TÜRKİYE’Yİ KİMİN YÖNETTİĞİNDEN BİZ NE?

0
818

Biz bu konuya sürekli değiniyoruz. Bunlar arasında ki fark, ak itle kara it arasındaki fark kadardır. CHP Kurd halkını yok etme temelinde kurulmuş bir partidir. CHP’nin temelini birinci dünya savaşında işgal güçleri atmışlar. Kuvayı Milliye, Mustafa Kemal ve onun yandaşları da onlar tarafından atanmış maaşlı memurlardır. Halkımız bilmiyorsa, arşivlere baksınlar. Bu konuyla ilgili yazılmış kitaplar var. ‘‘Ebedi Şef Birinci Adam’’ adlı bir kitap var. Mustafa Kemal’in yaşamını anlatıyor. ‘‘Milli Şef İkinci Adam’’ kitabında da İsmet İnönü’nün hayatını anlatıyor. Bu iki kitapta da anlatıldığı gibi Mustafa Kemal, İngiliz ve Fransızlardan kendilerini ve Kuvayı Milliye mensuplarının hepsini üç aylık maaşının hepsini peşin almadan İstanbul’dan Samsun’a yola çıkmayı kabul etmedi. Üç aylık maaşını peşin istedi. O kitapta tarihler de net olarak yazıyor. Haftalarca arkadaşlarının ve kendisinin üç aylık maaşını peşin almadan gitmeyeceğiz, demiş. CHP’nin temeli bu şekilde atılmıştır. Temeli Kurdlerin cezalandırılması üzerine atılmıştır. Kurdleri cezalandırılmalarının nedeni de, Osmanlı’ya karşı savaşmak kaydıyla İngiliz ve Fransızların öncülüğünde ki işgal gücüne teslim olmadı ve işbirliğini kabul etmedi. Bağımsız Kurdistan devleti kurma hakkını da öylece kaybetti. Osmanlı nasıl yok edilmek istendiyse sonrasında Kurdler de yok edilmek istendi. Mustafa Kemal ve CHP’nin kurucuları da bu işle görevlendirildiler. Yoksa dünya devletleri Dersim’de ve Kurdistan’ın dört bir tarafında soykırım yapılırken sessiz kalmazlardı. Neticede kendi konsolosluklarının verdiği bilgiye rağmen cevap bile yazmamışlar.
Kemal Kılıçdaroğlu, yarın çıkıp; ‘‘bizim ne hakkımız var Suriye’ye ve Irak’a gidip orada ki Kurdlerin kendi haklarını korumalarını engellemeye çalışmak hakkımız değil. Bu kanunsuzluktur ve suçtur. O zaman Kurd vatandaşlarımıza biz kardeşiz diyemeyiz. CHP olarak biz buna karşı çıkıyoruz.’’ derse, merhum Turgut Özal gibi onu zehirlerler. Kılıçdaroğlu, bunu çok iyi biliyor.
Bu süreçte Kurd kimliği ile Türk politikasına emek vermiş olan hemşerimiz ve dostumuz Hikmet Çetin Bey ve Abdulkadir Aksu beyefendinin çıkıp devlete; ‘‘Devletliğinizi bilin. Irak ve Suriye sınırları içerisinde Kurdlerin kazanımlarını engellemek Türkiye’nin hakkı değildir. Türkiye sınırları içerisinde ki Kurdlerin de bizlere, devlete tepki göstermeleri ve karşı çıkmaları doğaldır.’’ demeleri gerekiyor. Ak Partinin kurucuları arasında yer alan ve hala aktif olarak siyasetin içerisinde yer alan isimlerini saymak istemediğim insanların da buna daha fazla sessiz kalmamaları gerekiyor.
Birçok Kurd siyasi çevrelere, Güney Kurdistan Bölgesel yönetimi hükümetine ve özellikle de Barzani ailesine yönelik olumsuz söylemler de bulunuyorlar. Onların bu saldırıları engelleme güçleri var mı, onu gözden geçirmeleri gerekiyor. Türkiye devletinin parasıyla geçinenler, Türkiye devletinin olanaklarıyla zengin olanlar, Kurd halkının oylarıyla o kazanımları edinenler, Türkiye’de bugün devlet görevlileri olanlar ve devlete elli altmış yılın üzerinde hizmet edenlerin bizim konuştuğumuzdan daha fazlasını konuşmaları gerekiyor. Pisipisine ölmeyi beklememeleri lazım. Kurd halkı kimsenin babasının oyuncağı değildir. Ayrıca Türkiye devletine ve daha önceki misyonu olan Osmanlı’ya bir ihanet içinde bulunmamıştır. Fakat 1514 yılından beri Kurdlere zulüm ediliyor. 1923 yılından beri de cumhuriyet Türkiye’si sistemli olarak Kurd halkına yönelik barbarca uygulamalarla soykırımı dayatıyor. Bunlar sır değil ve biliniyor. Bunların biliniyor olmasına rağmen Türkiye devleti içerisinde görev yapıp Kurd halkının oylarını orada kullanmaya çalışanların bunu çok iyi muhasebe etmeleri gerekir.
Özellikle inançlı insanların, demokratız diyenlerin burada açık bir şekilde karşı çıkmaları gerekir. Pisipisine ölmekle ne kazanacaklar. İnsanlar yaptıklarıyla hatırlanırlar ve o şekilde yaşarlar. Ölüm herkesin sonudur.
Kurd halkı tüm oylarını bir başka partiye de verse bunlar yine Ak Parti ile birleşir ve aynı sistemi yürütmek için çalışma yaparlar. Eğer Kılıçdaroğlu bunların yapacaklarına engel olmaya çalışırsa onu da dışlarlar. Biz Ak Parti’ye oy vermeyip CHP’ye oy verirsek o zaman Kurdler için daha iyi olur, diye düşünmek akıl kârı değildir. Gerçeklikle de alakası yoktur. Bunu herkesin anlaması ve kabul etmesi gerekir. Bunları tarihi bilgilere dayanarak ifade ediyoruz. Her Kurdün, Kurdlüğe sahip çıkması namus ve şeref borcudur. Kurdlük yalnız benim boynumun borcu değildir. Canlarını Kurdistan kurtuluş mücadelesine feda etmiş insanlar Kurd halkının çektiği ızdırabın sorumlusu değildirler. Kurdistan’ın kurtuluşunu sağlamak yalnızca onların görevi de değildir. Dağ başında on binlerce insanımız var. Bunların hepsi bizim kardeşlerimiz ve evlatlarımızdır. Bunlar bizim düşmanlarımız değildir.
Kurd halkı adına hizmet ettiğini iddia Avrupa’da eden bazı çevreler var. Bunların içerisine ihanet odakları, hainler ve ajanlar yerleştirilmiş. Onları bu tür kirli oyunlarla meşgul edip Kurd halkının asıl beklentilerinden uzaklaştırıyorlar. Kurd halkı adına siyaset yaptığını öne sürerek, on binlerce insanın canını sunarak güçlendirdiği bu siyasi hareketlerin Kurd halkının tamamına hizmet etmektir. Kurd halkına yol göstermektir. Onların kapısına dayanıp şunu yapacaksınız, bunun yapacaksınız diyerek ukalalık yapmak değildir.
Kurd halkını rahatsız edip neden incitiyorlar? Çünkü barbar Türk devletinin, özellikle de sol görüşlü çevrelerin ve diğer taraftan dinci çevrelerin aralarına girerek birbirleriyle uğraştırmayı amaçlıyorlar. Yapılan kirli oyunları görenleri de susturulmaları için her türlü çalışmaları yürütüyorlar. Arkalarında Türkiye devletinin gücü, desteği ve çalışmaları var. Bizim insanlarımız o kadar fazla bilgili ve olanak sahibi değildirler. Buna rağmen Kurd halkının kurtuluş mücadelesini sağlamak için mücadele ediyorsanız, bunu Kurdlere rağmen yapamazsınız. Kurdleri koruyacak ve iş imkânlarının geliştirilmesine katkı sunacaksınız. Yapamıyorsanız da engel olmayacaksınız. Siz bunun aksine eğitim görmelerine ve işlerini geliştirmelerine engel oluyorsanız, Kurd halkına düşmanlık yapıyorsunuz, demektir. Diğer taraftan, bunları düşman ilan etmekte doğru değildir. Ama kusurlarını ve eksikliklerini görmelerini de sağlamamız gerekiyor.
Konumuza dönecek olursak, Türkiye devletini kuranlar ve yönetenler, Merhum Turgut Özal hariç hepsi birbirinden farksızdır. Ak köpek vya kara köpektir. Bu kadar basittir. Kurd halkı kendi davasına sahip çıkmalı, kendi sorunlarını çözmeye odaklanmalı ve bunu başarmayı hedefleyerek müşterek hareket etmeleri gerekir. Bunu yapamazsak hepimiz yok oluruz.
İsmail Beşikçi; katıldığı bir toplantı da devletiniz olmazsa mezarınız bile olmaz, demişti. Bu bir espri değil. Bu aslında Kurd halkının yüzüne tükürmektir; ama haklıdır. Bizim welatımız olmazsa mezarımızda olmaz, kimliğimizde. Mezarımız ve kimliğimiz olamayacaksa biz zaten yokuz, demektir.
Türkiye’yi kimin yönettiğinden biz ne?
Türkiye’de cumhurbaşkanı kim olacakmış, bize ne?
Türkiye’yi kim yönetecekmiş, ak köpek mi kara köpek mi, bize ne?
Biz Kurdüz ve Kurdistan’ın resmileşmesine odaklanmamız gerekiyor. Sonuç ölüm olacaksa bile, bari ölümümüz bir işe yarasın.