14 Mayıs seçimi ile ilgili tespit edilmiş olan sahtekârlıkların ve Cumhur ittifakı adına yolsuzlukların devam ettiğini görüyoruz. Bu tespite yönelik Cumhur İttifakının herhangi bir açıklaması yok. En azından böylesi bir hatayı kabul etmediklerini ve doğru bulmadıklarına dair bir söylemleri bile duyulmuyor. Demek ki, işlerine geliyor. Sahtekârlık ve yolsuzluk kendi çıkarlarına olduğu zaman sessiz kalabiliyorlar.
İşte bu olumsuzluklarla, halkımız nereye kadar gidecek?
Bu umutsuzlukların kontrolü altında ve bu yobazların kontrolü altında Türkiye’nin halkı nereye gidecek?
Bunları dikkate alarak demeliyiz ki; onurlu, haysiyetli ve şerefli yiğitler kafanızı kumun altından çıkarın ve bugün için Türkiye’yi yöneten ahlaksız, hırsız ve kan emicilerden çok daha fazla cesaret ve beceriyle 28 Mayıs’ta bu güruhtan kurtulmalıyız.
Bunlar soyguncu sürüsüdür.
Bunlar sahtekâr, yobaz ve dolandırıcı sürüsüdür.
Kanlarına işlemiş bu durum.
Bunlar cinsi sapık örgüttür.
Vakıflarda ve okullarda yapılan cinsi sapıklıklar bu güruhun işidir.
Bunu görmezlikten gelmeyelim.
Bunlar bozguncudur.
Fitne ve fesat ile ortalığı karıştırıyorlar. İnsanları birbirlerine kırdırıyorlar ve böylece kendileri için yakıp yıkmanın sahtekârlıklarla da rahat ettirmenin ortamını oluşturuyorlar.
Bunları hepimiz görüyoruz ve göremeyenlere de iyice onların sahtekârlıklarını gösterin.
Bütün bunların pisliklerine rağmen; ‘‘sorun yok’’ diyenlerin de, onlardan zaten farkı yok.
İnanıyoruz ki kendilerini Türk kabul edenlerin büyük çoğunluğu böylesi ahlaksızlıkları ve Kurd halkına yüz yıldır yapılanları tasvip etmiyorlar.
Seslerini daha fazla yükseltmeleri lazım.
Bu çerçevede tekrarla, kumun altından kafalarımızı çıkartmalıyız.
Bunları başımızdan def ederek değerlerimize sahip çıkmalıyız.
Kendilerini Türk olarak kabul eden vatandaşlar, kendileri için yapsınlar.
Kendilerinin Kurd olarak kabul eden, Kurd soydaşlarımızda kendileri için yapsınlar. Fakat böylesi sahtekarlıklara, yobazlıklara, fırsatçı rant çevrelerine ve zulüm odaklarına karşı çıkmak ortak paydadır.
İnsani değerleri korumaktır.
Biz bunları sağladıktan sonra, yani bu güruhu başımızdan def ettikten sonra insani değerlerimize sahip çıkarak ve koruyarak insani normlara bağlı koşullar altında yaşayabiliriz.
Bu olmadan yaşamın anlamı olmaz.
