25 EYLÜL 2017 KURDİSTAN’DAKİ BAĞIMSIZLIK REFERANDUMUNUN SONRASI VE ŞİMDİ OLACAKLAR

0
1619

25-Eylül 2017 tarihinde Güney Kurdistan’da gerçekleşmiş olan Bağımsızlık referandumundan sonra gelişen olaylar hepimize gösterdi ki, Bağımsız Birleşik Kurdistan Devleti resmileşmeden, Kürd halkı güvenlikte olamayacaktır.

Referandum sonrası, özellikle Türkiye başta olmak üzere, İran ve Irak’ın barbarca ve tüm insani değer yargılarından uzak tutumları ve davranışları Kürd halkını, Bağımsız Birleşik Kurdistan Devletini resmileştirmeye bir adım daha yaklaştırmıştır.
Kürd halkı bu dört devlet yönetimiyle birlikte güven içerisinde yaşayamayacaklarını görüp kabul etmişlerdir. Kürd halkı, dostunu düşmanını çok iyi görmüş ve tanımıştır.

Türkiye devleti, Bölgesel Kurdistan devletiyle yapmış olduğu uzun vadeli petrol anlaşmalarını çirkin bir kaypaklıkla Irak merkezi hükümetiyle yürütmeyi pazarlık etmeye başladı.
Halbuki, Türkiye ve Kurdistan devlet yetkilileri petrol anlaşmalarını yaptıklarında, Türkiye Başbakanı ve Irak Başbakanı arasında, kamuoyuna yansımış olan çirkin sözlü atışmalar olmuştu.
Irak Başbakanı, Türkiye’nin Kürd yönetimiyle öylesi bir anlaşmayı kabul etmeyeceğini ilan etmişti. Şimdi, iki taraf da o süreci unutmuş görünüyorlar. Türkiye ve Rusya arasında uçak düşürülmesi sürecinde Sayın Berzani açıkça Türkiye’yi desteklediğini ilan etmişti.
Türkiye bunu da unutmuş görünüyor.

Bay Erdoğan, Sayın Berzani ile birlikte Diyarbakır’da halka açık yapmış oldukları konuşmanın içeriğini de unutmuş anlaşılan. Din kardeşliği, İslami birlik söylemleri de çöpe atılmış.
Irak merkezi hükümeti üç yıl önce Musul dahil kendi kontrolündeki bölgeleri korkudan İşid denen terör örgütüne teslim etmiş.
Irak ordusu silahlarını da İşid teröristlerine bırakıp kaçmıştı. Kendi vatandaşını koruyamamıştı.
Kürd halkının kahraman savaşçıları tek başlarına ellerindeki hafif silahlarla ölümüne direnmişti.
Kürd nüfusundan çok daha fazla Arap ve Türkmen vatandaşları İşid teröründen kurtarmış olan aynı kahraman Kürd savaşçılarıydı.
Bunlar da unutulmuş olabilir.
Bütün Dünya bu gerçeklerin tanığıdır.
Referandum sonrası barbarca saldırganlığın da herkesin çirkin yüzünü hep birlikte gördük. Dünya gördü. En önemlisi de Kürd halkı gördü. Şimdi görme sırası barbarlarda.
Kürd halkı, Kürd’lüğe düşman olan barbarlardan çok daha fazla güçlü bir ortak koalisyonuyla anlaşacaktır. Bu anlaşmanın gücü hiç bir Kurdistan özgürlük hareketinin, Kürd ve Kurdistan düşmanıyla birlikte hareket etmesine gerek bırakmayacaktır.
Yapılacak ortaklık, tüm Kurdistan Coğrafya’sının özgürlük mücadelesini veriyor olan kurumlarını birleştirecek güçte olacaktır. Bu anlaşma hiçbir Kurdistani kurumun düşmana bağımlı kalmasına gerek bırakmayacak.

Şimdi, Kürd halkının varlıklarını bile hazmedemeyen faşist barbarlar, Kürd halkının kurumlarını, güçlü çevrelerini yobazca oyunlarla kendilerine bağlı duruma getirebiliyorlar. Böylece çaresizliğe sürüklüyor, sonra da Kürd’ü Kürd’e karşı kullanabiliyorlar.
Hepimiz bunun detaylarını biliyoruz.
Kürd’lüğün zehiri budur. Panzehiri de Kürd’lerin birliğidir. Bunu başarmak mümkün.
Kürd düşmanları Kürd’lerden çok daha fazla güçlü olduklarından ötürü, Kürd’lere karşı, böl parçala, çarpıştır, güçsüzleştir ve yönet oyunlarını çok çirkince oynayabiliyorlar.
Biz Kürd’ler, güçlü bir ortak koalisyonu ile anlaşmayı sağlayacağız.
Bizim güçlü bir ortağa ihtiyacımız var.
Ellerinde güç olanlarında bizim halkımızın kahramanlığına, zengin tarihine ve topraklarımızın olağanüstü doğal servetine ihtiyaçları var.
Bölge’nin ve Dünya’nın istikrara ihtiyacı var. Bizim temsilcilerimiz ciddi bir değerlendirme yapıp gerçekçi kararlar verecekler.
Anılan güçlerle var olan ilişkiler ve anlaşmalar Bağımsız Birleşik Kurdistan Devletinin resmileşmesini kapsayacak çerçevede genişletilecek.
Bu anlaşma çerçevesinin gücü, bütün Kurdistani güçleri birleştirecek.
Bu anlaşmanın gücü, Kürd ve Kurdistan düşmanlarına söz ve hareket hak ve fırsatını vermeyecek. Çok az can kaybı ve zararla ve çok kısa sürede Bağımsız Birleşik Kurdistan Devleti resmileşecek. Öylece bölgede istikrar oluşacak. Kürd halkı refah içinde ve güvenlikte yaşayabilecek.
Bu çerçevenin dışında küçük hesaplarla uğraşmak, Kurdistan halkı için zaman ve emek israfıdır.
İzah ediyor olduğum çerçevede bir anlaşmayı yeni bir oluşum da başarabilir. İzah ettiğim çerçevede güçlü bir ortak ile anlaşma sağlandıktan sonra gerisi kendiliğinden hallolur.

Türkiye’nin gerçek bir demokrasiyle yönetilebilinmesinin sağlanması, İran’ın demokratik devlet yapılanmasına kavuşması gibi Suriye’nin de yeni bir demokratik kalıcı devlet olabilmesi bu projeye bağlıdır.
1923 yılında Lozan anlaşmasıyla parçalanıp paylaşılan Osmanlı İmparatorluğunun topraklarında kurulmuş olan Türkiye, Suriye, Irak, Filistin, Lübnan ve Mısır gibi ülkelerde istikrar oluşturulamadı. 1948 yılında kurulmuş olan İsrail devleti, bölge ve Dünya düzeninin denge devleti oldu. Kalıcı dengenin oluşabilmesi için, istikrar ve refahın oluşabilmesi ve kalıcılaşabilmesi için Bağımsız Birleşik Kurdistan Devleti resmileşecektir.
Başka da alternatif yoktur. Bu karar er geç uygulanacaktır. Türkiye devleti bu sürecin içinde Kurdistan ile birlikte olsaydı, Türkiye kazanırdı.
İran ve Irak ile birlikte hareket edemeyiz. Suriye’nin konumu bu birlikteliğe uygun değil.
Demektir ki bu iş biz Kürd’lere kalıyor. Bu işi başaralım ve Kurdistan’ımızı ve bölgeyi uygar Dünya Devlet kategorisine kavuşturalım. Dem xweş.

Saygılarımla, Hüseyin Baybaşin