Yaşamak, ciddiyetle sorumluluk gerektiriyor. Daha çocukluk çağlarında kişi büyüdüğünde yaşamını nasıl idame etmesi gerektiğini belirlemelidir. Eğitim sürecinde bu karar netleşmelidir ki, kişi eğitim göreceği alanı seçebilsin. Kişi eğitim tercihini, yaşamını idame edeceği iş alanına uygun yapmalıdır ki kendisini mevcut dünya düzenine uygun koşullara hazırlayabilsin. Üniversite düzeyinde eğitimi zorunlu görmeliyiz. Meslek okullarını tercih edenler olabilir. Çalışma hayatımızın başlamasından sonra bile, dışarıdan eğitimi sürdürebiliriz. Yaşadığımız ortam eğitim kurumlarından yararlanmamıza uygunsa, arzu ettiğimiz eğitim dalından mezuniyeti önemsemeliyiz.
Kürdistan halkı için günlük yaşamın gereklerini en az düzeyde yerine getirmek bile cambazlığı gerektiriyorken, eğitim konusu ikinci derecede gereksinim olarak görülebilinir. Ancak zoru başarmak mecburiyetindeyiz.
İnsanlarımızın eğitim kalite standart’ını ve sayısını olabildiğince yükseltmemiz, ülke ve halkımız için oksijen kadar önemlidir. Kaliteli eğitimin yanı sıra yaşamımızı planlamamız gerekir. Bu anlamda ciddiyetle sorumlu davranmalıyız. Kendi yaşamımızı ciddiye almamız gerektiği gibi geleceğimizin plan ve hedeflerini de ciddiyetle belirlemeliyiz. Aynı ciddiyetle dayanışma içinde olmalıyız. Ciddiyetle kendimizi disipline edip kaliteli eğitim ve hedefimizi belirtmeyi edinirsek, sağlıklı yaşayıp sorumluca çalışırsak eğer kesinlikle başarılı oluruz.
Demek ki, ciddi ve sorumlu olmalıyız. Kaliteli ve yüksek eğitim almalıyız. Sağlıklı, yaşamalı ve çok çalışmalıyız. Hedefimiz olmalıdır ve hedefimize varmamız için planlarımız olmalıdır. Realist olursak, bu koşullara uygun davrandığımızda başarılı olmamız kesindir. Bazı hedeflere ulaşmak, bireysel yaşamımızın sürecinde mümkün olmayabilir. Ancak biz üstümüze düşeni yapmak zorundayız. Bizden sonrakiler, bizim vardığımız noktadan devam ederler. Gelişmiş olan birey ve toplumlar bu yöntemle gelişmişlerdir.
Hepinizin biliyor olduğu bu bilgileri paylaşmanın çok önemli nedeni vardır.
Bireyler ve aileler kendilerini bu prensipler çerçevesinde geliştirdikleri gerçeğinin yanı sıra toplumların uluslaşmaları ve bağımsız ülke edinmeleri de bu prensipler çerçevesinde çalışmalarla oluşmuştur. Bağımsız Birleşik Kürdistan’ın resmileşmesinde ancak bu prensipler çerçevesinde çalışmalarla mümkün olacaktır.
Önce şunu yapalım, sonra bunu yapalım gibi basit söylemlere gerek yok. Hiç birimiz ucuz hesaplarla zaman ve emek israf etmeyelim. Hedefimizin adını belirleyelim. Planlı çalışmalarla hedefe varmak için ciddiyetle, sorumluca adım adım yürüyelim.
Kürdistan coğrafyasında Kürdistan halkının güvenlik, refah ve huzur içerisinde yaşayabilmeleri doğal haklarıdır. Bu doğal haklarımızın pratikte uygulanabilmesi için Bağımsız Birleşik Kürdistan’ın resmileşmesi gerekiyor. Hiçbir Kürt bunun niye, neden mümkün olmadığını düşünmesin. Her Kürt bireyi ‘Bağımsız Birleşik Kürdistan Devleti resmileşmelidir’ inancını benimsemelidir.
İnançla bağımsızlık. İmanla bağımsızlık. Aşkla, tutkuyla bağımsızlık.
Buna inanacağız. İnancımızı benimsedikten sonra kararlıca hizmete yöneleceğiz. Nasıl bağımsız olamayacağımızı düşünmeyeceğiz. Bu kirli bir düşüncedir. Bu çirkin bir düşüncedir. Bu korkak bir düşüncedir. Bu iğrenç ve aşağılık bir düşüncedir. Bu düşünce şerefli bir Kürt insanına yakışmaz. Bağımsızlık karar ve hedefimizdir. Hepimiz bunu nasıl başaracağımızı düşünüp konuşacağız. Yüksek sesle düşüncelerimizi konuşup paylaşacağız. Bugün için Bağımsız Kürdistan’ın resmileşmesi zorunlu hale gelmiş. Dünya bunu kabullenmiş. Bu durum böyle olmasaydı bile, biz Kürtler bağımsızlığımızı kazanmak zorundayız. Ancak bugünkü dünya düzeninin Bağımsız Kürdistan Devletinin resmileşmesi gerektiğine dair karar ve tutumu işimizi kolaylaştırmış. Bu kararın uygulanması süreç işidir. Süreci belirleyecek olan bizim siyasi temsilcilerimizin tutum ve becerileridir. Dolayısıyla her bireyin bağımsızlık gereksinimine hizmet etmesi zorunludur. Bağımsızlığa inanmak bile hizmettir. İnanalım ve siyasi temsilcileri hedefe yürümeye mecbur edelim. Bağımsız Kürdistan Devletinin resmileşmesini istemeyen veya inanmayan Kürdistan siyasi hareketlerini desteklemeyelim. Buda bir hizmet olur. Bağımsızlık isteyen yeni siyasi partiler ortaya çıkar. Buna da inanalım. Bağımsız Kürdistan Devletini istemeyecek bir Kürd’ün olabileceğini düşünemiyorum. Eğer bir Kürt, ‘ben bağımsız Kürdistan istemiyorum’ diyorsa, o bir Kürt olamaz. Eğer öyle bir Kürt varsa onu hemen akıl hastanesine yatırın. Eğer akıl hastanesine yatmasını gerektirecek kadar hasta ruhlu değilse, o halde o kişi Kürt değildir.
Her ‘Kürdüm’ diyeni Kürt olarak kabul etmeyin sakın. Kürdüm, diyerek kazanımlar edinen binlerce yobaz, satılmış, düşük ve Kürt olmayan insanlar var. Özellikle Batı Avrupa’da ve Türkiye’de bu tip pislikler sürüsü yaşıyor. Avrupa’ya gelmiş, ‘Kürdüm’ diyerek iltica etmiş ve Kürtlüğün aleyhinde çalışan çokça pislik insanlar vardır. Kimisi öylece kendisini kurtarmış olduğuna inanmış. Kimisi de zaten Kürt değildir. Kürt düşmanı olan böylesi birçok kişilik var. Yakında bu konuda genişçe yazacağım. Bazıları da yılmış sinmiş. Üzücüde olsa bu acı gerçeklerde var. Bu konuda çok geniş bilgi sahibiyim. Birileri, bana, ‘sen yirmi bir yıldır hapistesin’ olayları, durumları bilmiyorsun gibi mesajlar gönderiyorlar. Kendilerine siz, zavallılığınızla oyalanın derim.
Kürdistan’da siyasi parti yöneticisi olan birçok liderden çok daha fazla olayları takip ediyorum. Birçok etkin dünya devletlerinin lider düzeyinde yetkilileriyle görüşüyorum. İnsanlarımız bilsinler diye söylüyorum. Bağımsız Birleşik Kürdistan Devletinin resmileşmesi dediğimde, ne dediğimi çok iyi biliyorum.
Bağımsız Kürdistan’ı benim kadar gerekli görüp isteyen ancak şimdi ‘zamanı değil’ diyebilen bazı Kürdistani siyasilerde vardır. Kendilerini iyi niyetli kabul edelim. Ve soralım. Niye şimdi zamanı değildir? Şimdi değilse, ne zaman zamanıdır? Kendilerine sormalarını istiyorum.
Benim kendilerine cevabım şudur: Biz çok geç bile kalmışız. Şimdi zamanıdır. Yobazlık yapmayın. Görevinizi yapın. Kürdistan’ın bağımsızlığına inanmıyor veya istemiyorsanız, o halde Kürdistan siyasetinden uzaklaşın. Kürdistan’ın bağımsızlığına inananlara, isteyenlere yer açın ve başarılı olmaları için onlara destek olun. Bu adımınız asil davranış olur. Kürdistan’ın bağımsızlığının resmileşmesine de çok önemli bir hizmet olur. İşi ehil ellere bırakın. Düşünün ki size milyar dolar değerinde servet miras kalmış. Sizinde okuma yazmanız yok. Ticareti para hesabını bilmiyorsunuz. Veya okuma yazmanız var ama siz bir alimsiniz, veya bilim insanısınız ve para işiyle sağlıklı bir şekilde ilgilenemiyorsunuz. O durumda işi sizden çok daha iyi bilen bir yakınınızı görevlendirirsiniz. Öylece servetinizi korumuş olursunuz. Servetinizi büyütürsünüz. Doğru olanı yapmakla siz kazanmış olursunuz. Kürdistan aynı şekilde Kürtlerin her biri için milyar değil, trilyonlarca dolardan çok daha fazla değerlidir. Her Kürdün evidir. Aşıdır. Büyükçe servetidir.
Kürdistan çok büyük bir servet ve prestij değerdir. Mal sahibi Kürtlerdir. Bağımsız Kürdistan’ın resmileşmesine tutkuyla inanan insanlarımız öne çıksınlar. Olgun ve şerefli insanlarımız, Kürdistan’ın bağımsızlığının resmileşmesi için çalışmalar yapsınlar. Böylesi bir kadro oluşturmak çok çok önemlidir, gereklidir. Oluşturulacak kadro, Birleşmiş Milletler kurumuna müracaatın şartlarının yerine getirilmesinin alt yapısını oluşturmalıdırlar. Kürdistan’ın dört parçasını temsil edecek kurum oluşturulursa, altyapıyı tamamlamış olurlar. Elbette ki böylesi bir kurum Kürdistan’ın dört parçasının siyasi temsilcilerinin tam desteklerini edinmelidir. Birleşmiş Milletler kurumuna yapılacak müracaatın hukuki çerçevesi hazırlanmalıdır. Kürdistan halkının haklarının, Birleşmiş Milletler düzeyinde korunmasının sağlanması amacıyla temsilcilik talep edilmelidir. Bağımsız Kürdistan resmileşene kadar, söz konusu temsilcilik Kürdistan halkının haklarını korumayı üstlenir. Bağımsızlıktan sonra, temsilcilik yerini üyelik masasına bırakır. Filistinliler gibi önce temsilcilik aldılar. Şimdi tam üyelik düzeyinde statüleri var. Hem de daha bağımsız Filistin resmileşmemiş. Diplomatik beceri gerektiren bir atılımdır. Hiçbir şekilde mazeretlere sığınmadan bu işi başarmak zorundayız.
Saygılarımla,
Hüseyin Baybasin