KÜRDLER İÇİN GÜVENLİK İÇİNDE ONURLU YAŞAYABİLMEK TEK SEÇENEKTİR

0
1157

İkinci Dünya Savaşı İsrail Devletini doğurdu. Bütün dünyada Yahudi halkının nüfusu on üç milyondur. Bugün İsrail ülkesinin nüfusu altı milyondur. İki milyonu Müslüman Araplardır. Dört milyonu Yahudi’dir. Bir milyarı aşan Arap nüfusuna sahip ülkelerinin ortasında, dört milyonu Yahudi olan İsrail ülkesi bağımsız olmasaydı Yahudi inancının mensupları şimdi ne durumda olurlardı? Bu sorunun yanıtını düşünürken, eğer biz Kürtler ilan edilmemiş Üçüncü Dünya Savaşının sonucunda Bağımsız Kürdistan’ı resmileştiremezsek, demek hepimiz beş para etmiyoruz.

Eğer Irak, Suriye savaşları sonuçlanmadan bizim siyasi temsilcilerimiz Bağımsız Birleşik Kürdistan Devleti’nin Kuruluşunun resmen kabul edilmesi için Birleşmiş Milletler Kurumuna müracaat etmezlerse, istisnasız tüm siyasi partiler ve temsilcileri çok çok çok öngörüsüz ve beceriksizdirler. Bu iş sorumluluk getirir.

Sorumluluğu beynimizle, yüreğimizle hissetmek gereğini yapmak zorundayız. Bu sorumluluğu iliklerimize kadar sarsılarak yerine getirmeliyiz. İmralı’da zincirlerin kırılması, Ankara’nın uygarlığı hazmederek benimsemesi, Kandil’de diplomatik diyalog sarayının inşası, Erbil ve Süleymaniye’nin birlik ve barış ortamına kavuşması, Musul ve Kerkük şehirlerinin Dünya’nın ticaret merkezine dönüşmeleri, Ormiye ve Mahabad şehirlerinin Kürdistan’ın tarih ve kültür eğitim kurumlarına dönüşmeleri, Rojava’nın Akdeniz’e açılacak Kürdistan liman şehirleriyle inşa edilmesi, Kürdistan’ın resmen Bağımsızlığının resmileşmesiyle mümkündür. Geliye Zilan, Dersim, Mahabad, Halepçe katliamlarının benzerlerinin yaşanmaması ancak Bağımsız Kürdistan ile mümkündür.

Birleşik Kürdistan Devleti’nin resmileşmesinin müracaatı bile yüzde elli oranında resmiyet kazanılmış olur. Siyasi temsilcilerin müşterek kararla müracaatlarını yapacakları kurumu resmileştirmeleri gerekiyor. Müracaat kurumu resmileştikten sonra Birleşmiş Milletler Kurumuna müracaat gerekir. Birleşmiş Milletler Kurumuna müracaat için oluşacak kurumun yönetimine Mum Celal Talabani, Hoşyar Zebari, Tarık Ziya Ekinci, Leyla Zana, Eren Keskin, Kendal Nezan, Ali Ghazi ve onlar gibi şahsiyetler olmalı. Uzmanlardan oluşacak ekonomist, politikacı, jeopolitik stratejist, askeri alanlarda diplomatlar görev almalıdır. Bürokratik işlemleri yürütecek eğitimli ve yetenekli gençlerden oluşacak kadro olmalı. Koordine kurulu olmalı. Desteklerine ihtiyaç duyacağımız devletlerin saygın diplomatlarından oluşacak danışma heyeti şarttır. Avrupa parlamentosunda görev yapmış olan Feleknaz Uca ve onun gibi soydaşlar ilişkileri kurma geliştirme çalışmalarını üstlenmeliler.

Aklıma gelen şahsiyetlerin isimlerini sayıyorken, illa da bu şahsiyetlerin görev almaları gerekmez. Bu şahsiyetlerin konumunda olan çok Kürtler yoktur. Hassasiyetle geçmiş deneyimlerine, konumlarına dikkat etmek gerekir.

Mesud Barzani beyefendi yol göstericilikte çok yararlı olur. Müracaat kurumunun başkanlığına ikna edilmelidir. Kompleksten ve bireysel beklenti arayışlarından uzak Kürdistan’ı yurtseverlikte tutkulu şahsiyetler öne çıkıp bu işin ön adımlarını başlatmalıdırlar. Birleşmiş Milletlere müracaatla birlikte Birleşik Kürdistan Devletinin Hükümeti kurulmalıdır. Elbette bu geçici Hükümet olmalı ve bu ilk hükümet, Birleşmiş Milletler Kurumuna müracaat için görev yapmış olan kurumun yerini almalıdır.

Bu anlatımlar, istekler fazla iyimser veya zor gibi görünse de gerekli olduğunu kabul etmek zorundayız. Merkezi yönetim Erbil’de ilk hükümet yeri yine Erbil’de olmalıdır.

Bugüne kadar bu çalışmalar olmadığından bu yazıyı yazmak zorunda kaldım. Hadi bakalım.

Hüseyin Baybaşin