Yağlı ve sulu boyalarla yaptığım resimler için, resim dersi alıp almadığımı soran arkadaşlara yanıt. Kürdçe düşünüp Kürdçeyi de düzgün konuşabilen her Kürd doğal ressamdır, şairdir sanatkârdır. Benim rüyalarımda Kürdçedir. Ressamlık tutkumda Kürdlüğümden geliyor.
Yazdığım bazı şiirler için değişik yorum ve sorular bana ulaşıyor. Yazdığım şiirimsi yazılar, öz Kürd ve Kürdistanlılık ruhunun dışa yansımasıdır. Yazan benim ama yazdıran Kürdistani ruh yapısıdır. Kürdlük adına haykırıştır. Bireysel değil. Kişiye özgü de değildir. Tamamen Kürdlüktür.
Birçok insanımız bana, ‘’senin için ne yapabilirim’’ veya benzer içerikte mesaj ve sorular gönderiyorlar. Vay yüreği büyük kardeşlerim. Sağ olun sorduğunuz için. Eğer sorduklarınızda samimiyseniz, benim için Kürdlüğe hizmet edin. Kürdçe düşünün, Kürdçe konuşun. Kürdçe yaşayın. Bunlar bile ulusal kurtuluşa hizmettir. Basit ve küçük işlerle uğraşmayın. Kaliteli, verimli ve saygın işlerle uğraşın. Kaliteli eğitime önem verin. Dayanışma içinde olun. Kürdlüğü bireysel değil ulusal çerçevede görün ve öyle değerlendirin. Olumsuzlukları değil olumlulukları esas alın. Sorunları doğru tespit edin ve samimiyetle çare için uğraşın. Şikâyetlerle sınırlı kalmayın. Asla mazeretlere sığınmayın. Asla hazırla yetinmeyin. Üretkenliğe yoğunlaşın. Üretimi, verimliliğe dönüştürün. İsraftan kaçının. Her türlü israf ziyandır, zarardır. Boşa zaman tüketmek, boş konuşmak çok ciddi israf ve günahtır. Adınız Kürdçe, duygularınız Kürdçe, sevdanız Kürdçe, plan ve projeleriniz gibi düşüncelerinizde büyük ve Kürdçe olsun. Pozitif düşünün, pozitif konuşun ve hedefiniz çok büyük olsun ama Kürdçe olsun.
Sohbetleriniz Kürdçe olsun. Bağımsız Kürdistan’ın resmileşmesine mutlaka katkınız olsun. Bu inançla dualarınız mutlaka Kürdçe olsun. Bağımsız Kürdistan’ın resmileşmesi için Kürdçe dua etmeniz bile Kürdlüğe hizmettir. Bağımsız Birleşik Kürdistan Devleti’nin resmileşmesi için her Kürdün sorumluluğu vardır. Dua etmek bile sorumluluk çalışmasıdır. Benim için neler yapabileceğini soran herkes için isteklerimi sıraladım. Fazla isteklerim yok değil mi? Soru soran herkesin her sorusunu yanıtlayacağım ama şimdilik bu kadarını yanıtladım.
Kürdistan’ın dışında, diasporada, gurbette, sürgünde yaşamak zorunda kalmış olan çilekeş soydaşlarımdan rica ediyorum. Hepimiz insanız ve bir gün öleceğiz. Ölülerimizi mutlaka Kürdistan da defnedelim. Ölülerimiz Kürdistan’ımızda Kürdçe uyusunlar. Mezarlarımız Kürdistan’da olsun ve mezar taşlarının yazıları Kürdçe olsun. Bu husus çok çok önemlidir. Bari ölürken sürgünde kalmayalım. Belki bilmiyorsunuz, cennetin dili Kürdçedir. Dini inançlara göre Kürdistan Nuh peygamberin tufandan sonra gemisi Agiri Ararat dağında konaklamış. Tewrat ve İncil bunu söylüyor. Kuran da ‘’Cudi dağı’’ diyor. Bu dağların ikisi de Kürdistan topraklarının tam ortasındadır. İnsanlığın doğuşu Kürdistan olduğuna göre ölüm de Kürdistanda olmalıdır. Demek ki bizi yaratan hesabı böyle yapmış. Demek ki cennet Kürdistan’dadır. Cehennemde güneş küresinde olmalıdır. Zebaniler cehennemlikleri güneşin üstüne üstüne fırlatıyorlar. Demek ki evrenin en kızgın küresi güneş olduğuna göre cehennem de orada olmalıdır. Kürdçe düşünce ve Kürdistan’i mantık böyle diyor.
Kürdistan’i duygu ve düşüncelerle kalınız.
Kıymetli zamanınızı ayırıp yazılarımı okuduğunuz için pişman olmadığınızı dilerim.
Kürdistan’a serbexera her biji.
Saygılarımla,
Hüseyin Baybaşin