Türkiye devletini yönetenler, içinde bulundukları sıkıntılı dönemi aşmak için yeni olaylar icat ederek, Halkın dikkatini sorunlardan uzaklaştırmayı amaçlıyorlar.
Ak Parti’nin Dünya’yı İslamlaştırma projesi “Müslüman kardeşleri” karı kılığında koyun gibi kabul ettirmeye çalışma gayreti tutmadı. Bay Erdoğan, bunu Kuzey Afrika ülkelerinde, Orta Doğu, Kafkaslar ve Orta Asya’da var olan Turki Cumhuriyetlerinde uygulamaya çalıştı. Sinsice uyguladığı bu plan Mısır’da Müslüman kardeşleri hükümet bile yaptı. Suriye’de Erdoğan’ın planı, Dünya devletlerince fark edildi. Bu nedenle Dünya’yı İslamlaştırma planı, boğulmaya mahkum oldu. Öfkelenen Erdoğan, kendi yandaşlarıyla İŞİD denen terör örgütünü organize ederek yıkıcı eylemlerine Kurdistan’da yükselen kurtuluş mücadelesini yok etmeyi hedefleyerek başladılar. Bu yıkıcı planı, İŞİD gibi birçok terör örgütünü de organize ederek yaşamaya geçiremeyince, başarılı olamayacağını anlayınca yeni stratejiler geliştirdi. Özgür Suriye ordusu, milli Suriye ordusu gibi yeni terör örgütlerini Türkiye’nin ordusu, silahlı kuvvetlerinin bünyesinde koordine ederek amacına ulaşmayı hedefleyen Erdoğan ve yandaşları, gün geçtikçe bataklığa sürüklendiler. Türkiye’yi Suriye’ye yerleştirmesi, Irak’a sürekli olarak saldırması, Kurd ulusal kurtuluş mücadelesini yok etmeyi hedeflemesi, Libya’ya Türkiye’yi taşıması ve sürekli olarak sokak serserisi gibi sarhoş naralarını bağırarak meydan okuması, kendisini büyük ve olumlu beklentilerle kurulan Ak Parti’yi, Türkiye’yi ve yandaşlarını sürüklediği bataklıktaki son çırpınışlarıdır. Bay Erdoğan, bu yıkıcı planları yaşama geçirmeye çalışırken, kendisi ve çevresine oluşturduğu olağanüstü servet ile kendisine ve yakın çevresine dokunulamayacağını sanıyor.
Cumhurbaşkanlığı yapmış olan Abdullah Gül, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan gibi şahsiyetlerin, Erdoğan çetesine dönüşen Ak Parti’den ayrılmalarının nedeni de budur.
Türkiye, Suriye, Irak, Libya gibi ülkelerde yaptığı yıkıcı faaliyetlerin tutmadığını anlayan Erdoğan, şimdi de Orta ve Batı Avrupa’da Kurdlere saldırıları organize ettirerek ortalığı karıştırmaya çalışarak, dikkatleri kendi yaptığı yıkıcı faaliyetlerden uzaklaştırmayı hedefliyor.
Erdoğan’ın Avrupa’daki yıkıcı faaliyetleri yeni değil. Seçim süreçlerinde ve kendisinin zor durumda olduğu dönemlerde, milletvekillerini, Avrupa’da yandaşlarını kullanarak yıkıcı eylemler ve Türkiye’de bulunan zor durumdaki ilticaları Avrupa’ya zorla sürmeyi organize ederek tehditvari sarhoş naraları atarak ortalığı karıştırmak gibi alışkanlığı vardır. Şimdi, Avrupa’da kurd soydaşlarımıza saldırıları da Erdoğan’ın bizzat kendisi, kendisine bağlı çetesiyle organize ettiğini çok iyi biliyorum. Kurdlere saldırıya tepki olacağını, ortalığın karışacağını umuyor.
Çok net olarak söylüyorum, Erdoğan ve çetesi başarılı olamayacaklar.
Hitler denen kişilikten esinlenen Erdoğan ve yandaşlarının sonu, Hitler ve yandaşları gibi olacağından hiç endişeniz olmasın. Ancak, Erdoğan çetesinin organize ettiği yıkıcı faaliyetlerin tahribatı çok büyük olacak ve derin yaralar oluşacak. Erdoğan bu durumu kendisine malzeme yapacak.
Kurdistani siyasi hareketler, Avrupa’daki çalışmalarının yasal çerçevede olmasına özen göstermelidirler. En önemlisi de provokatör ajanların, Kurd siyasi hareketlerin faaliyet alanına girmelerine çok dikkat edilmelidir. Bu konu çok önemlidir. Türkiye devleti bu tür pislikleri sürekli olarak yapar.
Yirmi yıl önce Londra’da benim yakınlarıma yönelik organize edilen provokatif olayın da kaynağı Türkiye devletinin kendisidir. Fransa’da ve Avusturya’da oluşan olaylar da Erdoğan çetesinin Türkiye devleti adına yaptırmış olduğu provokatif eylemdir. Bu durum çok ciddidir. Fransa ve Avusturya’da yeni oluşan olaylara karşı güvenlik birimlerinin içine sızmış olan Erdoğan çetesinin ajan provokatörleri vardır. Aynı ülkelerde ve başka ülkelerde benzeri olaylar olacak.
Yeni oluşacak olayların yaşanacağı ülkelerin polis birimlerinin arasına sızmış olan Erdoğan çetesinin ajanlarını teşhis edip teşhir edelim.
Saygıdeğer Kurd soydaşlarımızın çok duyarlı olmalarını rica ediyorum. Kurdistani siyasi hareketlerin çok sorumlu davranmaları, dikkatli olmaları ve çok bilgili, yetenekli olgun şahsiyetleri görevlendirmeleri önemlidir. Yerel yetkililerle samimi ve iyi ilişki geliştirmeleri şarttır. Böylece, olayların gelişmesine engel olunması olanaklıdır.
Biz Kurdlerin, kendilerini Türk olarak kabul eden vatandaşlarla hiçbir sorunumuz yoktur. Biz Kurdlerin, Faşist Türkiye devletinin biz kurdlere yönelik barbarca uygulamaları, zulüm dayatmalarıyla sorunumuz var. Biz Kurdler, kendimizi koruyacağız. Kendimizi savunacağız. İşgalcileri, Kurdistan topraklarından kovacağız.
Saygılarımla, Hisên Baybas