizim yaptığımız çalışmanın amacı budur ama bağımsız Kurdîstan Birleşik Devletleri’ni resmileştirmek bizim kararımızdır. Bununla ilgili yaptığımız çalışma kamuya açıktır. Hangi devletlerle ne tür görüşmeler yaptığımızı da biz paylaşmışız. Birleşmiş Milletlere müracaat dosyamızda da bu bilgiler nettir. Halka rağmen halka sahip çıkıyorsunuz anlayışı bize göre doğru değildir. Bunların anlaşılması ricası ile saygılarımızı gönderiyoruz.

 

Selametle.