ZORLUKLARIMIZI VE HEDEFİMİZİ BİLEREK BAŞARIYA ODAKLANALIM

0
1240

Çok zor da olsa halka doğruyu söylemek halkı başarıya motive eder. Doğruyu halktan gizlemekse, halkın kendi yolunu ve istikametini bulmasına engel olunur. Halk içinde bulunduğu durumun zorluklarını bilmelidir ki yolunu ve istikametini bulmaya odaklansın. Biz Kürdlerin en önemli zorluğu, bizim adımıza siyaset çalışmaları yürüten çevrelerin bizleri eksik ve yanlış bilgilendirmeleri, kendilerinin de kurtuluşumuzun mücadelesinde başarılı olabilmemiz için tarihi doğruları göz önünde bulundurup içinde bulunduğumuz dünya düzeninin değerlendirmesini yaparak, çalışma yapmakta yetersiz kalmış olmalarından kaynaklanıyor. Kurdistan’ı işgal etmiş olan barbarlar, biz Kürdleri sistemli olarak yok etmeye çalışıyorken, bizim adımıza siyasi çalışmalar yapanların siyaset mücadelelerinin başarısını işgalcilerden bir veya birden fazlasına dayandırmışlar. Bazı siyasi hareketler de yürütüyor oldukları mücadelenin hedefini, Kurdistan işgalcilerinden bir veya bir fazlasıyla birlikteliğe odaklamışlar. Bazı siyasi hareketler ise açıkça işgalcilerin bağımlılığını hedeflemişler. Türkiye vatandaşlık kimliğini İran, Irak veya Suriye kimliği ile yerel düzeyde bazı haklar edinmeyi kazanım gibi hedeflemişler. Halkımıza da bunun, biz Kürdler için tek çare olduğunu empoze etmeye ve kabul ettirmeye çalışmışlar. Gençlik yıllarımda, ben kendimde bu siyasi inancın takipçisi olmuştum. Süreç içerisinde görüp kabul ettim ki işgalciler de zaten halkımızı bu gibi arayışlarla uğraştırıp meşgul etmek istiyorlar.

Biz Kürdler adına siyaset yürütüyor olan çevreler bu hususu görememiş ve dikkat etmemişlerdir. Bazı siyasi hareketlerimiz de işgalcilerle birlikte ve işgalcilerin kimliğiyle yaşamak için mücadele edişlerini ‘‘taktik’’ olarak düşünmüşler ya da halkımıza böyle söylemişler. Böylesi, siyasi stratejilerinde samimi olsalar dahi böylesi strateji çok yanlıştır ve halkımızın aleyhinedir. Diğer yönüyle işgalcilere hizmettir. Çünkü bu yönlü siyasi strateji işgalcilerin işine yarıyor. En önemlisi de halkımızı işgalcilerin biz Kürdlerden üstün olduklarına, onlara bağımlı olarak yaşamamızın halkımız için en iyi olduğu inancına sürüklüyor. Böylesi yöntemler, iyi niyetle yapılmış olabilir. Ancak bu yöntemlerden vazgeçmek zorundayız. Halkımıza işgalcilerin welatımızda egemen oldukları sürece biz Kürdler yok sayılıyoruz. Kendi devletimiz yoksa bizler de yok olmaya mahkûmuz. Zor da olsa kendi welat topraklarımızdan işgalcileri kovmak ve Kurdistan’ın tamamını kapsayacak şekilde bağımsız Kurdistan Birleşik Devletleri’ni resmileştirmek, tek kurtuluş yolumuz olduğunu açıkça halkımıza söylemeliyiz. Bu gerçeği kabul etmeliyiz. Özellikle de halkımıza, bunu anlayabilecekleri tarzda izah etmeliyiz. Bunları söylerken halkımıza, halkımızın başından geçen tarihi gerçekleri örnek gösterip, halkımızın doğru tarihimizin bilgilerini öğrenmelerini sağlamalıyız. Ayrıca halkımıza biz Kürdler kendi welat toprağında niye Türkiye Kürdü, Irak Kürdü, İran Kürdü ve ya Suriye Kürdü kimliği ile yaşamayı kabul edelim.

Halkımıza doğru bir şekilde izahatla söylemeliyiz ki böylesi bir siyasi mücadele aslında Kürd ulusuna karşı çok ciddi bir ihanettir, Kürdlüğe düşmanlıktır. Bu gerçeği halkımıza izah etmeliyiz. Halkımız bu gerçeği kavradıktan sonra kendi welatında kendilerini yönetmeyi sağlamayı başarabileceklerine, bu güç ve yetenek kapasitesine sahip olduklarını anlayacaklardır. Kendini, Kürd siyasetçileri veya Kürd aydınları olarak gösteren bazı yılışık çevreler toplum içerisinde kendilerine yer edinmeye çalışmaktan vazgeçip Kürd halkına Kurd u Kurdistan davasının bağımsızlıkla sonuçlanabilmesi için bu gerçekleri izah etmelidirler. Türkiye devrimiyle veya Türkiye’nin demokratikleşmesiyle, Kürd halkının da Kürdlük haklarına kavuşacaklarını söylemek gibi gevezelikten vazgeçmelidirler. Halk sorununu doğru öğrenmeli, çözümü için gerekli olanı doğru öğrenmeli, kendini ve kendisine sahip çıkamaya odaklanmalıdırlar.

Biz kendimize ve halkımıza güveniyoruz. Kurdistan Birleşik Devletleri projesi ve hükümet kuruluşunu ilan etmemizin kararı da bu güvenin ve inancın sonucudur. Biz kendimizi de halkımızı da kandırmayı kendimize ve halkımıza ihanet olarak görüyoruz. Sorunumuzun çok ciddi ve ağır olduğunun bilincindeyiz. Birinci Dünya Savaşı sonucu Kurdistanımızın bölünüp işgalcilerin yönetimine verilmesinden bugüne yüz yıl geçti. Halkımızın adına yürütülmüş olan siyasi mücadele ile halkımız barbar işgalcilerin zulmünden kurtulamadığı gibi halkımız daha çok işgalcilere bağımlı duruma getirildi. Gelinen bu aşamada yeni siyasi strateji zorunlu oldu. Bu zorunluluk gereği bizim inisiyatifimizle Kurdistan Birleşik Devletleri hükümeti ilan edildi. İşgalcileri welatımızdan kovarak kendi bağımsız devletimizi kurmak zorundayız. Çalışma yürütüyor olduğumuz arkadaşlarımızla bu görevi başarıyla tamamlayacağımıza da inanıyoruz. Soylu halkımızın da buna inanmasını ve hazırlıklı olmasını saygıyla rica ediyoruz.

Dem xweş

Saygılarımla, Hisên Baybas

 

21.09.2020