Hollanda sosyal medyasında dünden beri tartışılan bir konuya açıklık getirme gereğini duyuyorum.
Bir kaç ay önce bir vatandaş benim bitişiğimdeki hücreye getirilmişti. Salı günü sabahleyin bu vatandaş hastaneye kaldırıldı ve koronavirus taşıyıcısı olduğu tespit edildi. Ancak bu adam burdayken ne ben ne gardiyanlar ne sağlık bölümü ne de mahkumlar bu adamin korona virüs olduğunu bilmiyorduk.
Şimdi tartışılan, hollanda adalet bakanlığının bu adamın bu virüsü taşıdığını biliyor olduğudur ve benim bitişiğimdeki hücreye bilinçli olarak getirildiği yönündedir. Bunun ne kadar doğru olduğu hususunda bir yorum yapamayacam. Ama bu adamın en başta bana bazı görevlilere ve hemşirelere virüs bulaştırdığı doğrudur. Bazı personel görevlileri ve hemşireler kendi evlerinde karantinaya alınmışlar. Ben ise yüzde 70’ini atlattım gibi. Benim vücudum bu tür virüslere yenilmeyecek kadar güçlüdür. Xweda her zaman olduğu gibi bu tür virüslere karşı da en iyi şekilde koruyor. Hollanda Başbakanı Mark Rutte’de Türkiye’nin Recep Tayyip Erdoğan’ı gibi kirli bir kişiliktir. Hollanda başbakanı olmaktan çok Hollanda’daki sübyancı kulübün başkanıdır. Recep Tayyip Edoğan’ın bütün Türkiye’nin Cumhurbaşkanı değil de İslami fundamentalist terörizminin lideri ve cumhurbaşkanı olduğu gibi.
Ben, gerçekten çok iyiyim, bizim soydaşlarımız başkalarından duyacağına doğruyu benden duymaları için bu paylaşımı gerekli gördüm. Hollanda’daki sübyancı kulubü, Hollanda adalet sisteminin egemenidirler. Erdoğan terörizminin Türkiye’de egemen oldukları gibi.
Ama bu iki gerizekalı grubun anlayamayacağı husus, benim vücudumun her türlü virüse karşı bağışıklığı vardır. Dolayısıyla bana hiçbir şey yapamazlar. Diğer bir husus ta Kurdistan Birleşik devletlerinin resmiyet kazanması gerekiyor. O da benim görevimdir. O görev tamamlanmadan benim ölmem de mümkün değil. Anladınız mı aptal Mark Rutte ve barbar Erdoğan.
Saygılarımla, Hisên Baybas