Bugün, evladı Serê Kanîyê’de şehit olan bir yakınımın Licê’deki yas evini aradım.
Vatanını korumak amacıyla canını vermiş olan soylu Kurd Halkının asil evlatları, elbette ki şehit ve ölümsüzdürler.
İşgal altında olan Kurdîstan topraklarını, işgalci barbarlara karşı savaşan ve canını veren asil Kurd evlatları da, “Şehit”tirler.
Şehitlik tanımlamasını, ölümden sonra Cennet’te yaşamak anlamında değerlendirmiyorum. Kimin Cennet’te kimin Cehennem’de yaşadığını da ancak yaradan bilir. Dini kitapların tanımlaması da bu çerçevededir.
Şehitlik tanımlamasını, hak ve hukukunu korumak, direnen savaşan onurlu şahsiyetlerin canlarını bilerek defa etmiş olmaları çerçevesini, şehitlik mertebesiyle tanımlıyorum. Bizim Kurdîstanımız, barbarların işgali altındadır. İşgalcilerin barbarlıklarına karşı direnen ve işgalcilerin vatanımızdan kovulmaları amacıyla savaşıp canlarını feda etmiş olan asil insanlarımız, Kurd u Kurdîstan davasının şehitleridirler.
Kurdîstan topraklarını işgal etmiş olup Kurd Halkını sömürerek zulüm ederek işgal altında tutmak amacıyla Kurdlere karşı olağanüstü orantısız güçle saldıranlar öldüklerinde ise, pisi pisine ölmüş oluyorlar. Düşünün ki bir sürü kendini bilmez soyguncu hırsız, barbarca evinize saldırıyor. Siz direniyorsunuz. Soyguncu, hırsız barbarlar çocuğunuzu, hastanızı, yaşlınızı barbarca katledip evinize mülkünüze el koyuyorlar. Siz de o barbarlara karşı direnirken ve evinizi mülkünüzü onların işgalinden kurtarmaya çalışırken, onları öldürmek zorunda kalırsanız, evinizi, mal ve mülkünüzü zorla elinizden almak isteyenler, niye şehit sayılsınlar. Ahlaki, dini ve hukuki anlamda şehit olamazlar. İşin doğrusu, pisi pisine ölmüş olurlar.
Kurdîstan topraklarını işgal etmiş olan Türkiye, İran, Irak ve Suriye adına Kurdlere saldırıp veya işgalden kurtulmak için direnen asil Kurd kahramanlara karşı orantısız güçle saldırdıklarında, Kurd direnişçileri tarafından öldürülenler, pisi pisine ölmüş oluyorlar.
Türkiye devletinin sapık, kuduz ruh haline sahip devlet yöneticileri katil başıdırlar. Kurdîstan topraklarında vatanını korumak amacıyla direnen kahramanlara kurşun sıkarak, roket, füze, bomba veya havadan saldırarak katledenler, “katil” dirler. Elleri kanlı katildirler.
Onlara emir verenler de katil başıdırlar.
Kurd u Kurdîstan davası adına savaşarak canlarını vermiş olan asil soydaşlarımız, kahramandırlar. Şehit’tirler. Bizim nazarımızda en büyük değerdirler. Ancak, bu canlarımızı feda eden siyasilere diyeceklerim var.
Üç gün önce Licê’den Berzan adında yirmi beş yaşında bir yakınım, Rojava’da Serê Kanîyê’de faşist Türkiye devletinin hava saldırısında şehit olmuş. Bizim gönlümüzde ölümsüz olan bu canımızın katili Recep Tayyip Erdoğan iti ve faşist Türkiye devletidir. Bugün, Berzan’ın amcasını ve babasını telefonla arayıp baş sağlığı dilemek istedim.
Hepimizin başı sağ olsun dedim ama söylerken derin bir eziklik hissettim.
Berzan, yedi yıldır Rojava’da İŞİD itlerine karşı kahramanca savaşıp, Kurdîstan topraklarını ve soylu Halkını koruyan evladımız. Şimdi de faşist Türkiye devletinin barbarca saldırısıyla şehit olmuş. Berzan’ın kendisi, babası, amcası gibi diğer akrabalarımın da PKK ile hiçbir ilgileri yoktur. Licê’li yakınlarım, Kurd u Kurdîstan davası adına inandıkları yoldan canlarını feda etmeyi görev bilirler.
Berzan benim yeğenimdir. Berzan’ın babası, amcalarıyla bir arada büyüdük. Babası benden çok küçüktür. Bugün telefonda sordum, Rojava’da Licê’den giden çok insanımız var mı diye.
Bütün gençlerimiz orada dediler. Bu cevap, Kurdîstan davasının bir olduğunun ve Kurdler arası dayanışmanın en iyi kanıtıdır.
Artık gençlerimiz yerine bizler cepheye gidelim. Gençlerimiz önce evlenip çoluk çocuk sahibi olsunlar. Babalar, amcalar, dayılar, dedeler, nineler, teyzeler, halalar, anneler Kurdîstanımızı barbar işgalcilerden kurtarmak için bizler cepheye gidelim.
İnsanlarımızı cepheye gönderenler de, işgalcilerle eşit donanımla savaşabilmelerinin olanaklarını yaratmak zorundadırlar. Kafamızı çalıştırıp kendimize güçlü müttefik-ortak bulalım. Bu, imkansız değildir. Kurdîstan Birleşik Devletleri Hükümeti bu anlayıştadır. Silav u rêz.
18-10-2019
Saygılarımla, Hisên Baybaş