Tarihsel Gerçeklere Dair Bir Yüzleşme

0
97

 

İzmir’de sivil giyimle dolaşan Amerikan askerlerine Vatan Partisi mensuplarının saldırıda bulunması, bu partinin dünyayı tanımaya ve Türkiye’deki sorunların çözümüne odaklanmadığını gösteriyor. Partinin adı Vatan Partisi yapılmış olsa da, “vatan” dedikleri kavramın tarihini ve gerçeklerini göz ardı etmeye devam ediyorlar. Bu, üzüntü verici bir durumdur.

Daha düne kadar Türkiye ordusunun askerlerinin sigara parasını, maaşını, ayakkabılarını, çoraplarını, giysilerini ve iç çamaşırlarının parasını da yemeklerini de Amerika Birleşik Devletleri ödüyordu. İstihbarat kurumunun personellerinin masrafını ve maaşını yine Amerika ödüyordu. Sovyetler Birliği’nin yayılma politikasının önünde Türkiye’yi koruyan ve Türkiye’nin NATO’ya üye olarak komünizmin sömürgesi olmaktan kurtaran yine Amerika Birleşik Devletleri’ydi.

Diyelim ki yarın Amerika Birleşik Devletleri Türkiye ile bütün ilişkilerini kesti ya da siz Türkiye’nin yönetiminde yetkili olduğunuzda Türkiye’nin Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkisini kestiniz. Belki size hatırlatmak gerekir: Washington yine Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti olarak kalır. Türkiye’nin başkenti ve coğrafyası yine böyle kalır mı? Belki bunu yeniden gözden geçirmeniz lazım.

Türkiye’nin nasıl kurulduğunun tarihine de dikkatle bakmanız, incelemeniz ve doğruyu görmeniz gerekir. Kurtuluş Savaşı dediğiniz, Kurtuluş Savaşı’nı sağladığını iddia ettiğiniz Kuvayı Milliye, esasen İngiliz ve Fransızların öncülüğündeki Birinci Dünya Savaşı’nı kazananların kurduğu bir ihanet çetesidir. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasına hizmet ettiler ve işgalcilerin uşağı olarak görev yaptılar.

1916 yılında işgalciler adına Sykes ve Picot adlı görevliler, Osmanlı topraklarının sınırlarını çizerken yeni Türkiye’nin sınırlarını da belirlediler. Adını, alfabesini ve giysisini de onlar tayin etti. Siz buna Mustafa Kemal devrimleri diyebilirsiniz, ama esasen işgalcilerin talimatlarını uyguladılar. Gerçekleri göz ardı ederek gerçek bir devlet yapılanmasını oluşturamazsınız; belki bunu görmeniz lazım.

1919 yılından itibaren Mustafa Kemal’iniz Kuvayı Milliye çetesi ile Samsun’a çıkmış ve Kurtuluş mücadelesini başlatmış. Sizin savunduğunuz Misak-ı Milli sınırları, Erzurum Kongresi’nden sonra Sivas Kongresi’nde çizilmiştir. Ancak bunun külliyen yalan olduğunu ve tarihi bilgilerin hepimizin bildiğini göz ardı etmeye devam ediyorsunuz. O Misak-ı Milli dediğiniz sınırlar, 1916 yılında Sykes ve Picot tarafından çizilmiştir.

Kuvayı Milliye’nin Mustafa Kemal’in Erzurum Kongresi’ni ve Sivas Kongresi’ni organize etmesinin talimatını verenler, çıkar güçlerinin rakipleriydi. Mustafa Kemal ve Kuvayı Milliye üyelerinin padişahın özel yatını gemiye dönüştürerek, İngiliz ve Fransız uzmanlarıyla beraber olduğu, onların yüklediği mühimmatla ve paralarla Samsun’a gittiklerini bilmeniz gerekir.

Ayrıca tarih kitaplarını okuduğunuzda, belki size iki kaynak önerebilirim: “Birinci Adam: Ebedi Şef” ve “İkinci Adam: Milli Şef” diye iki kalınca yazılmış kitap var. Orada da net olarak çerçevesi çizilmiştir. Mustafa Kemal, üç ay gibi bir süre Samsun’a gitme organizasyonunu erteliyor. Çünkü işgal güçlerine, yani kendi efendilerine diyor ki: “Benim ve arkadaşlarımın şu kadar aylık maaşını peşin vereceksiniz, yoksa gitmeyeceğiz.” Yani işgal gücü kuvvetlerinin verdiği talimatları yerine getirdiler.

Kendi kendinizi kandırmaya devam etmekten vazgeçin. Gerçek bir devlet yapılanması, gerçek tarihi bilgilerle olur.