Tarih: 14.11.2022
Saat: 10:00
Taksim İstiklal Caddesi’nde meydana gelen olay bölgesinde yaşayanların çoğu Kurdistanlı soydaşlarımızdırlar.
Kurd kimlikli, Kurd siyasi hareketine bağlı hiçbir güç, bu şekilde ve bu bölgede böyle bir eylem yapmayı düşünemezler. Elbette ki, bu olayın şiddetle kınanması gerekir. Çünkü bu olay tamamen sivil ve savunmasız insanlara yönelik yapılmıştır.
Olayın gelişimine baktığımız zaman Türkiye devletinin bilinçli olarak Kurdlerin kazanımlarının hedeflenmesini organize ettiği görülüyor.
Eliyle koymuş gibi şahsı bulacaksın, bu kadar basit ve bu kadar hesapsızca bir çalışma sonucu böyle büyük bir eylem yapılmış olabileceğini kabullenemeyiz. Bu kadar büyük bir şiddet eylemini geliştirecek olan çevreler eylemi gerçekleştirecek olan şahsın nasıl kurtarılması gerektiğinin de hesabını ve gereğini yapabilecek kapasitede olmaları gerekir.
Ayrıca bu eylemi yapan Yunanistan’a kaçırılacaktı ve orada öldürülecekti ki örtbas etsin.
Eğer böyle bir durum olsaydı olay yerinden yüz metre ötede öldürürlerdi ya da hiç görülemeyecek şekilde uzaklaştırırlardı. Bu öyle bir ucuz hesapla yapılmış ki, bu şahsın olaydan hemen sonra görülmesi, tutuklanması ve bu açıklamaların hepsi önceden hesaplanmış ve belirlenmiş çalışmalardır.
YPG’yi terör örgütü listesini aldırmak, Kürtlerin ulusal Kurtuluş mücadelesi alanındaki kazanımlarını etkisizleştirmek, Kurd halkına rencide etmek, Kurd halkına yönelik esasen terör uygulayan Türkiye devletinin mağduru oynaması şeklinde de görülmesi gerekir. Esas mağdur olan Kurd halkını suçlu göstermek gibi ucuz bir hesaptır. İnsanlarımız buna aldanmasınlar. Kendilerini Türk olarak kabul eden insanlarda böylesi ucuz bir muhasebeye aldanmasınlar. Bu bir oyundur. Bu olayla ilgili Kurdistan’ın hiçbir siyasi hareketin böylesi bir olayı yapmaları mümkün değildir. Bu olaydan ötürü katledilmiş insanların ve yaralanmış olan insanların kimliklerine bakın. Çoğu Kurddür. Kurdistan’ın hiçbir siyasi hareketi bunu yapmaz ve ayrıca tezgahlanmış olan bu olayın ne kadar ucuz bir muhasebe ile tezgahlandığını da devlet yetkililerinin özellikle Süleyman Soylu’nun açıklamalarından net olarak görebilirsiniz.
Üzüntülerimizle beraber bu gelişme tamamen Türkiye devletinin siyasi bir tıkanıklığını aşmaya yönelik bir anlayışla yaptığını görebiliyoruz. Bağımsız bir araştırma yapılacağı zaman bu net olarak ispat edilebilir.
