Biz Kurdler, özellikle son yüzyıldır ülkemizi parçalamış ve işgal etmiş olan barbarlar tarafından zenginlik kaynaklarımız çalınırken, toplu halde yok edilmek amacıyla sistemli bir soykırıma maruz kaldık. Hepimiz değilse de çoğunluğumuz, ulusumuza yapılan zulüm ve baskı nedeniyle adeta birer atom bombası haline geldik. Bize en ufak bir dokunuşta patlamaya hazırız. Bu durumda, başımıza bela olan işgalci zulüm odaklarını unuttuk ve birbirimize karşı en acımasız tutumları sergiledik. Bu durum bizi aşırı derecede hassaslaştırdı ve bir o kadar da bilemiş durumda.
Bizi ve welatımızı sömüren işgal gücüne karşı birlikte hareket etmemiz gerekirken, birbirimize acımasızca saldıran düşmanlar haline düşürüldük. Esasen acınacak bir hale düştük. Daha da kötüsü, içine düştüğümüz bu acınacak halimizin farkında bile değiliz. Bu nedenle, ulusça içinde bulunduğumuz durumdan kurtulmak için çalışmalara odaklanamıyoruz. Hepimiz sorumlu davranarak ve welatımıza hizmete odaklanarak kurtuluş kervanını güçlendirmeliyiz. Deneyimli, bilgili ve olanak sahibi olanlarımıza bu süreçte çok daha fazla sorumluluk düşüyor.
Kurdîstan devrimini en az can ve kan kaybıyla başarmak zorundayız. Ancak bağımsız devletimizi oluşturmanın bedeli ne olursa olsun ödemekten kaçınmamalıyız. İçinde bulunduğumuz durumun bilincinde olalım. Çalışmalar ciddiyetle ve planlı organize edilmeli ki, başarılı olabilelim. Kararlılıkla çalışmalara bireysel menfaat arayışları engel olmamalıdır. Buna izin vermemeliyiz. Var olan sorunların çözümü de mücadeleye engel olmadan çözümlenmelidir. Yani mücadelemizi sürdürürken var olan sorunların çözümlenmesi için uğraşmalıyız. Ancak mücadeleden de geri durmamalıyız. Bizim bu sorunların çözümlenmesi ile uğraşımız mücadeleye engel olmamalıdır.
Ülkemizde var olan ulusal dinamiklerin hepsini mücadeleye kazandırmak zorundayız. Kurdizm ideolojisinin gereği de bu stratejiyi gerektirir. Çalışma kardeşlerime saygılarımla bu izahatı gerekli gördüm.