Kürd halkının sorunları elbette ki çok ağır ve ciddidir. Çözüm için bizim Kürd insanları olarak sorunumuzun ağırlılığı düzeyinde ciddi davranmamız gerekiyor. Kürd halkının sorunu bireysel çıkar arayışlarıyla ve bireysel hırs ile çözülemeyeceğini gibi zayıf, cılız ve kokuşmuş alışkanlıklarla da çözülemez. Kurdistan’ımızın kutsal topraklarını zorla işgal etmiş olan leş kargalarına soylu halkımıza barbarca zulüm edenlere hizmet ederek kurtuluşumuz sağlanamaz. Halkımıza yönelik sistemli olarak soykırım uygulayan barbar işgalcilere bağımlı olmayı hedefleyen siyasi mücadele yöntemi ise Kurd u Kurdistan davasına hiçbir yararı olmadığını ve olamayacağını görüp kabul etmek zorundayız. Kendimizi kandırmayacağız. Dünyanın hiçbir gücünden korkmayacağız. Özellikle kutsal topraklarımızı zorla işgal etmiş olan barbarları kendimizden üstün görmeyeceğiz. Onların egemenlikleri altında yaşamayı kendimize aşağılayıcı hakaret olarak görmeyi kabul edeceğiz. Dünyanın hiçbir gücünden korkmamız gerektiği gibi kendi hakkımıza sahip çıkmaktan da korkmayacağız. Biz Kürdler dünyanın en zeki, en güçlü, en cesur ve en adil insanlarıyız. Soylu halkımızın onur ve asaletinin tanımlaması da bu sözlerle özetlenebilir. Ayrıca aşırı derecede merhametli ve hoşgörülü insanlarız. Öyle ki welatımızda kendilerine acıyıp yer verdiklerimiz, besleyip yetiştirdiklerimiz, dönüp welatımıza pis kirli oyunlarla el koymuştur. Bizim evlerimizi başımıza yıkmışlardır ve yüzyıldır bizim insanlarımızı katlediyorlar. Bizler bütün bu iğrençliklere rağmen ne diyoruz, onlara karşı ne yapıyoruz? Çok basit bir yaklaşım ile ‘‘Çocuklar yapmayın, etmeyin, gelin beraber yaşayalım. Siz başımıza devlet olun, biz de sizin her dediğinizi yapalım. Yeter ki siz mutlu olun.’’ deyip duruyoruz. Yani bizim özetlenebilecek yanıtımız bu çerçevede olmuştur. Bu duruşla ve bu tutumla devam edemeyiz. Yani bizim kendi kendimize ‘‘Yuh be’’ dememiz gerekiyor. ‘‘Yuh olsun bize’’ dememiz gerekiyor. Böyle merhamet ve böyle hoşgörü olmaz olsun. Demektir ki aklımızı, gücümüzü, cesaretimizi, merhamet ve hoşgörümüzü kendi soylu halkımızın hizmetine yönlendirmek zorundayız. Bunu yapmak zorundayız. Başka türlü bizim halkımızın geleceği karanlığa gömülür. Bunu görmek zorundayız. Kurdistan ulusal haritasına bakmanızı rica ediyorum. Akdeniz’den Karadeniz ve Hazar Denizi’ne, Hazar Denizi’nden herkesin Basra Körfezi veya İran Körfezi dediği esasen Kurdistan Körfezi’ne (adı esasen Kurdistan Körfezidir) Hazar Denizi’ne Kurdistan Körfezi’ne iniyor oradan da Musul’un tamamını içine alan Rojava’da Kürdistan dağlarını da tamamını içine alıp yeniden Akdeniz’e varıyoruz. Demektir ki işgalcileri bu alanı terk etmek zorunda bırakacağız. İşimiz hedefimiz bu olmalıdır. Damarında Kürd kanı olup; namusu, şerefi ve imanı olan her Kürd bireyinin bu hedefe hizmet etmeye odaklanmasının günü geldiğini görmesi gerekiyor. Kurdistan topraklarında işgalci olan güçlere hizmet eden asker, polis, istihbarat görevlileri en başta olmak üzere Kürd olup esnaf, memur, sanayici, çiftçi, şehirli, köylü, genç, yaşlı, herkes ama herkes Kürd bireyi kendisini hazırlıklı hale getirmelidir. O güne gelmişiz. Halkımızın son yüz yıllık Kurtuluş Mücadelesi artık o güne gelmiştir. Artık topyekun birlikte hareket etmek ve kurtuluşa odaklanmak zorundayız. Gelinen aşama budur. Şimdiye kadar verilmiş olan mücadeleleri de fazla irdelemeden, fazla yapılanların üstünde zamanı israf etmeden ama hepsinden ders çıkararak kendi kurtuluşumuza odaklanmak zorundayız. Dolayısıyla saygıdeğer asil soydaşlarıma diyorum ki; kendi aranızda güvendiklerinizle ilişki içinde olun ve her alanda birbirinize destek olmayı prensip edinin. Durumu iyi olmayan Kürt soydaşlarımıza destek olmayı görev olarak kabul edin. Destek olmak kişiye evinizi, malınızı ve paranızı verin demiyorum. Bu anlamda da değerlendirilmesini istiyorum. Ancak söylediklerim sadece bu anlamda değerlendirilmesin. Söylemek istediğim yol göstermek, iş yapmaya alıştırmak, kazanmasını öğretmek en önemli destektir. İnsanlarımıza kaliteli eğitim desteği en önemli ibadettir. Bunu böyle görelim. Bağımsız Kurdistan Birleşik Devletleri hükümeti bünyesinde görev alacak siyasi ve diplomatik işleri yürütebilecek şahsiyetleri bulalım. Onları seçelim eğitip öğretelim ve hazır olmasını sağlayalım. Ekonominin her alanında uzman yetiştirmek zorundayız. Bunlar zor değil ama temel gereksinimlerdir. Yani bunları yapman esasen halkımızın ruhunda zihniyetine karakterinde var olan dayanışma anlayışıdır. Ama bu uygulamaları kendi kendimize yapmaya alışmak zorundayız. Bu dayanışmanın temel gereksinimi olduğunu görürsek, anlarsak ve kabul edersek gereğini de yapabiliriz. Herkesin kendisini hazırlaması gerekiyor.
Kurtuluşumuz için büyük gün bugündür ve bugüne hazır olmak zorundayız.
Serkeftin Ji Bona Dozêr Kurdu Kurdistan
Saygılarımla, Hisên Baybas
