KURDİSTAN TARİHİNDE İHANET ATEŞİ

0
908

Halkımızın kahramanları fedakârca kurtuluş mücadelesini yürütüyorlarken, aramızda hainlerin var olduğunu göz ardı etmemeliyiz. İhanetin kaynağı, genelde hain kişiliklerdir.
Kişiliksiz, ucuz hesapların esiri olan leş kargaları fırsatçılar da, ihanetin ateşidirler.

Korkak, kıskanç tipler de ihanet çemberine müsaittirler. Bedirxani Mir`ri, güçlendiğinde, önüne karşısına, önemli vaatlerle yeğenini çıkardılar. Osmanlı Sultanı, yeğen Bedirxani ‘ye “sen daha iyi Mir olursun” diyerek, Bedirxani Mir’rini uydurma suçlamalarla, önce yargılamaya, sonra da, Balkanlar da, Sultan için baş ağrısı olan bölgeleri ıslah etmesiyle görevlendirip, kendi işlerini gördürdüler. Sözüm onu böylece Bedirxani Mir’rini “af” ettiler. Osmanlı sultanı, Bedirxani’lerin güçlenmesinin önünü kesmiş oldu. Mir’liğe ait arazilerin çoğunu, kendisine bağlayan, yani el koyan Sultan, buna itiraz eden yeğen efendiyi de cezalandırıp, Bedirxani’lari, Osmanlılar için tehdit olmaktan çıkardılar. Bunun için Bedirxani’ler ile ilgili yazılmış kayıtlara bakınız. Yakın Kurdistan tarihini yazan kitapların hepsinde geniş bilgiler vardır. Osmanlı arşivinde Bedirxani Mirliği ile ilgili kayıtlarda da geniş bilgi var.
Cumhuriyet döneminin önemli Kurd direniş hareketi olan Şêx Seid olaylarında, Şêx Seid ve beraberindekileri, Türkiye askerine kalleşçe bir tuzakla teslim eden de, Şêx efendinin amcasının oğluydu ve onu da, Şêx efendiyle birlikte Diyarbakır’da idam ettiler. Şêx Seid isyanı hakkında yazılara veya dosyasının tutanaklarında bu husus net yazılıdır.

Dersim direnişinin de, yeğen ihanetiyle sonuçlandı, biliniyor. Seyît Rıza komutasında yürütülen direniş gücüne omuz vermeye gelmiş olan, Koçgîrî direnişinin lideri Eli Şêr ve kahraman Kurd kadını olan eşi Zerife hanıma kalleşçe tuzak kurup katlederek, kafalarını kesip Elazîz’de Türkiye’nin askeri komutanı Alpdoğan itine götürüp veren, Seyît Rıza hazretlerinin öz yeğeniydi. Bu alçaklığa karşı Alpdoğan, Seyît Rıza’nın yeğenine, paralar, arabalar, silahlar ve Dersim liderliğini (valiliğini) vaat eder. Yeğen efendi, Elî Şêr ve Zerife anamızın kesilmiş kafalarını Alpdoğan itine verdikten sonra, onu önemli hediyelerle ve bir Türkiye askeri konvoyu ile Elazîz’den Dersim’e götürürken, yolda beraberindekilerle birlikte öldürüp, onlara ait ne varsa, hepsini de alıp götürüyorlar. Seyit Rıza hazretleri, bu olayın şok etkisiyle, Erzincan’da teslim olmaya gider. Sonra Mustafa Kemal’in emriyle, İhsan Sabri Çağlayangil, Elazîz’e gider. Seyit Rıza çok yaşlı olduğundan, o günkü kanunlara göre idam edilemez. Onun yaşını küçültürler. Oğlu Reşîk efendinin de yaşı küçük olduğundan idam edilemeyeceğinden, onun da yaşını büyütürler. Baba, oğlu bir arada idam etmek isterler. Seyit Rıza, idam sehpasına kendisi çıkar, ilmiği de bununa geçirir, sehpayı kendi ayağıyla itip kendi yaşamına son verir ki, oğlunun idamını görmesin. İhsan Sabri Çağlayangil, idamların resimlerini çeker ve Malatya’da özel tren de kendisini bekleyen Mustafa Kemal itine verir. M. Kemal Fotoğrafları yırtıp atar. Bu konuyla ilgili çokça yazılar var ama Dr. Nuri Dersimi’nin “Kurdistan Tarihinde Dersim” ve “Hatıralım” adlı kitaplarında detaylı olarak yazılmış. Her Kurd soydaşımın, bu iki kitabı da okumasını öneririm.
Bu ihanet olayları gibi onlarca örnek yazabilirim. Hainlerin ihanetiyle sonuçlanmış olan bu önemli Kurd direniş hareketleri ve idam edilmiş onurlu liderlerimizin, katledilmiş yüzbinlerce soydaşımızın olayları unutulmaması gerektiği gibi, bizim, zavallı hainlere hareket alanı bırakmamamız gerektiğini unutmamalıyız.
Aramızdaki ihanet odaklarını, Kurdistan işgalcilerinin barbarca zulüm ile soylu halkımıza yönelik sistemli soykırım uygulamasına rağmen, kahraman soydaşlarımız kurtuluş mücadelesini bu günlere taşıdılar. Bizler, kahramanlarımızın onurlu mücadelelerinin deneyimlerini eleyerek, Kurdistan Birleşik Devletlerini resmîleştirmek amacıyla hükümet kuruluşunu ilan ettik. Elbette ki, kurtuluş mücadelemiz bağımsızlıkla sonuçlanacaktır.

Türkiye Devleti, son yüz yılda, binlerce hain kullanarak Kurdistan kurtuluş mücadelesinin önünü tuzaklarla kesmeye çalışmış, kahpeliğini kanıtlamıştır. Soylu halkımızın kahramanları da, çok büyük güç, mühimmat ve teknolojik farka rağmen yenilmeyeceklerini kanıtlamışlarıdır. Bundan sonra çıkarcı, fırsatçı, korkak, kişiliksiz, ucuz hesap zavallılarına ve hainlere hareket alanı bırakmayacağız.

Hatırlatırım ki, Hollanda’da tuzağa düşürülmüşlüğümde, hain itlerin rolü önemlidir. Bundan sonra, halkımızın önünde hedef bağımsızlıktır. Eğitimli ve değerli soydaşlarımız, başlatmış olduğumuz siyasi hareketi bağımsızlık hedefinde tamamlamaya hazırlıklıdırlar.

Kurdistanî siyasi bireylerinden ve siyasi hareketlerinden ricamız, hainlere hareket alanı bırakmadan bağımsızlık hedefine odaklanmalarıdır.
Kurdistanî siyasiler, en az asgari müşterekte anlaşarak, Bağımsızlıkla, kurtuluşumuzu sağlamayı başarmayı hedeflemelidirler. Halkımızın ihtiyacı bağımsız devlettir.
Kurdistanî siyasiler, halka rağmen halk adına çalışma yapılamayacağını kabul edebilecek kadar dürüst davranmalıdırlar.

Halkımızın yüz yıllık kurtuluş mücadelesi, “direniş” düzeyinde seyir etmiş. Deneyimlerimizle, artık bağımsızlığımızı hedeflemek zorundayız Bağımsızlığın zorluklarını hepimiz biliyoruz. Bu zorluğun aşılmasının da yolu yordam var. Kurdistan işgalcileri, uygarlık dilinden anlamazlar. Devletin parasıyla, devlet kurumu olan TRT’de yaptıkları programlar, barbarlığı, imansızlığı ve de ahlaksızlığı yalanlarla haklı göstermeye çalışıyorlar. Halen, biz Kurdleri aşağılıyorken, yalanlarla kendilerini haklı göstermeye çalışıyorlar. ‘‘Kurd sorunu yoktur. Biz, Kurd sorununu çözdük’’ diyerek, biz Kurdlerle alay ediyorlar. Açıkça, Kurdlüğü Kurdleri yok sayıyorlar. Şimdiye kadar, hepimiz işgalcilerin kirli oyunlarıyla ve hain ihanet tuzaklarıyla oyalandık. Yalan vaatleriyle kendimizi kandırdık. Artık, deve kuşu gibi kafamızı kumum altında tutmaya son vermeliyiz. Kurdistan topraklarının zengin kaynakları vardır. Birinci malzemeniz budur. Kurdistan işgalcileri, Kurdistan topraklarında sürekli olarak, terör örgütlerini organize ederek, Kurdleri uğraştırdılar. Kurdleri birbirleriyle çatıştırdılar ve Kurdleri istikrarsızlaştırmaya çalıştılar. Eskiden komünist örgütlerini öne çıkarıyorlardı. Işid ile İslamist örgütlerini öne çıkardılar. Artık, Türkiye devlet terörü, bölgede başı çekiyor. İran, Irak ve Suriye’de de istikrarsızlık egemendir. Bu durum, Dünya’nın uygar düzeni için çok ciddi bir tehdittir. Kurdistan bağımsızlığıyla, bu tehdit, yok olacaktır. Bu durum da, bağımsızlık için ikinci ve önemli malzememizdir.
Bölgede İsrail tehdit altındadır. Kurdistan Bağımsızlığı ve İsrail ile müttefikliği bu tehdit durumunu ortadan kaldıracaktır. Bu da, Kurdistan Bağımsızlığı için üçünü ve çok önemli malzemedir.
Bu üç olanağı da, doğru kullanıp, taraflarla anlaşmalıyız ve bağımsızlığımızı sağlamayı başarmalıyız. Bölgede bizimle anlaşmaya hazır olan Arap ülkeleriyle de anlaşmaya açık olmalıyız. Bu yöntemle işgalcileri Welatımızdan kolayca kovabiliriz. Elbette ki, ABD ile de anlaşmak zorundayız. Avrupa Birliği ülkeleri arasında bizimle anlaşmaya hazır ülkeler de vardır. İngiliz ve Fransızlar, biz Kurdlere borçludurlar. Kurdistanımızı onlar parçaladılar. Bağımsız, Kurdistan Birleşik Devletlerini tanımaları, Kurd halkına olan. borçlarıdır. Bizimle anlaşmak isteyen devletlere sırtımızı dönmeyeceğiz ama İsrail gibi, bağımsızlığımızı kabul edenleri de kucaklayacağız.

Bağımsızlığımız için çalışmakta, kararlı ve ısrarcı olmamızla taraflarla anlaşmamız kaçınılmaz olur. İşgalciler, Welatımızdan çekilmek zorunda kalırlar. Bu amaca inançla hizmet etmek zorundayız. Zor olan işimizi böylece kolaylaştırırız.

Var olan siyasi partilerin hepsi, işgalcilerin Kurdistan topraklarında kalıp işgalciliğe devam etmelerini istiyorlar. Biz Kurdlerin ve Kurdistan davasının temel sorunu da budur. Bu siyasi strateji, işgalcileri şımartıyor. Bizim insanlarımızı da, işgalcilerin Kurdistan’da egemenliklerini sürdürmelerini normal olarak görmelerine neden oluyor. Daha da önemlisi, Dünya Devletleri de, ‘‘madem siz Kurdler topraklarınız da işgalci olan devletlere, işgalcilerin egemenliklerini sürdürmelerini istiyorsunuz. O halde, bizlerde işimizi egemen devletlerin başkentleriyle sürdürürüz’’ diyorlar. Biz Kurdlerin sorunlarının çözümünü de işgalcilere bırakıyorlar. Çünkü; dünya devletleri kendi çıkarlarına hizmet ediyorlar. Biz Kurdler de kendi halkımızın ve Welatımızın hizmetinde olmaya alışmalıyız. Kendi devletimizi resmîleştirmeye hizmet etmeliyiz. Hem halkımıza hem de dünya devletlerine, çok net ve kararlılıkla biz Kurdler, işgalcileri Welatımızda istemiyoruz, demeliyiz. Kurd halkı, Kurd devleti tarafından yönetilmesini istiyoruz, bunun için de işgalciliğe son verilmesi ve bağımsız Kurdistan Devletinin resmîleşmesi için çalışacağımızı söylemeliyiz. Stratejimizi de bu temelde yürütmeliyiz. Kurdistanî siyasi güçlerin, Kurdistan ve Kurd halkının hizmetinde değerlendirmeleri, Kurdistanî siyasi güçlerin müşterek hareket alanı olmalıdır. Halkımın bağımsızlık için hazırlamakta siyasilerimizin görev ve işleri olmalıdır. Kurdistanî siyasi güçler, Kurdistan da işgalci olan barbarların, Kurdistan’da işgalci olarak kalmalarını kabul ederlerse, Kurdistan işgalcilerine hizmet etmiş oluyorlar. Bu çok yanlış bir stratejidir. Bu strateji, yüz yıldır biz Kurdlerin zararına oldu. Artık bu yanlış strateji de ısrar etmemizin yararı yoktur.

Biz Kurdler, olanaklarımızı, ilişkilerimizi gücümüzü ve emeklerimizi Bağımsız Kurdistan Birleşik Devletlerinin resmîleşmesi için kullanırsak başarı mutlak olur.