Sizler, yüzyıldır barbarca zorluklarla Kürdlere Türkçe öğretmeyi dayatmışsınız. Türkiye’nizin kuruluşundan beri kurucu ve yöneticileriniz Kürdlere yönelik sistemli soykırım uygulamasında aktif rol aldılar. Değerli insan ve büyük lider merhum Turgut Özal, istisnai olarak sizlerin pisliklerinizi ve kirli tarihini temizlemeye çalıştı. Sizler Kürdlere yönelik işlemiş olduğunuz suçlardan kurtulmak istemediğinizdendir ki insanlığın tüm asil özelliklerine sahip saygıdeğer Turgut Özal gibi bir dünya liderini katlettiniz.
Türkiye devleti ve Türklük adına kan emici, vampir ve cinsi sapık Süleyman Demirel, Turgut Özal’ı organizeli olarak katletti. Çünkü sizler insani değerleri benimsemeyi kabullenemezsiniz. Türkiye’nizin kuruluşu, barbarlık ve faşist prensipler temelindedir. Böylesi bir devlet yapısı uygar prensiplere dayalı yönetim tarzını ve bu anlayışa sahip yöneticilere kapalı olur. Kirli zihniyete sahip barbar, cinsi sapık, hırsız ve talancı diktatörler Türkiye’nizin yönetiminde ilahlaşır.
Halen bugün bile Anayasanızın içeriğinde Kürd kimliği, Kürd dili, Kürd kültürü, Kürd tarihi, Kürdçe isimler ve Kürd varlığı yok sayılıyor. Sizler gibi kirli anayasanızda Kürdlüğe ait insanları, isimleri, kültür ve tarihi de Türklüğünüzün malı olarak görür.
Niye? Çünkü; Türk diye bir ırk ve bir halk yoktur. Tatar, Azeri ve Türkmen gibi halklar vardır. Akkoyunlular, Karakoyunlular ve Yörükler gibi kabileler de vardır. Bunlar da Türk değildirler. Özbekler ve Kazaklar da ayrı halktır. Bunlar tarihi gerçeklerdir. Türk milleti söylemi Ziya Gökalp’ın icadıdır. İngiliz ve Fransızların öncülüğünde Osmanlı’yı yok eden Haçlılar, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını Kuvayi Milliye adı altında organize ettiler. Birinci Dünya Savaşının bitimi ile İngiliz ve Fransız koalisyonu öncülüğünde Osmanlı topraklarında yeni devletler kurdular. Türkiye’de aynı işgalciler tarafından kurulan devletlerden biridir. Osmanlı’dan arta kalanlara da; ‘‘Siz Türk’sünüz’’ dediler. Bu proje için Ziya Gökalp’in, Türk milleti tezini kullandılar. Osmanlı’yı yok edenler ile Kurdistan topraklarını dört parçaya bölüp kendi kurdukları devletçikler arasında pay edenler, aynı işgal gücü olan İngiliz-Fransız koalisyonudur. Aynı koalisyon, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını Macaristan’a götürüp büyük bir hastaneye yerleştirdiler. Mustafa Kemal için böbrek tedavisi görüyor diye kayıtlara geçmişler. Arkadaşları içinde ‘‘refakatçi’’ diye kaydetmişler. Hâlbuki Mustafa Kemal’in böbrek rahatsızlığı sorunu yoktu. Ama anılan hastane böbrek hastalıkları araştırmaları yeriydi ve şehir dışında tenha bir yerdeydi. 1918 tarihi olması gerekir. Mustafa Kemal ve arkadaşlarına o hastanede İngiliz ve Fransızlar, Türkiye projesini öğrettiler. Sekiz aylık bir süre kaldılar orada. Oradan döndükten sonra yeni İngiliz ve Fransızların koordinesinde Osmanlı sultanının özel yatını gemiye dönüştürüp cephane ile doldular. Samsun’a, oradan da Erzurum’a gideceklerdi. Mustafa Kemal kendisi ve Kuva-yi Milliye mensubu arkadaşları için üç aylık maaşı peşin almayı yola çıkmak için şart koştu ve Fransızlarla peşin maaş alma pazarlığı ve Mustafa Kemal ile arkadaşlarının 3 aylık maaşlarını almaları 3 ay sürdü. Böylece Samsun seferi üç aylık gecikme ile oldu. Gemiye dönüştürülmüş olan sultanın özel yatıyla İstanbul’dan 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a ulaşıldı. Geminin kumandası İngiliz ve Fransızlardaydı. Samsun’dan da Erzurum’a gidildi. Bunlar Erzurum’a gidince, Sultan şaşırmış. Başkent İstanbul,İngiliz ve Fransızların işgali altında iken sizin Erzurum’da işiniz ne? O tarihlerde Erzurum, Kurdistan şehridir. O bölgeden Ruslar çekilmiş ve savaş hali yok. Osmanlı’nın Genelkurmay başkanlığına getirilmiş olan Mustafa Kemal sinsice İngiliz ve Fransızlarla işbirliği ile Osmanlı’ya son darbeyi vurmak için Erzurum’a gitmiş. Türkiye’nin sınırları daha 1916 yılında Sykes-Picot Anlaşması ile zaten çizilmişti. Sultanın sarayı bile İngiliz ve Fransızların kontrolünde iken Mustafa Kemal Erzurum ve Sivas kongreleri ile İngiliz ve Fransızların projesine hizmet ediyordu. Osmanlı’nın kontrolündeki son kaleleri de yıkıyordu. Bu tür iğrenç oyunlarla Osmanlı yok edildi. İşgalcilerin kurduğu Türkiye’nin liderliğine de Mustafa Kemal denen ayyaş piç maaşlı olarak atanmıştı. Ondan sonra da yalan tarihin yazılımı başladı. Bu bilgiler Osmanlı’nın son dönemleri ve Birinci Dünya Savaşı’nın bitiminin kayıtlarında okuyabilirsiniz. Aynı dönemin İngiliz ve Fransız arşivleri de detaylı bilgiler içeriyor. Ayrıca ‘‘Mustafa Kemal’’ Ebedi Şef, Birinci Adam ve İsmet İnönü Milli Şef İkinci Adam adlı kitaplarda bu bilgilerin detayı var.
Bazen bu tarihi bilgileri paylaşıyorum. Şimdi bu hususları özetleyerek Cumhuriyet Türkiye’sinin köksüz ve soysuz yeni bir halk icat etmek amacıyla, ‘‘Türkiye’de herkes Türk’tür.’’ maskaralığını dayatmışlar. Bu çerçevede soylu tarihe sahip asil Kürd halkına bir taraftan ‘‘Siz Türksünüz. Özbeöz Oğuz Türklerisiniz’’ diyorlar. Diğer taraftan da sistemli olarak biz Kürdlere yönelik barbarca soykırım uyguluyorlar. kendileri piç, soysuz ve köksüz olduklarından herkesi kendileri gibi görmek istiyorlar. Kürd halkının tarihi, kökü, ve aslı on binlerce yıldır biliniyor. Kurdistan Birleşik Devletleri’nin resmileşmesi ile dünya düzeni asil ve adil Kürd kültürü ile şekillenip sizler gibi barbarları da ıslah edecektir.
Saygılarımla, Hisên Baybas