LİCÊ, KULP, MUŞ, SOLHAN, BİNGÖL VE GENC ARASINDAKİ ALANDA YABAN DOMUZLARI VE TÜRKİYE DEVLETİ

0
1382

Licê, Kulp, Muş, Solhan, Bingöl ve Genc yerleşim alanları arasında kalan Kurdistan’ın dağlık cennet sayılacak bölgelerinden biridir. Böylesi bölgelerde yüksek standartlarda yerleşim alanları kurulabilinir.

Yüksek düzeyde kaliteli zirai ve hayvansal ürünler yetiştirilip gelir elde edilebilinir. Ceviz, badem, fındık, fıstık başta olmak üzere erik çeşitleri, elma, armut, şeftali, kiraz, kayısı, üzüm, incir çeşitleri ve dut çeşitleri yetiştirilebilinir. Licê-Kulp arasında çok kaliteli ve yüksek oranda ipek böceği yetiştiriliyor. Türkiye’nin ipek ihtiyacının yüzde sekseni bu bölgede yetiştiriliyor. İpek böceği, dut ağacı yapraklarıyla beslenir ve üretime hazır iplik kozasına dönüşür. İnsan gücüyle, sıradan kapalı alanda ipek böceğinin tohumu serilir. Üzerine dut ağacı yaprakları serilir. Tohum, solucana dönüşür ve terkrarla üstlerine serilecek dut ağacı yapraklarını yiyerek büyür, kozasını küçük bir iplik topu haline getirmeyi kırk günde tamamlar. Bu iş geliştirilirse bölgede işsizlik sorunu kalmaz. O bölgenin tamamında ipek böceği üretimi geliştirilirse eğer, Dünya pazarının da en büyük payını alır.
Dünya pazarında şimdi bu işin kaymağı Çin ve Hindistan devletlerindedir.

Meyve yetiştirip suyu ve hayvansal ürünlerin en yüksek kalitelisi bu bölgeden çıkar. Benim evimin, bal dahil bazı gereksinimleri bu bölgeden Londra’ya gönderilir. Şimdi o bölgede yetişen ürün, tam kapasiteyle üretim çalışmaları geliştirilirse en azından beş ve on bin arası daha çok verim elde edilir. Şimdi yüz binde bir oranda üretim yapılan alan içinde yerleşim izni vardır.
Bir de bu alanda var olan doğal ekolojik konum dolayısıyla üç adet İsviçre kadar turizm ortamına müsaittir.

Fırat ve Murad nehirleri gibi akarsuların geçiş yeri, binlerce gölet, şelale, küçük akar su yatağı ve on binlerce pınar su kaynağı ile soda dediğimiz doğal gazlı su kaynakları vardır.
Madencilik alanında kıymetli yer altı kaynakları vardır.
Çinko, kurşun, bakır, demir, gümüş, altın gibi maden kaynaklarının çok zengin rezervleri vardır. Mermer ve granit çeşitlerinin değişik renkleri yüksek kalitelidir.

Hepsinden üstün özelliklere sahip olan o bölgenin insanlarıdır. Ben o bölgeyi yaya olarak gezdim. Licê’den Solhan’a Genc üzerinde iki gecedir. Muş’a üç gecedir. Muş’tan Kulp üzeri Licê dört gecedir. Alanı dolaşmak, cenneti dolaşmaktır. Cennet’i gidip görmedim ama her şeyin en iyisinin olduğu yer cennet ise o bölge cennet ile aynıdır.
O bölge gibi yirmi bir alan vardır Kurdistan’da.

Faşist ve barbar Türkiye devletinin eşkıyaları o bölgeyi sürekli olarak yaktılar. Gerilla’lar barınacak yer ve beslenecek yiyecek bulamasınlar diye.
Alanı barbarca yaktılar. Köylü’ye zorla göç ettirdiler. İlkbahardan sonbahara kadar yaktıkları yerler bir sonraki baharda çok daha fazla yeşillik oluyor. Eh, Kurdistan’ın cennet diyarıdır o alan. Cehenneme dönüştüremezsiniz. Barbarca yakıp yıkarak insansızlaştırmayı becerdiniz.

Faşist Türkiye devletinin eşkıyaları, o bölgeye yalnızca düşmanlık tohumunu ektiler. Bu nedenle asla ve asla o bölgede barınamayacaklardır.
Geçici olarak, Kurdistan’ın o alanı gibi birçok alanını barbarca uygulamalarınızla insansızlaştırabildiniz.
Kurdistan, Kurdistan’dır. İnsan evlatlarının yerleşim alanıdır.
Faşist Türkiye devletinin terörist eşkıyaları ve yaban domuzlarının yerleşim alanı değildir.
Şimdi o bölgenin domuzları bir arada yaşıyorlar. Birbirlerine de çok yakışıyorlar. Çünkü birbirlerine çok benziyorlar.

Türkiye devlet görevlileri, Halkımızın yerleşim alanını yakıp yıkıyor ve mal varlığını çalarak talan ediyorlar. Yaban domuzları da yerleşim alanlarını yıkıp talan ediyorlar. Yakmasını bilmiyorlar. Bunun dışında Türkiye’nin eşkıya, derörist görevlileriyle aynıdırlar.
O bölgede yaban domuzları, Türkiye devlet görevlileriyle Kurd Halkının bağ, bahçe ve köylerine birlikte saldırıyorlar. Sayıları da birbirleriyle aynıdır. Tipleri de aynı olduğu gibi. Anladınız değil mi?

Not: Yerleşim alanlarının adlarını Kurd diliyle yazabilirdim. Türkler de öğrensin diye Türkçe yazdım.

24-11-2018

Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin