Erdoğan ve çetesi, çok bilinçli ve sinsice, Türkiye’yi savaşa sürüklemeye çalışıyorlar.
Bu pislik oyunda, iki temel neden vardır.
1- Bay Erdoğan ve çevresi, yaptıklarıyla insanlığa karşı çok ağır suçlar, savaş suçu, devlet malını sistemli olarak çalmak, rantçı çevresinin çıkarına, görevlerini kötüye kullanmak gibi suçları işlemek.
Türkiye Devlet yönetimini, bilinçli olarak ve sistemli bir şekilde şeriat sistemine sürüklemek amacıyla yaptıklarına yasal alt yapı oluşturmuşlar ise de, böylesi uygulamalar amacıyla Anayasa’nın temel maddelerinin ihlalidir.
2- Sübyancı ve ahlaksızlığının yanı sıra, ucuz bir faşist kişilik olduğunu çok iyi bilen MHP çevresi, bu şahsı gözden çıkarmışlardı. Erdoğan’ı destekleyerek, kendisini kurtarırken, Erdoğan ve Türkiye’yi geriye dönüşü olmayan bataklığa sürükledi.
Bu iki nedeni, Türkiye’yi iç ve dış savaşlara sürüklemek amacıyla kullanıyorlar. Yani, Bay Erdoğan ve çevresi, Türkiye’de işlemiş oldukları ağır suçların hesabını vermemek amacıyla Türkiye’yi savaşa sürüklüyorlar. Türkiye’de savaş olduğu zaman, Bay Erdoğan, “biz olmasak, Türkiye’yi yok edecekler” diye yalan içerikli propaganda ile, kendisini korumak için ortam oluşturuyor.
Aynı şekilde, bitmiş, tükenmiş olan sübyancı Bahçeli, faşist ideolojiyi Bay Erdoğan’a kabul ettirerek, ülkücülük adıyla Erdoğancılık yaparak kendisine yer edinmiş oldu. Durumun böylece sürüp gitmesini istiyorlar. Erdoğan, kendisi ve rantçı çevresine, Bahçeli sübyancısı da yalnızca kendisine hizmet ediyor. Bu durumun görülmesi şarttır.
Dünya’da hiçbir güç, Türkiye’yi alıp götürmekle veya yok etmekle meşgul değildi. Türkiye’yi yıkıma götürecek olan nedenler, yalnızca faşizmin zulüm politikasıdır. Türkiye’nin kuruluşundan bugüne kadar, Türkiye devlet faşizminin ve barbarca zulüm politikasından dolayı en çok mağdur olmuş Kurd’ler bile Türkiye’nin yok olması için çalışmıyorlar.
Kurdistan Birleşik Devletleri’ni inşa edip resmileştirmek amacıyla Hükümet kurmuş olan bizim siyasi hareketimiz de, Türkiye’nin yok olması için çalışmıyor. Bizler, Türkiye devlet gücünün, Kurdistan’da işgal etmiş olduğu topraklardan çekilmesini istiyoruz. Bu da, Türkiye’yi yok etmez. Aksine Türkiye’yi işgalci ve zulüm devleti olmaktan kurtarır. Böylece, Türkiye’nin önü açılır. Türkiye’nin beka sorunu yoktur. Türkiye’yi yöneten çapulcu, hırsız ve faşistlerin beka sorunu, yok olmak durumları vardır. Saddam gibi, Hitler gibi.
Türkiye, Kurdistan topraklarından çekilip, kendi vatandaşlarının güvenlik ve refah içinde yaşamalarını sağlamakla ve Kurdistan Birleşik Devletleri ve Kurdistanlı’larla iyi komşuluk ilişkilerini sağlamak amacıyla çalışırsa eğer, bu öncelikle, Türkiye ve vatandaşları için en iyi en doğrusu olur.
Yani minneti yok. Bizler Kurd’üz. İşgal güçlerini kendi vatanımızdan çıkarıp, kendi vatanımızda, uygar Devletimizin güvenli çatısı altında yaşamımızı idame edeceğiz. Bu, bizim soylu Halkımızın doğal ve hukuksal hakkıdır. Dünya’nın hiçbir gücü de bizleri bu hakkımızdan vazgeçiremez. Sürgünde yaşamak zorunda kalmış olan soydaşlarımız, tatil için bile Türkiye’ye gittiklerinde, uyduruk bahanelerle göz altına alınıyor, tutuklanıyor ve mağdur ediliyorlar. Kendi vatanımızda, soylu Halkımıza yönelik, sürekli ve sistemli olarak barbarca soykırım uygulanıyor.
Bizim, bu ahlaksızlığa karşı, sonsuza dek sessiz kalmamızı beklemek başlı başına barbarlıktır.
Bizler, Türkiye’nin yok olmasını istemiyoruz.
Türkiye’nin Halkımıza yönelik zulüm ile soykırım dayatmasına son vermesini, zorla işgal etmiş olduğu vatanımızdan çıkmasını istiyoruz. Bu kadar açık ve basit.
Bugün Türkiye’de ellerinde güç olan barbarların, sürgünde yaşayan soydaşlarımıza yönelik keyfi tutuklamalarla eziyet etmeye devam etmeleri halinde, Halkımızın karşılık verme hakkını kullanacağını benden duysunlar. Bu ucuz tutuma son vermelerini tavsiye ederiz.
Dem xweş.
19-07-2019
Saygılarımla, Hisên Baybaş