‘‘Türkiye devletinin yapısı çete yapısıdır’’ söylemi bana aittir. Bunu bilenler bilir. 1989 yılında ilk kez bu açıklamayı yapmış olan kişi benim. Bu olayda hala bu yapının değişmediğini gösteriyor. Sedat Peker, Erdoğan Efendiye çok yakın bir şahıstı. Sedat Peker ilk kez bu açıklamaları yapmaya başladığında onun hakkında fazla bilgi sahibi değildim. Malum yirmi beş yıldan fazla yabancı bir ülkede hapiste rehin tutuluyorum. Ayrıca benim alanım değil. Hem Kurd sorunuyla ilgili olmayan haberleri öğrenmeye zamanım yoktu hem de ilgili olduğum bir alan değildi. Sedat Peker’in açıklamalarından sonra birçok basın çevrelerinin açıklamaları üzerine geçmişiyle ve şimdi yaptıklarıyla ilgili bilgiler edindim. Bu adam Bay Erdoğan’ın kendisinin propagandasını yürüten aracın içinde propaganda yürüttüğüne dair fotoğraflı olarak birçok haber ulaştı. Bay Erdoğan’ın korumaları onu koruyorlardı. Demek ki Sedat Peker’in içinde insani değerlere bağlılık mayası var ki, annesinden emdiği sütte bir asalet var ki, o çalışmaları sürecinde gördüğü yanlışları ve kusurları ifşa etmeye başladı. Hizmet ettiği kuruma ve şahsiyete diyor ki; sizin yaptıklarınız yanlıştır ve bu yanlışların halka, devlete ve insanlara yararı olmayacak. Bunları demeye başladıktan itibaren ona düşman kesildiler. Devleti yönetenler ve devlet adına çıkar sağlayan çevreler bu şahsa düşman kesildiler. Bu Türkiye devletinin yapısının gereğidir.
Buna rağmen boş bir evde nöbet bekleyen şahsiyetleri gidip kurşunlamak terör devlet yapısını da aşan bir ahlaksızlıktır, ayıptır ve çirkinliktir. Sedat Peker şimdi eline silah alıp sokaklara çıkarak saldırı yapmıyor. Bildiklerini açıklıyor. Bir insanın bildiklerini açıklayabilmesi çerçevesinde onun hakkıdır. Türkiye devletinin de onun açıklamalarını soruşturup doğruluk payının olup olmadığını öğrenmeleri gerekir. Bu nokta da şunu hatırlatmak isterim. Benim davamla ilgili İngilizce yazılmış olan bir kitapta yayıncıya ve bana ceza kesildi. Türkçe olarak yazılmış olan ‘‘TEYRÊ BAZ’’ kitabı içinde dava açıldı. Bu davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıdık. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları bizim internet sitemizde bulunuyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gerekçeli kararında; Hüseyin Baybaşin bir Kurd işvereni ve siyasi şahsiyettir, diyor. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, başbakanı ve devlet yöneticileri olarak bu kişinin dediklerini araştırıp soruşturmadınız. Araştırıp soruşturmadığınız için söylediklerinin iftira olduğunu söyleyemezsiniz, dediler. Türkiye’ye para cezası verdiler. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu kararla keyfi kararlar alamazsın, dedi. Kitabı yayınlayan Mahmut Ünal beye tazminat ödemek zorunda kaldılar. Kararı alan mahkeme heyetinin içerisinde Türk hakim de vardı.
Orada maaşıyla geçinen bir kişinin kapısının önünde kurşunlanması Erdoğan Efendinin kapısının önünde bekleyen görevlinin kurşunlanmasıyla eşdeğer görülmesi lazım. TBMM, bakanlık veya cumhurbaşkanlığı önünde bekleyen görevlinin kurşunlanmasını da ahlaksızca görürüm. Doğruların halk tarafından anlaşılması daha yararlı olacağı inancıyla hem Türkiye’de hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla insanların kendini ifade edebilme hakkı güvence altındadır.
Eğer Sedat Peker’in söyledikleri yalansa yargılayabilirsiniz. Söylediklerinin doğruluğunu veya yanlışlığını araştırmanız için önce soruşturma açmanız lazım. Benim o dönemde yaptığım açıklamalara yönelik hiçbir savcı soruşturma açma cesareti gösteremedi. O dönem TBMM’de soruşturma komisyonu kuruldu. İlgili milletvekilleriyle kendim görüştüm. Sonra Mesut Yılmaz bizzat müdahale ederek o çalışmaları durdurdu. Soruşturma yapılmasının önünü kesti. Bu korkaklık olduğu kadar kendi suçlarını örtbas etme çalışmasıdır.
Sedat’ın evinin önündeki kişiye kurşun sıkmak onu susturmaya yönelik bir operasyon olduğunu gösteriyor. Bugün halkın çoğunluğu bilgili ve eğitimlidir. Halk sizin gibi aptal değil.
Gerçek bir devlet yapılanmasıyla Türkiye devletinin halkını yönetmesi amaçsa onun gereğinin yapılması lazım. Biz Kurdler böylesi baskı, dayatma ve çirkefliklerle mücadele ederek kendi bağımsız devletimizi resmileştirmeye odaklandık. Halkımız en azından kendi kendini yöneterek onurlu ve güvenli bir yaşama ortamı oluşturmalıyız. Kendini Türk olarak kabul edenlere nasıl bir yaşam sunuyorsunuz? Ya sizin pislik düzeninize boyun eğecekler ya da düşman sayılacaklar. Hani demokrasiden bahsediyorsunuz. Farklı görüşlerin kendini ifade edebilme hakkından söz ediyorsunuz. Sedat Peker Türkiye’yi yönetenlere karşı muhalif bir kişilik değil. Bay Erdoğan’ın çok yakını olan bir insan. Onun adına mitingler düzenlemiş bir insan. Devletin işleyişine tanık olmuş bir insan. Onu susturmaya çalışacağınıza insan olmayı öğrenip söylediklerini soruşturun.
Şimdiye kadar bu şahısla ilgili açıklama yapmadım. Bu adam doğruyu söyledi diye devletin çetelerine hedef olmuşsa biz buna durun bakalım, demek zorundayız. Bu çerçevede haddinizi bilin ve durun bakalım. Eğer söyledikleri yalansa onun için yargılayın. Söyledikleri doğruysa soruşturmaya tabi tutun. Önce savcılarınız görevlerini yapsın. Görevlerini yapmıyorsa insanları tehdit ederek başarılı olamazsınız. Benim olayımda başarılı olamadılar. Bunda da başarılı olamayacaklar.