Kurdistan topraklarını işgal etmiş olan barbarlar Kurdistan’ın sahibi olamayacaklar. Kurdistan’da kalıcı yöneticide olamayacaklar. Olamayacaklar, çünkü Kürdler; Kurdistan işgalcilerinden çok daha fazla üstün ayrıcalıklı yetenek ve özelliklere sahiptir. Ayrıca Kurdistan işgalcileri, Kurdistanlı olmadılar. Kurdistanlı olmaya da çalışmadılar. Kurdistanlı olmak yerine Kurdistan’da Kürdleri yok etmeye önerdiler. Kurdistan’da Arap ve İranlı işgalciler, işgal etmiş oldukları Kurdistan parçasının bir kısmını Kurdistan diye tanımladılar. Yani bu halen devam ediyor. Böylece kendilerine bağlı Kurdistan parçasını küçültmeyi ve Kürdleri azınlık olarak kontrolleri altında tutmayı amaçlıyorlar. Kuzey Kurdistan topraklarını kendi kontrolleri altında tutuyor olan faşist Türkiye devletinin barbar yöneticileri ise Kurdistan tanımlamasını bile bölücülük suçu olarak kabul ediyorlar. Türkiye’nin işgali altında tutuluyor olan Kuzey Kurdistan topraklarının tamamına Türkiye diyerek, Kuzey Kurdistan’ı tamamen yok sayıyorlar. Böylesi bir barbarlık dünya tarihinde görülmemiştir. Kurdistan’da işgalci olan Türkiye Devleti Kurdistanlı olamadıklarından dolayı Kurdistan’da kalıcıda olmayacaklardır. Halkımızın bunu çok iyi kavraması ve kabul etmesi gerekiyor. On binlerce yıllık tarihi ve tarih boyunca birden fazla imparatorluklar, onlarca krallık devletleri kurmuş olan soylu Kurdistan halkını dünya tarihinden silemezler. Türkiye’nin geri zekâlı ve barbar yöneticileri bu gerçeği kabullenerek Türkiye’nin bir bölümünde Kurdistan’ın varlığını kabul etmeli ve Kurdistan’ın dışına çıkarak uygar normlar ve uygar yöneticilerle kalıcı olmayı hedeflemelidir. Yani Türkiye Devleti, Kurdistan topraklarından çıkarak geriye kalan kendilerine ait diğer topraklarında kalıcı ama uygar kanunlara haiz devlet oluşturabilirler. Kurdistan’da, Kurdistanlı olmayı ve Kürd halkının kanunlarına riayet etmeyen kabul etmeyecekseniz Kurdistan’da kalıcı olamazsınız. Faşist Türkiye devletinin barbar yöneticileri biz Kürdlere yönelik uyguluyor oldukları zulüm ile sistemli soykırım uygulamasına karşılık biz Kürdler Kurdistan Birleşik Devletleri projesini dünyanın gündemine oturttuk. Erdoğan bozuntusu ve Bahçeli sübyancısı ile havlayıp duruyorlar. Ama onların barbarlıkları ve kuduz itlerine dönüşmüşlükleri bizim Kurdistan Birleşik Devletleri projesini resmiyet kazanmasını sağlamak amacıyla 24 Temmuz 2018 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde hükümet kuruluşunu ilan etmemizi gerektirdi. Soylu ve köklü tarihe sahip olmanın gerektirdiği de bu idi.
Kurdistan Birleşik Devletleri projesi için Lozan’da hükümet ilanı soylu tarihe sahip Kürd halkının kendi özüne dönüşünün kapısının oluşturulup açılmasını sağlamaktır. Soylu halkımız bu kapıdan geçerek ve kendi welatına sahip çıkacak böylece soylu tarihine yakışırcasına bağımsız devletini kurup yönetecektir. İsrail devletinin kuruluşuyla bölgenin haritası yeniden çizildiğini hepimiz biliyoruz. Balkanlarda da aynı durum daha yeni oldu. Yani Balkanlarda da halklar kendi devletlerini kurabildiler. Balkanlar da yeni kurulan devletlerin çoğunun nüfusları bir milyonun altındadır. Demektir ki gerektiğinde sınır haritaları değişebiliyor. Biz Kürdler de bu işi nasıl başaracağımızı öğrenip bildiğimizi Kurdistan Birleşik Devletleri projesinin hükümetinin ilanıyla kanıtladık. İlk adımımızı da atmış olduk. Biz Kürdler için bağımsız Kurdistan Birleşik Devletleri’nin resmileştirmekten başka hiçbir seçenek bırakılmadı. Bağımsızlık, Kurdistan’ın ve Kürdlerin tamamını kapsayacaktır. Kurdistan’ı işgal etmiş olan barbarlar, barbarlığı ve faşist ideolojiyi marifet olarak kabul ediyor olabilirler. Kurdistan’da Kürd halkını yok etmeyi hedeflemişler. Bu da onların çirkin ve zulümhane hesaplarıdır. Bu da onlar açısından uygun olabilir. Kendileri de Kurdistanlı olmayı istemediler. Bu da bizim için nettir. Bu durumun sonsuza dek sürüp gitmesini istiyorlar. Bu da onlar için öyle gerekiyor olabilir. Böylesi istem geri zekâlılığın ötesinde, faşizmi aşan barbarca zulümdür. Bunu da kabul etmeleri gerekir. Kuzey Kurdistan’da işgalci olan Türk devletinin diğer devletlerden farklı tutumları onların faşist bir yönetime ve barbar yöneticilere sahip olmalarının kanıtıdır. Örneklersek İngilizler, Fransızlar, Sovyet Rusya gibi sömürgeci devletler de başka ülkeleri işgal ettiler. Ama işgal ettikleri yerin adını değiştirmediler. İşgal ettikleri ülke insanlarının kendi dil, gelenek ve kültürlerini değiştirmediler. O işgal ettikleri ülkelerin halklarına; ‘‘siz yoksunuz’’ demediler. Onlarla alay etmediler. onları küçümsemediler. Yönettiler, evet ama na rağmen sonuçta orada kalıcı olamadılar. Çünkü kendileri işgal ettikleri ülkelerin vatandaşları olamadılar. Güney Afrika’ya bakarsanız çoğu Hollandalı ve bazı diğer beyaz ülkelerin vatandaşları oraya yerleştiler ve Güney Afrikalı olup orayı yönettiler. Şimdi orada rejim değişti, sistem değişti ama oraya işgal etmiş olan bu insanlar da o ülkenin vatandaşı olmayı kabul ettikleri için o ülkede yaşayabiliyorlar. Bir ülkeyi işgal ederek o ülkenin halkının kimliğini de değiştiremezsiniz. Bu örnekleri verdiğimizde ve Türkiye’ye baktığımızda bizim her şeyimizi değiştirdiler. Türkleştirdiler. Yani bizi bizden uzaklaştırıp yok etmeyi hedeflediler. Elbette ki Fransız, İngiliz veya Sovyetlerin diğer ülkeleri işgal etmiş olmalarını doğru bulmuyoruz. İşgal, işgaldir ve kabul edilemez. Ancak halkımızın ve kendilerini Türk olarak kabul edenlerin Türkiye devlet yapısının işleyişini geçmişte başka ülkeleri işgal etmiş olan devletlerle farklarını görmeleri için bu hususa değindik. Niye Türkiye devlet yönetimine faşist diyoruz? Niye Türkiye devletinin yöneticilerine barbar diyoruz? Halkımızın bunu anlaması açısından bu izahati gerekli gördük.
Slav u rez
Saygılarımla, Hisên Baybas