Bizim esas sorunumuz devletsiz olmamızdır. Kurd halkı olarak kendi devletimizi oluşturmamız gerekiyor. Kurdistan’da işgalci olan güçlerin bilinçli olarak Kurdleri Kurdlük olayından uzaklaştırmak ve Kurdlük olayının dışındaki konularla meşgul etmek gibi bir stratejileri var. Ümit Özdağ ve Süleyman Soylu arasındaki çatışmayı da bu konuda değerlendirmemiz gerekiyor. Türkiye’de siyasi çevreler her zaman için müthiş bir olaymış gibi çok değerli bir konuymuş gibi güncelledikleri safsatalar var. Bu safsataların hepsi birbirine benzerdir ve halkın sorunlarına yönelik hiçbir çözüm taşımamaktadır. Hiçbir değer de taşımamaktadır. Kurd halkı adına siyaset yaptığını söyleyen çevrelerde bu oyunlara malzeme olmamaları gerekir. Kurd halkının beklentileri Kurd halkının gereksinimleridir. Kurd halkının beklentilerine yanıt olmakta Kurd siyasi çevrelerinin işi ve sorumluluğudur. Uzun yıllar biz dışardan desteklemekle yetindik. Şimdi siyasetin ortasında yer almak zorunda kaldık. Çünkü Kurdistan halkı adına siyaset yaptığını söyleyen çevreler Kurd halkının kendi sorunlarını çözmekten uzaklaştırdığını görüyoruz. Kurd halkının sorunu Kurdistan topraklarının işgal altında olmasıdır. Irak Kurdistan’ı, İran Kurdistan’ı, Türkiye Kurdistan’ı ve Suriye Kurdistan’ı gibi seviyesiz, ahlaksız ve Kurd halkını bölmeye yönelik söylemlerin de Kurd siyasetinden kalkması gerekiyor. Kurdistan halkı tek bir halktır. Farklı lehçelerin olması yanısıra Kurd halkının welatını parçalayan işgal güçleridir.
Dolayısıyla Kurd halkının hepsinin bir görülmesinin sağlanması Kurd halkı adına siyaset yapıyor olan siyasi çevrelerin sorumluluğu olduğunu hatırlatmak isteriz.
Süleyman Soylu, Ümit Özdağ ve onlar gibi soytarıların gevezeliklerine biz ehemmiyet etmeyelim ve önemsemeyelim. Al birini vur ötekine…
Biz Kurdler için ak köpek ile kara köpek arasındaki fark kadardır. Yapacakları da kendilerini bağlar.