TOPLUMSAL MUTABAKAT GEREKLİDİR AMA NASIL?

0
1252

Toplumsal mutabakat toplumsal güven, refah ve barış ortamının varlığıyla mümkündür. Türkiye’de toplumsal güven ortamını yok ettiniz. Toplumsal refah ortamı bilinçli olarak yok ediliyor. Türkiye’de eşit ortam zaten hiçbir zaman oluşmadı. Adil paylaşım hep siyasi amaçla kullanılan malzeme olarak kullanıldı. İşsizlik bölgeye göre ayrımcılık temelinde değişiyor. Trakya ve Çukurova da var olan alt yapı Kürdistan bölgesinde yoktur. Ege ve orta Anadolu bölgesinde var olan yatırım ve alt yapı olanakları Karadeniz ve Kürdistan bölgesinde yok. Alt yapı devlet yatırımları da adil paylaşım anlayışından uzak siyasi amaçla etnik köken, inanç ve siyasi duruş esas alınarak uygulanıyor. Bu yönlü uygulamalar bilinçli olarak gelişiyor. Bu durum toplumun bir kesiminin diğer kesiminden üstün tutulduğunun kanıtıdır. AK parti dönemi bu ayrımcılığı gideremedi. Son dönemlerde bu durum çok hızla gelişiyor. Bu durumun güven ve barış ortamını da çok olumsuz yönde etkilediğini hepimiz görüyoruz.

Barış ortamı tamamen toplumsal krize dönüştü. Daha önceleri Kürdler değişmeyen devlet politikasının hedefiydi. Alevi Suni ayrımı da hep vardı. Şimdi ise herkes herkesin hedefi haline getirildi. Türkiye’de toplumsal barış ortamı kalmadı ve artık toplumsal barış ortamının oluşması da olanaksızlaştı.

Şimdi ise Bay Erdoğan Kasımpaşalılık naralarıyla yurtdışında yaşayan vatandaşlarında yaşam düzenlerini olumsuz etkiliyor. Bay Erdoğan’ın söylediği her söz, Avrupa’da yaşayan altı milyon civarında Türkiyelinin yaşamını etkiliyor. Komşuları, iş ortamları, sosyal ortamları ve devlet kurumlarıyla ilişkileri tamamen aleyhlerinde gelişiyor.

Bay Erdoğan’ın 2012 yılından beri uyguladığı ayrımcı ve yıkıcı politikalar, Türkiye’de ve dünyada güven, refah ve huzur ortamını bozmanın virüsüne dönüştü. Türkiye’de Kürdlere karşı uygulanan baskı ve zulüm dayatması toplumun diğer kesimlerine karşı da uygulanır oldu. Tek adam zihniyetinin egemenliği Türkiye halkına da dar gelir. Kendilerini Türk kabul edenlerde güven ve barış ortamı geçtikçe olumsuzlaşıyor. Son dönemlerde bu kesimlerde, ‘’sonumuz ne olacak’’ şeklinde tedirginliklerini yüksek sesle ifade ediyorlar.

Toplumda ‘’vatan haini’’ damgasını yemeyen kalmadı. Avrupa Birliğine karşı olumsuz söylemler Bay Erdoğan’ın duygularını, egosunu tatmin ediyor olabilir. Ancak bunu bilelim ki, Bay Erdoğan’ın bu tavırları Türkiye’ye çok kayıp ettirir. Uzun vadede daha çok kayıp ettirir. Kısa vadede daha çok Avrupa’da yaşayan vatandaşların günlük yaşamlarını da çok olumsuz etkiliyor. Günlük yaşamlarının her alanında mağdur oluyorlar. Bay Erdoğan uyarılarımızı realist çerçevede değerlendirmesini tavsiye ederiz. Yeter artık. Kasımpaşa da mahalle muhtarı değilsiniz. Toplumsal mutabakatı sağlayabileceğiniz alan kalmadı. Şunu net olarak görelim. Avrupa Birliğinin çok ciddi sorunları var ama aşarlar. Bu birlik alaya alınacak, tehdit edilecek toplum değil. Çok ciddi sorunların varlığına rağmen dünyanın en çok gelişmiş ve uygar toplumudur.

Bunları özetlerken, Türkiye’de kendilerini Türk, milliyetçi ve devletçi gören çevreler, Türk devletinin tüm olanaklarından yararlanmanın zevkini yaşadılar. Bize dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışıyla Kürd halkına karşı uygulanan zulüm ve baskı dayatmasına taraf olanların yanı sıra sessiz kaldılar.

Cumhuriyet Türkiye’sinin baskıcı ve faşist uygulamalarının mağduru olan Kürd halkının bir bireyi olarak, ben size “gülme komşuna gelir başına’’ söylemini hatırlatırken, halinize gülmüyorum. İçine düştüğünüz rezalete çok üzülüyorum.

Gelin sizlerde insani değerlere sahip çıkın. Kendi yaşamınızın kendi ülkenizde toplumsal güven, refah ve barış ortamında kalıcılaşmasını sağlamak için, bizi görün. Bizi de kendinizi de daha fazla mağdur etmeyin. Toplumsal mutabakat için, Bağımsız Birleşik Kürdistan Devletinin resmileşmesine hizmet edin.

Saygılarımla,
Hüseyin Baybasin